nedeni memlekete uzaklık mıdır, nedir bilinmez ama fazlasıyla göze batan durumdur. özellikle, bu kişiler yaz aylarında türkiye'ye geldiklerinde aradaki uçurumu görmelerine karşın yine de bunu itiraf etmezler.
at'tan inip mercedes'e binen bu nesil, berlin'i, paris'i de köyü zannettiği için özüne dönme isteği duymasına karşın yaşam standartları yüzünden arada kalmıştır.
sarıya boyalı saçları, boynundaki hayvan gibi iri ay-yıldız kolyesi ve üzerindeki fubu marka elbiseler ile tam bir sirk maymununu anımsatır.
kendisine söylenmesi gerekmektedir:
"iyi de, sen böyle türkten başka her ırka benziyorsun. boşuna bu milliyetçiliğin."
kendi dilini konusamamanin verdigi ezikligin disa vurumudur, cok sey anlatmak istersin ama dilin baglanir ecnebinin dilinde, tartisirken bilirsin ki sen yuzde yuz haklisin, ama ev sahibi olmadigindan dolayi susmak gerektigine inanirsin, halbuki adamlarin sana karsi hic bir garezi yoktur, fakat kendi arasinda konusan iki yabanciyi gorur gormez, neden ben de bunlar gibi kendi memleketimde kalip adam olamadim diye ic cekersin. uzaklastikca memleketden, daha bir bagli kalmak istersin gonulden memleketine, degisime inat edersin. cok vakit gcince anlarsin, seni buraya "gel is var" diye cagiran hukumetlerin asil amacinin ucuz is gucu istegini. turkiye de yapmaya utanacagin isleri burda 3-5 euro hesabina esek gibi yaparsin. modern zamanlarin kolesi olmussundur artik, e buda seni geri donmek istegine kamci vuran milliyetciligini arttirir zaten.