ayetlerin hükümsüz kalması söz konusu değildir. ilmi olmayan bir sığırın çıkıp da tefsir okumadan sadece meal ile yola çıkarak kendince çıkarım yapması komik.
Ey cinler ve insanlar topluluğu, göklerin ve yerin çevresinden çıkabilirseniz çıkın. Siz buradan çıkamazsınız. Ancak büyük bir kuvvetle çıkabilirsiniz.
Müfessirler, bu âyet-i kerimeyi çeşitli şekillerde izah etmişlerdir: Bazılarına göre bu âyetin ifade ettiği hususlar, cin ve insanlara, kıyamet gününde söylenecek ve onlara şöyle denecektir: "Ey cinler ve insanlar topluluğu, eğer sizler rabbinizi âciz bırakarak göklerin ve yerin çevresinden çıkıp gide-biliyorsanız çıkıp gidin.Fakat sizler buradan çıkıp gidemezsiniz. Ancak rabbiniz tarafından size verilecek bir güç ve kuvvetle gidebilirsiniz."
Bazılarına göre ise: Âyet-i kerimenin ifade ettiği manadan maksat, "Ölümden kaçabilirseniz kaçın" demektir. Buna göre âyetin manası şöyledir: "Ey cinler ve insanlar topluluğu,, eğer göklerin ve yerin etrafından kaçarak ölümden kurtulabiliyorsanız kaçıp kurtulun. Fakat sizler hiçbir zaman ölümden kaçıp kurtulamazsınız. O sizi mutlaka yakalayacaktır. Sizler, göklerin ve yerin etrafından çıkıp kaçsanız bile, Allahın mülkünün dışına çıkamazsınız. Ölüm sizi orada yakalar."
Abdullah b. Abbas´ın bu âyet-i kerimeyi şu şekilde izah ettiği zikredilmektedir: "Ey cinler.ve insanlar topluluğu, eğer sizlerin, göklerde ve yerde olanları bilmeye gücünüz yeterse onları bilin. Sizler onlan bilemezsiniz, ancak Allah tarafından bir açıklama ile bilebilirsiniz."
Abdullah b. Abbas´tan nakledilen diğer bir izah şeklideşöyledir: "Ey cinler ve insanlar topluluğu, şayet sizler, göklerin ve yerin etrafından çıkıp gidebi-liyorsaniz çıkıp gidin. Fakat siz, benim mülkümden çıkıp başka bir yere gidemezsiniz. Nereye gitseniz orası benim mülkümdür."
Âyct-i kerimede geçen ve "Büyük bir kuvvet" diye tercüme edilen kelimesinden maksat, Abdullah b. Abbas´a göre "Açıklama" Mücahit! ve ikrime´ye göre "Delil" Katade´ye göre ise "Mülk"tür, Taberi bu kelimenin "Delil" ve "Açıklama" manasına daha uygun düştüğünü söylemiştir.
o değil de: dindar birisi olmamama rağmen diyebilirim ki: ayetin sonunda: '' bir mürşid olmadan çıkamazsınız.'' ifadesi var, başka bir meale göre ise: ''bir güç, bir itki olmadan çıkamazsınız.'' ifadesi var.
mürşid bilindiği üzere: doğrunun, gerçeğin bulunmasında aydınlatma işlevi üstlenen kişi, ilim sahibi... buradan son yüzyıl içinda uzay ve roket bilimindeki ilerleme kastedilmiş olma ihtimali çok yüksek.
diğer mealde ise: ''itki, güç'' roket ve uzay aracı teknolojisi olarak yorumlamak gayet de makuldür.
bence mevcut verilerle kesinkez çürütülememiş bir ayettir.
derdi sadece kur'an'a saldırı ve hakaret olanların bu kafayla gidip isra suresi'ndeki "Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin." ifadesini de dağcılık sporcularına veya yol kazma işi yapan işçilere hükümsüz bıraktırmaya çalışması da yarın öbür gün rastlanabilecek bir vakadır. özü aramayıp işinize geldiği gibi bodoslama yorum yapmaya çalışırsanız havanda çok su döversiniz.
ama siz imam iskender ali mihr sapığının yorumu kullanmışsınız . inanmayan aşağıdaki adrese bakabilir . aşağıdaki adresde ilk meal iskender sapığının mealidir .
onca uyarmamıza rağmen, içinde geçen "ve'l ardı" kelimesini görmeyen, görmezden gelen veya kasten inkar edenlerin hala "efendim ayet gökleri geçmekle alakalı olup, gök deyince bildiğimiz göğü anlamamak lazım gelip hebele hübele" diye saçmalamasına vesile olan ayettir.
sizi gidi inkarcılar sizi! o ayette insanların ve cinlerin değil gökleri aşmalarının, dünyanın dışına çıkmalarının bile allah'ın müdahalesi olmadan mümkün olmadığı anlatılıyor ama "ve'l ardı - ve dünyanın" kelimesini kasten inkar ediyorsunuz.
hımm!.. anlaşılan allah haybeye laf ediyor! "ve'l ardı" demesi lüzumsuzmuş. sonuçta arz, aynı ayette geçen "semalardan" birinci kat sema oluyormuş!
mümin kafa (susak) böyle çalışıyor(!) demek ki!...
hadi susak kafanın yorumunu kabul etmiş olalım. bu durumda birinci kat semayı (ve'l ardı!) bile geçemeyeceğimizin iddia edildiği sonucu ortaya çıkmaz mı? e, geçtik işte! ne dır dır ediyorsun a susak?