doğru önermedir. 10 milyon nüfusuna rağmen 75 milyonlu nüfusa sahip bir ülkenin uçakları ile korkmadan it dalaşına girebilen, tüm ekonomik krizlere rağmen hala türkiye ye posta koyabilen yunanlılar, günümüz klavye delikanlısı türk halkından çok daha cesurdur.
yunanistan ancak ve ancak dayak yediğinde yaşça büyük abisini çağıran mahallenin yavşak bebesi olabilir.
(bkz: birinci dünya savaşı)
türk ise saçları üç numara, küçük cüssesine rağmen kuvvetli, tek arkası annesi babası olan delikanlı cocuktur.
(bkz: kurtuluş savaşı)
tarihe damga vurmuş, özgürlüğüne inan türklerin böyle bir yakıştırmaya uygun görmek son derece saygısızca olup şahsi fikrim de zaten yanlış önermenin dibidir.
bizim de arkamızda kıbrısta olduğu gibi türkiyeye ambargo koyacak izmiri işgal ederken olduğu gibi izmir limanına gemilerle sıfır albionlar fiatlar austinler yığacak tank top makineli para verecek annan planını reddedince bizim annanımızı değil türklerin annanısını belleyecek krizimizde milyarlarca euroyu bağışlayabilecek abilerimiz olsa biz de olurduk herhal diyerek destek verdiğimiz önerme.
yunan fahri konsolosu satılmış hainoğlu'nun absürt sözüdür. it dalaşına girmeleri, cesur olduklarından değil, arkalarında ab ve abd olduğunu bilmelerinden kaynaklanır.
yaklaşık dört yüz yıl barış içinde yaşadığımız bir halk.
imparatorlukdan ayrılışları biraz sıkıntılı oldu ama asıl problem emparyal güçlerin zorlaması ile giriştikleri kendi ifadeleri ile "küçük asya macerası" dır. kazanmaları pek de mümkün olmayan bir savaşa her nedense ( ülke içi siyasi çekişmelerin siyasal sonucu dur) girdiler ve kaybettiler.
şu rahatlıkla söylenebilir ki ya adamlar bizim hıristiyan halimiz, ya da biz onların müslüman haliyiz. o kadar da benzeriz birbirimize.
iş yerinde alt katta çalışan arkadaşla babasının sahip olduğu lokantaya gittik.
Babası çatpat türkçe biliyordu. şaşırdım.
Lokantası ufak ama iyi iş yapan bir mekan.
hemen bir şeyler ısmarladı. boru değil oğlu ve iş arkadaşı gelmişti.
Mersinliymiş babası. büyükannaside istanbulda doğmuş.
konuştukca kasabadaki kahve aklıma geldi.
Oturuşu duruşu yabancıdan daha çok komşumuzun tavrıydı...
herşey politik dedi ve güldük.
Avrupa şampiyonasından bahsederken bildik yorumlar geldi.
hata teknik direktörde o kaleciniyi neden kadroya aldın dedi... güldüm. güldüm diye kızdı tatlı tatlı.
herşey politik dedi bir daha.
iyi ağarladılar beni, yardım ettiler, yol gösterdiler...
lokantanın adı Herküles ti.
arkadaşımın adı Steawe
babasının adı Yorgo
soyadı gardasoglu
herşey politik dedik... Amerikadan gülerek baktık iki komşunun saçma oyunlarına...
sizinkiler istanbuldan sonra izmiri istiyor dedim kızarak baktı... dinleme o deliyi... dedi
herşey politik...
düşman diye bakıp düşman bellediğim insanlar bizden hiçte farklı değillermiş...
daha kendi götünü toplamaktan aciz, koca bir kıtayı arkasına çeşitli entrikalarla almış bir ülkeye yapılan en iğrenç iltifattır. yazılı tarihten zerre kadar haberdar olan insan evladı şunun şakasını bile yapmaz. yunanistan da yaşayan düz,sıradan bir vatandaş olsam gene de güler geçerdim şahsen.
hiçbir millet türklerden daha cesur değildir. hiçbir millet tarihi boyunca türk milleti kadar çok savaşmamış yada savaş kazanmamıştır. tarihte en çok savaşıp en az yenilgisi bulunan millet türk milletidir.
romaya akan attiladan tutta istanbulu alan fatih'e tek başına en güçlü 7 devleti yenen kurtuluş savaşı ordusuna bakıp birdaha düşünün.