ingiliz, fransız, rus, yunan...hani bunlar ülkemizi işgal etmişlerdi ya, hani ruslara kafkasyayı falan vermiştik. hatırlar mısınız? hatırlamazsınız çünkü bu bilgiler bizlere hiç verilmedi. lanet olsun ya sanki yıllarca ana-baba dediğim insanlar aslında benim gerçek anam babam değilmiş gibi bir hisse kapılmıştım bunları öğrendiğimde.
nasıl olurdu lan? nasıl olurda bir gece de 82 dediğimiz yunanistan iki koldan polatlıya (ankara) kadar ilerlerdi? nasıl olurda bu kadar küçümsediğimiz bir devlet bizimle tam 3 yıl 4 ay savaşırdı. arada 6 savaş olmuştu. bu altı savaşın ikisini biz ikisini yunanlılar kazanmıştı. diğer ikisini hiç sormayın. bize neden yenildiğimiz muharebeler anlatılmamıştı? neden arapça kelimeler yasaklanırken farsça kelimelere dokunulmamıştı hiç? tamam bunu ayrı bir başlık altında inceleyelim.
çanakkale'de biz neden o kadar şehit verdik?
ingilizler fransızlar ülkeyi zaten işgal etmedi mi? etti. kaç kişi çanakkale savaşının neden olduğunu biliyor bu ülkede? o zaman çanakkale savaşı stratejik bir hata mıydı? yine masada mı kaybettik herşeyi?
ne türkler ne de türkiye sütten çıkmış ak kaşık değil. bugün zırıl zırıl ağladığınız toprak satmayı biz cumhuriyet kurulurken de yapmışız. bu arada diğer işgalci devletleri de diplomatik yollardan anlaşıp defetmişiz. kimin lehine olduğunu söylemeye hacet varmı?
polatlıya kadar çekilme ve düşman birliklerinin geri hatlarını süvari birlikleriyle parçalama (fahrettin altay'ın süvari biliğiyle afyon'a kadar girmesi) taktiği dünya tarihinde bile yerini almış, aşmış bir taktiktir. atatürk'e tüm yetkileri devreden meclis, ingiliz destekli yunan birlikleri polatlı'ya kadar gelince kayseri'ye kaçarlarken atatürk'ün bir sözünü dikkate almadılar..: hattı müdafa yoktur, sathı müdafa vardır..
vatan'ı korumak demek, bir sınırı tutupta orda savunma yapmak demek olmayabilir..
polatlı'ya kadar ilerleyen birlikler (atatürk lisesinden bile duyulan top atışları vs..ki bilen bilir atatürk lisesi sıhhiye'nin göbeğindedir..) arkalarında destek takımları olmadan savaşmaya mecbur bırakılmış ve kazanılan savaştan sonra hiçte önemli olmayan bir kaç direniş dışında izmir'e kadar sürülmüşlerdir.
o bu değil de bir fahrettin altay vardır bizim tarihimizde izmir'de caddelere ismi verilen bir kahramanken neden tarih kitaplarında 2 satır yazıyla atlarız? anladın sen onu.. belki de anlamadın *
(bkz: neyse ben gene)
büdüt : yunan birlikleri bir gecede değil, Temmuz ayında Bursa, Ağustos'ta Uşak'a girdiler..ancak kasım ve aralık aylarında Yunan ordusu Eskişehir ve Kütahya'yı tehdit etmeye başladı..yani sırasıyla izmir-Bursa-Balıkesir-Kütahya-Eskişehir hattında gerçekleşen savaşlardan bahsediyoruz.. sonuç bölümüne gelecek olursak; kimse aslında öyle kandırılmış falan değil.. üzülmeye gerek yok, sadece bilgilenmek lazım birazcık..
bir gece ansızın alacağımız yunanistan'ı 3 buçuk(!) sene sonunda mükemmel bir taktikle yendiğimiz olaydır. ayrıca yapılan 6 savaşın ikisini kaybetmişiz ve bu da tarih kitapların da pek fazla yerine nedense almamıştır.
3 buçuk senelik taktik.
dile kolay.
herşeye mükemmel bir kılıf uydurmakta üstümüze yok.
18 nisan 1920 sevr antlaşması, 23 nisan 1920'de bir meclis kuruyorsunuz, nisan 1920 antep'in işgali, eylül 1920 rusya'yla barış, ekim 1920 doğu cephesi(kazım karabekir komutasında)'nde ki savaşlar, kasım 1920'de (şubat 1921'e kadar)türk tarihinin en büyük isyanlarından birisi çerkez ethem isyanı, ocak-mart 1921 1.-2. inönü muh., mart 1921 afyon'un kaybedilmesi.., gerisi iyi bildiğimiz *** tarih..
ayrıca 3.5 sene boyunca düşmanı hem bu kadar uzak hem bu kadar yakın tutabilmek, hani o bütün işaretlerin (+) gösterdiği anı bekleyebilmek, bekletebilmek..
bir de böyle bir begenmemezlik.. sürekli bir kötüleme.. neler oluyor yahu.. entellektüelliğin adı erman toroğlu mu oldu haberimiz yok?
yunan askerleri polatlıya kadar gelmediler, ankara hükümeti'nin korkak meclis üyeleri bunun propagandası yaptılar. meclisin kayseri'ye taşınması dileği gündeme gelmiştir. ama o seçeneğe karşı olarak, "kaça kaça nereye gideceğiz? son kurşunumuza kadar biz bu devleti savunuruz" diyen irade meclise hakim olmuştur.
Doğrudur polatlıya kadar gelmiştir. lakin zaten sırf o bölge değil, pek çok yer işgal edilmiştir. Sadece italyanlarla savaşılmadan topraklar geri alınmıştır. (misak ı milli sınırları)
Neyse asıl söylemek istediğim tarihi bilgilerin yanlışlığı değil. Onlar eksik olabilir. Tabiki bilmeden konuşmak yine cahillik belirtisidir o ayrı ama, buradaki sorun cahillikten daha büyük.
cehalet bilmemekten gelir. Oysa burada bir mukayese eksikliği söz konusu.
Bir maçta açılan esprili pankartı hayat gerçeği sanıp, 80 sene evvel olan olaylarla mukayese etmek, beynimizin üstüne oturduğumuzun delaletidir.
En basit açılımıyla, Yunan ordusuna yenilmesek Polatlıya nasıl gelecekler? Yenilerek ilerleyen ordu mu olur? Hadi maçlarda açılan esprili pankartları gerçek sanıyorsun. bunu da mı algılayamadın. Maçın ilk yarısını yenik kapatan takım, maçı galip bitiremez mi? (Anlaşılsın diye futboldan örnek veriyorum)
Bu düşünceler nohutu bol kaçırmanın neticesidir.
Yazarı anlıyorum. Amacı sansasyonel bir başlık açayım, sözlükte olay olayımdı. Lakin rüzgara karşı işenmez. (Bak bu da mukayese yeteneği gerektirir)
