daha çok izmir ve trakya civarında olmuştur.
15 mayıs 1919 da başlamış ve 9 eylül 1922 de (3 sene)sona ermiştir.
atatürk'ün komutasında ki orduların anadoludan egeye doğru taaruza kalkmasıyla izmir kurtarılmıştır.
edit:eksik diye yazdık lan!
yunan tarihinde adı küçük asya felaketidir.
şimdi ordaki küçük biz mi oluyoruz sorusu akıllara takılır. :)
"Yunan askerleri evimizde kalmasın diye yataklarına karınca döktük...
işgal yıllarında 2 Yunan subayı bizim evde kalıyordu. Babam yaşlı olduğundan askere alınmamıştı. Ben de küçüktüm. Köylülerin evleri hep yakılmış, yıkılmıştı. Birkaç evin haricinde sağlam ev yoktu. Sağlam yerlerde de komutanlar kalırdı. Köylünün evleri aranır fakat bizim ev aranmazdı. Evde tahtakurusu olduğu için rahat edemezlerdi. Daha çok rahatsız olsunlar da evi boşaltsınlar diye rahmetli annem bir yol bulmuştu. Topladığı karıncaları subaylar görmeden onların yataklarının altına döktü.
Gece karıncalardan uyuyamayan Yunan subayları erkenden evi boşaltıp komşunun evine taşındılar. Fakat komşunun evinin kapı ve pencereleri yoktu. Bizim evin kapı, pencerelerini söküp oraya taktırdılar."
Edirne Müftüsü Mustafa Hilmi Efendi, işgal sonrası Yunan Kralı Aleksandros'a bağlılığını sunuyor. Aynı Müftünün, milli mücadele karşıtı Edirne Te’min gazetesinin 13 Ağustos 1920 sayılı nüshasından “Müftü Mustafa Hilmi Efendi, Selimiye Camii’nde, hürriyetin ve adaletin saygıdeğer temsilcisi olan Venizelos hazretlerinin sağlığı için güzel bir dua okumuş ve hazır bulunanlar şükran duygularını belirterek duaya katılmışlardır”. haberini okuyoruz.
Selam ve rahmet olsun; Rıfat Börekçi'ye, Abdurrahman Kamil Efendi'ye, Abdurrauf Efendi'ye, Hafız ibrahim Efendi'ye, Hoca ismail Şükrü Efendi'ye ve vatansever kahraman tüm hocalarımıza.