ne çok iyi ne çok kötü,orta karar,iyi görüntüler,iyi oyunculuk,hiç müzik,iyi yönetim,vasat senaryo öğelerinden oluşan yine de gerçek sinema izleyicisine beklediklerini verebilen bol ödüllü film.bal-süt yumurta üçlemesinin 3. yani son filmi.sondan geriye saran bu ilginç ve yaratıcı isimli üçlemenin diğer iki filmini bekliyoruz artık.
benim gibi ortalama-bazılarına göre skindirik- algılara hitap etmeyen semih kaplanoğlu filmi.sinemeya iyi vakit geçirmeye giden bir insan evladı olarak sıkıldım ne yalan söyleyeyim,bazı bünyeler tarafından "dejenere olmuş" şeklinde itham edilmemek için beğendim mi diyeyim? içinde bir tane bile dişe dokunur diyalog bulunmayan filmi "hımm buradaki göndermeyi herkes çözümleyemez şekerim" şeklinde öveyim mi? ayrıca son olarak zengin ve sıcak kasaba kültürünün hangi sahnelerde detaylandırıldığını da merak etmiyor değilim,acaba eski arkadaşıyla iki bira çakan yusuf karakteri mi yoksa gölcük yolunda uğradıkları teyze mi böyle bir intiba bıraktı ben anlayamadım. son olarak dedim ama değinmek istediğim bir şey daha var,son zamanlarda sanat filmi diye adlandırılan filmleri beğenmemek nedense "kültürsüzlük" veya "benliğini kaybetmek" olarak adlandırılmaya başlandı ki bu da gayet nahoş bir durum yaratmakta.örneğin bir insan "mayıs sıkıntısı" filmini gerçekten sıkıntı olarak değerlendiriyorsa hemen faşizan bir tavırla "sen ne anlarsın lan" şeklinde yaftalanıyor.bu da ortalama izleyicinin beğenmeme hakkını elinden alıyor.*
film dilinin ne olduğunu bilmeyen, hollywood'un empoze ettiği her 20 saniyede bir küçük aksiyon, belli aralıklarla büyük aksiyonlar bekleyen, düz sinema izleyicisi için sıkıcı olan semih kaplanoğlu'na ait sinema filmi.
film bir şairin kısa süreliğine, yaşadığı şehirden doğduğu topraklara döndükten sonra, şairin iç çatışmasını üzerine güzel, yalın bir hikayeyi beyaz perdeye aktarıyor. bazı filmelerde meteforlar çok ön plandadır. onların neyin meteforu olduğunu anlayamadığımızda, filmi düz okuduğumuzda filmde şairin gitmesine izin vermeyen kangal köpek sadece bir kangal köpek olarak kalacaktır. finalde gördüğümüz yumurta ise sadece bir yumurta. bunları anlamdıramıyorsanız, filme bok atmak yerine gidin spiderman izleyin orda kafanızı yormanızı gerektirecek bir durum yoktur. örümcek adam bir kızla flört edecek, siz etmiş gibi mutlu olcaksınız. ya da kızın yerine koyacaksınız kendinizi. sonunda da örümcek adamın yerde sürünüp dayak yediğinine aldırmadan nasılsa kötü adam alt edecektir rahatlığını yaşarsınız.
sizin sıkılmamanız için senaryolar çok matematiksel olarak çok ince hesaplanıyor. filmler görsel olarak efeklerle süsleniyor, saniye saniye rötüşlanıyor. tabi asla anadolu'nun ücra bir köşesinde ki küçük bir kasaba kültürünün ne kadar zengin ve sıcak olduğunu gibi insanı insan yapan yaşadığı topluma, kültüre ait detaylar bulamazsınız. filmden önce mc donald's yersiniz, çıkışta starbucks'a kahve içmeye gittinizmiydi mutlusunuzdur. bu sizin değil size dayatılan bir mutluluktur, sunidir. facebook'a siyah kurdela koymak bir tıkla, meydanlara çıkıp slogan atmaktan daha kolaydır çünkü. vicdanınızı rahatlata rahatlata bir hal oluyorsunuz. izlemeyin zaten nuri bilgeyi, zeki demirkubuz sizin neyinize, semih boşuna çabalıyor size göre. dejenere olun bakalım bile bile. nereye gideceksiniz çok merak ediyorum türkiye pasaportuyla.
beyazından oldum olası tiksindiğim ayrıca "yumurtadan çıkmadılar artık çıkmazlar" diye annemin atmaya kalktığı ama kıyamayıp delip bakayım canlımı diye iğne batırdığımda yüzüme batlayan içinde ölü kaplumbağa görünce bir kaç gün boyunca uğruna fobi yaşadığım nesne.
semih kaplanoğlu filmi olduğunu izlediğim zaman anladığım filmdir.
durağan, sonuca bağlanmayan, anlaşılmayan filmlere olan nefretimi katlayan bir film olmuştur. hollywood filmleriyle büyümekten deyin, sanattan anlamamak deyin, ne derseniz deyin ama; film bitiminde tüm sinema salonunun manasızca güldüğü bir filme ne kadar başarılı denebilir tartışırım. çok kötü buldum.
anlamak için beyin kıvrımlarımı fazla zorlamak yerine, sıradan insan yaşantısını arada serpiştirerek, adam gibi başlayıp biten bir konuyu işleyen filmler bekliyoruz. yumurta da bu kritere uymuyor kanımca. internette yaptığım araştırma sonucunda; süt, bal ve yumurta isimli üç filmlik üçlemenin son filmi olduğunu öğrendiğimde, filmin %20'si anlamlı hale gelmekte olduğuna göre; kendi başına hiç bir şeye benzetememiş olmamın normal olduğunu gördüğüm filmdir.
Şair Yusuf annesinin ölüm haberini alır ve yıllardır uğramadığı kasabadaki çocukluk evine geri döner. Bakımsızlıktan harap düşmüş bir evde onu genç bir kız, Ayla beklemektedir. Yusuf beş yıldır annesi ile yaşayan bu uzak akrabadan habersizdir...
Ayla'nın Yusuf'tan bir isteği vardır. Zehra'nın ölmeden önce adadığı adağı oğlu Yusuf yerine getirmelidir. Taşra hayatının durağan ritmi, eski sevgili, dostlar ve hayaletlerle dolu mekanlar ve içini kaplayan suçluluk duygusu yüzünden karşı koyamaz. Ve Ayla ile Yusuf üç-dört saat uzaklıktaki bir yatır türbesinde yapılacak kurban kesimi için yola çıkarlar.
Kurbanlığın seçileceği sürünün bulunamaması yüzünden geceyi bir krater gölünün kenarındaki otelde geçirirler ve katılmak zorunda kaldıkları düğünün atmosferi Yusuf'la Ayla'yı birbirlerine yaklaştırır.
Yağan ilk kar suçluluğu örterken, koçun kurban edilişi Yusuf'un kaderini değiştirecek midir?
horozun katkılarıyla tavuktan çıkan,içinden yeni horozlar ya da tavuklar çıkarma özelliğine sahip ekstra olarak yenmesi gereken sağlıklı bir besindir.buzdolabının olmassa olmazıdır;onlar için özel yerler vardır yani o kadar...
Yumurtanın niçin bir tarafı yuvarlak, diğer tarafı sivridir?
Eğer köşeli olsalardı kenarları dayanıklılık bakımından çok zayıf olurdu. En dayanıklı geometrik şekil küredir ama bu şekildeki yumurta yuvarlanacak olursa nerede duracağı belli olmaz. Yumurta yuvarlanınca düz gitmez. ince tarafı üstünde dairesel bir yol çizer. Başladığı yere yakın bir noktada durur. Yani düz bir yerde kaybolması olanaksızdır. Yumurta, tavuğun yumurta kanalında küre şeklindedir. ilerlemesi sırasında arkada kalan dairesel kasların büzüşerek hem yumurtayı ileri iterler hem de bu kısmına baskı yaparak konik biçimini sağlarlar. Yumurtanın şeklinin nedeni de budur. Sürüngenlerde bu düzenek olmadığından yumurtaları küresel biçimdedir.
kış aylarında okula giden ilkokul öğrencisinin kalem tutan o ufacık elleri üşümesin diye annesinin cebine peçete içerisinde itina ile koyduğu yeni kaynatılmış beyaz yada kiremit renkli nesne.
öğrenciyseniz her yadiğinizde iğrenir ama her acıktığınızda yine yersiniz. sonra şöyle bi uhabbet geçer;
arkadaşlardan biri elini karnının üzerine koyarak diğereine
-tekme attı...