filmin başında bi kadın böle 500 metreden yavaş yavaş yürüye yürüye gelir. kadraja yaklaşır. sonra döner ileri doğru yürümeye başlar. bi 500 metre de öyle yürür. sislerin içinde kaybolur gider. bu sahneyle yönetmen bize o kadının öldüğünü anlatmak ister. hah işte sözlükçü kardeşim ben sana filmin olayını bu iki cümleyle anlatmış oldum. olur da sorarlarsa bu sahneyi anlatır, çok sanatsal, çok sofistike bi anlatımı vardı, izlemeye doyamadım hele o baştaki sahne dersin. aman aman dersin. arkadan bastırıp puanı alırsın. başkada bi şey bilmene gerek yok zaten. ilerleyen bi buçuk saatde bi şey olmuyo yani. sen bunu ezberle, çok prim yapacaksın.
semih kaplanoğlu nun 2007'de yaptığı,başrollerini nejat işler ve saadet ışıl aksoy'un paylaştığı,yusuf üçlemesi'nin(yumurta-süt-bal) ilki olan sanat filmi.
bu filmi izleyince sanat filmi sevmediğimi anlamış olup, bir daha böyle filmler izlemeye yeltenmeme kararı aldırmış filmdir. ama bu demek değildir ki film kötüdür. bu film için sanat filmi severlerin, bu işten anlayanların yorumu önemlidir. ama diyorsanız ki ben birinin on dakika yürümesini, bir on dakika da uzaklara bakmasını izlemeyi kaldıramam, hiç izlemeyin.
sanat filmi denilen vaziyet bu mu oluyormuş,eğer buysa yok ben almayayım denilebilecek durumdur.ulan bi kere müziksiz film mi olur?hadi müzik koymadınız bari doğru düzgün diyalog koyun arkadaş.neymiş sanat filmi yapacaklarmış.sinema zaten bir sanat değil mi sanat içinde sanat mı olur?