lanet olsun bu şekere ya. bıktım lan senden. anaokulunda vardın. ilkokulda vardın, lisede bırakmadın pesımı sımdıde londra da buldum.Ulan istemıorm seni. Para ustu olarak kullanıyorlar seni işte yiyen yok seni oglum.
düzenli olarak her gün günde 10 defa telaffuz edilirse bir aydan daha kısa bir sürede güçlü ve kaslı dudaklara sahip olunabilir. yumiyum yumiyum yumiyum yumiyum... evet böyle. farkettin di mi dudaklarındaki ağrıyı? işte bu dudakların güçlenmesine rivayettir. neden senin dudakların da bir anceline coli'ninki gibi olmasın?
henüz ilkokulda iken (ilköğretim değil iken) tek besin kaynağı, ikinci teneffüste ayran-gevrek, üçüncü teneffüste ise, yumiyumdu.
1 ve 2. teneffüslerde kantin sırası çok olurdu. 3. teneffüste de herkes benim düşündüğümü düşünürdü. yine kalabalık olurdu. ama sıra çabuk gelirdi.
ismini o sıralar bir türlü anımsayamadığım yumiyum' a, kantindeki süper mario lakaplı amcaya; ''amca, şeyy istiyorum. bi tane ıımmm şeyy bacak gibi var ya hani böyle uzun''
anlamazdı. gözlerim felfecir okurdu. ama ebleh gibi elimle gösterip ''hah. şundan işte'' derdim her seferinde.
3 yılımı verdim ben bu isme be üçç!!
zaten 4. teneffüsten 5. teneffüse kadar da dansa davet oynardık.
kantin camının hemen arkasında duran plastik şeffaf geniş kavanozda renk renk kağıt uçlu albenisiyle insanı cezbederdi.derse girmeye 30 saniye kala zart diye alınıp zort diye parası ödenerek * koşar adım merdivenlerden çıkılırdı.
(bkz: okul kantininin zemin katta olması)
hocanın kıl kıl yürüyerek sınıfa ulaşmasına ramak kala başarıyla sollayarak ondan önce girilir;
vee yumiyum sıkıcı derslerin küçük eğlencelerinden biri olurdu,
hoca arkasını dönünce ısırmak suretiylen.
biri yediği zaman ağzını meyviş kokutur insanın canını istetirdi.
adı bile ne tatlı geliyor şimdi o anlar çoktaan mazi olmuşken.