sadece adı "yüksek lisans" olan tezsiz türü tamamen isim benzerliğinden ibaret olup öğrenciden daha fazla para tırtıklamak için icat edildiğinden kullananılabilecek saptama. Zira formasyan denen yetkinlik eskiden üniversitelerin ücretsiz ve üç yıla yaygın olarak verebildikleri bir eğitimdi. demek ki olabiliyormuş; para ve vakit çalmaya, sinir bozmaya gerek yokmuş.
türkiye'de genel anlamda , yüksek lisans dahil, eğitim öğretim süreciyle kıran kırana mücadele bittikten sonra; iş , iş aramaya geldiğinde diplomanın değil tecrübenin tercih sebebi olduğu kafaya dank edince tam donanımlı diplomaya sahip, idealist gencin isyan etmesi. öyle insanlarla karşılaşırsınız ki, devasa bir fabrikadır, ama babadan kalmadır ve işin başına belki de liseyi bile bitirmeden geçmiştir işveren. bitirdiğiniz bölümü anlamaz ki yüksek lisansa anlam verebilsin. bu işverenin suçu yada kabalığı değildir, kimsenin insanlığına sözüm yok ama üniversite mezunu kaç genç, kurumsal ya da diplomasının manasını bilen birileriyle karşılaşıp çabasının karşılığını alabiliyor ki?
memleketinin bogucu havasindan kacamayan,yeni mezun olup les de iyi bir puan alamayanların yuksek lisans ogrencilerinin cakalari altinda ezilmemek için söyledikleri safsata. Lakin egitimin bosu olmaz efenim. Ne demis cem yılmaz: (bkz: egitim sart)
alınan lisans eğitimine ve edinilen mesleğe göre değişebilen yargıdır. eğer amaç akademisyen olmaksa zaman kaybından çok, bir gerekliliktir; eğer tecrübenin, alınan eğitimden daha çok prim yaptığı bir alanda çalışıyorsanız, evet zaman kaybıdır. bir de nötr etkiye sahip meslek alanları vardır ki, kişi, ufkum genişlesin mantığıyla ve biraz da üniversite ortamından kopmamak için yüksek lisans yapmayı tercih eder. bu da en iyi ihtimalle kişinin egosunu tatmin eder, diğer meslektaşları arasında fark yaratır. ancak her önüne gelenin yüksek lisans yaptığı şu dönemde, asıl fark doktora yaparak yaratılabilir. o da her yiğidin harcı değildir.
yüksek lisans yapmaktan yapmaya farklılık gösterir. Bu farklılığı, farklı okullarda aynı bölümü okuyandan tutun, aynı sıraları paylaşan farklı insanlar arasında da görebilirsiniz. Sonuçta sınavlardan geçmek, yüksek not almak marifet değildir. Ders gördüğü sınıftan çıktığı anda kafasında yeni ışıklar yanan, konuları araştırma isteği duyan ve bu isteğinin peşinden koşan insan yüksek lisansı yapmıştır. Diğerininki ancak diploma olarak kalacaktır zaten.
O yüzden denebilir ki; aklı kalmayacak olan, sırf CV doldurmak için yüksek lisans yapmak isteyenler bir an önce iş hayatına atılsalar daha iyi yaparlar, onlar için bu iş vakit kaybıdır. Aklı kalacak olanlar, kendisini bir konuda gerçekten geliştirmek isteyen ve bu konuda rehberlik bekleyenler; istedikleri bölümün peşinden koştursunlar ama iş hayatına atılmalarını geciktirmeyi, kafayı yemeyi, lisanstaki ödev ve sınav koşuşturmasının beterini görmeyi göze alsınlar. Tez aşamasına gelmiş bir yüksek lisans öğrencisi* olarak konuyu takipçilere diyeceğim budur.
ayrıca (bkz: Yüksek lisans yapmanın dezavantajları)
gerçekten önemli bir konu, sol frame'e değer katan bir başlık.
kişinin kendini geliştirmesine ve bilgisine bilgi eklemesine zaman kaybı diyenlere şaşarım. yüksek lisansla ile bir branşda uzmanlaşmak, derinleşmek ve o iş koluna ait değerleri özümsemek faydalıdır.
ama
yüksek lisansın ne üzerine olduğu ve lisansın bölümü daha da önemldir.
misal;
lisans öğrenimini işletmede tamamlayan biri yüksek lisansını pazarlamada yapıyorsa ve bu esnada bölümle ilgili bir iş kolunda çalışmıyorsa evet bu bir zaman kaybıdır. bunun yerine eğitimiyle ilgili bir işte çalışıp kendini geliştirmesi kesinlikle daha faydalı olacaktır. yüksek lisans yaparken bahsi geçen işlerde çalışması tabi en tercih edilenidir.
lisansını mühendis olarak tamamlayan birisi için bu durum biraz daha farklıdır. bir mühendisin yükseğini yapması hem ona ünvan kazandırır hem de kendi ofisini kuracaksa müşteri üzerine etkisi farklıdır.
sonuçta, yüksek lisans zaman kaybıdır ya da değildir diye genelleme yapmak yanlıştır. en kazançlısı mümkünse yüksek lisans yaparken çalışmakdır. lisans eğitimi insana hızlı kavrama yetisi kazandırır, bunun üzerine alınacak iş başında eğitim en kalıcı ve etkin olanıdır.
bunların dışında yüksek lisans, lisans mezunlarına göre işe girerken bir adım önde olmanızı sağlayabilir. ancak üniversite sonrası iş tecrübesiyle kıyaslanması mümkün değildir.
bazı alanlar branşlaşmanızı ister. bir konuda uzmanlaşmak ve aynı zamanda aktif eğitimi bulmak isteyenler için vakit kaybı değil. diğer taraftan eğer ilerlememe gerek yok çalışayım yeter diyenler için gereksizdir.
eğitim fakültelerinde verilen formasyon derslerinden oluşan yüksek lisanssa gerçekten vakit kaybıdır. * önceden üç ayda alınan formasyon belgesi şu anda bir buçuk yılda verilmekte ve bu kadar zaman kıytırık derslerle vakit kaybetmekten başka sonucu olmayan durumdur. bir de normal yüksek lisans *eğitimi vardır. büyük faydası vardır. insana çok şey katabilir. fakat doktoraya devam edebilmek içinde üds veya kpds den yeterli ingilizce puanını almak gerekmete. bunun içinde tüm öğrenim dönemi boynuca kişi kendi alanına yoğunlaşamıyor ve sürekli inglizce çalışmak zorunda kalıyor.
mezun olunduğunda kapıda işverenlerin beklediği bazı bölümler için yüksek lisans yapmanın önemi gerçekten çok azdır.
evet! "bu bölümler için yüksek lisans zaman kaybıdır" demeyelimde "biraz gereksizdir" diğebiliriz sanırım.
lakin hem kendi sektöründe bir an önce işe girip, tecrübe edinmeye başlamışsan ve aynı zamanda da yüksek lisans yapıyorsan/yapabiliyorsan o zaman "cuk" sesi çıkar ki tam süper olur.