ilerleyen satırlarda ayrıntısının bolca bulunduğu ve insanı psikolojik olarak çöküşe uğratan intihardır.
Mişima'nın yapıtlarındaki incelik ile canına kıyışındaki yabanıllık arasındaki "çelişki"yi, güneşin battığı yerden güneşin doğduğu yere bakarak kavramak zordur. Belki de ortada bir çelişki yoktur. Dilerseniz önce, 1965-1970 arasında kaleme aldığı Bereket Denizi adlı dörtlemesinin ilk kitabı Bahar Karları'nda, genç soylu Kiyoaki'nin ölüm tasarımını okuyalım:
"Genç ölmeyi ve mümkünse en küçük bir acı duymadan ölmeyi becerebilecek miydi? Zarif bir ölüm; tıpkı cilalı bir masaya rastgele fırlatılmış süslü bir kimononun, masanın üstünden yerin karanlığına kendiliğinden kayışı gibi. Zarafet yüklü bir ölüm."
Şimdi de, Mişima'nın, bu dörtlemeyi tamamladığı yıl kalkıştığı eylemi ve canına kıyışını anımsayalım:
Mişima, karate ve kılıç oyunlarında ustalaşarak, savaşçı Japon ruhunu korumak amacıyla Kalkan Derneği adlı yarı-askerî bir örgüt kurmuştur. 1970 yılının Kasım ayında, bu örgütün dört üyesiyle birlikte Tokyo yakınlarındaki bir askerî karargâhı ele geçirir. Çevrede toplananlara kısa bir konuşma yapar ve Japonya'nın silâhlanmasını yasaklayan savaş sonrası anayasayı suçladıktan sonra hara-kiri uygular. Ardından, geleneğe uygun olarak yandaşlarından biri tarafından başı kesilir.
Christopher Ross'un Mişima'nın Kılıcı adlı kitabında bu törensel intihar ayrıntılarıyla anlatılıyor:
"Karnına giren kalın kılıcı soldan sağa ağır ağır döndürmeye başladı. Yere oluk oluk kan akıyordu. Karnındaki yaradan pembemsi bir bağırsak fırladı. Odayı pis bir koku kapladı. Kafasını kesmesi gereken harp okulu öğrencisi tam üç kez başarısızlığa uğradı. ilkinde, Mişima'nın sırtını yardı; ikincide, yerdeki halıyı. Üçüncüde, Mişima'nın çene kemiğine indirdi kılıcı. Sonunda, bir başka harp okulu öğrencisi kılıcı kaptığı gibi başını gövdesinden ayırdı..."
Bahar Karları'nda genç soylu Kiyoaki'nin tasarladığı zarif ölüm ile Mişima'nın intiharının yabanıllığı arasında gerçekten de korkunç bir çelişki mi vardır, yoksa dışarıdan bakıldığında anlaşılmayan benzersiz bir uyum mu? Çünkü, kendi deyişiyle, "güzelliğin kamikazesi"dir Mişima.