kendisiyle hiç bir bağım olmadığı halde, hüküm sürdüğü yılları görmememe rağmen deliler gibi özlediğim ülkedir.niye bilmiyorum ama bana sanki hep mutlu insanların ülkesiymiş gibi geliyor. oralı insanların sanki hiç derdi yokmuş gibi, beraber huzur içersinde yaşarmış gibi. küçük şeylerle mutlu oluyorlarmış gibi, nehirlerin türkü gibi aktığı şirin şehirlerde sabahlara kadar eğleniyorlarmış gibi. masallar ülkesi gibi tıpkı. sanki oraya ayak bastığım an içimdeki o anlamsız aptal huzursuzluk yok olacakmış gibi. bence kendileride çok özlüyor yugoslavyayı zira aynı dili konuşan, aynı yemeklere, aynı kültüre sahip insanların ayrı ayrı ülke kurması çok saçma. aslında hala yugoslavyadır oralar bakmayın siz düşman olduklarına.
sene 1956 diye başlar bizim şu an yaşadığımız topraklarla hikayemiz..
*nano'mun gözleri dolar, belli belirsiz bakar kireç boyalı duvarlara uzun uzun. dedo'm onun aklının kapının önündeki begonyalarda kaldığını anlatmaya çalışır, yarı yugoslavca yarı türkçe. kuzinenin üstünde çay kaynar kaynar kaynar. amcan daha 14 aylık diye başlar söze nanom, gözleri novipazar yeşili ve yanağının üzerine düşer bir tek damla gözyaşı, silmez bile, devam eder anlatmaya. dokuz kardeş düşmüşler yola, dokuzu da evli. en büyüğü altı, en küçüğü bir yaşında on bir çocuk, cepleri boş, yürekleri iman dolu. trenlere doluşurlar evvela, sonra arabalara, sonra yaya. inerler elbet sonunda yeşil bir yaylaya. adı adapazarı. tırnaklarıyla, imanlarıyla, güçleriyle çalışmışlar durmadan, caddelerinde lamba olmayan sokaklarda.
ve bir gün yolunuz düşer de uğrarsanız bizim sokağa
saçları sarı ufak bir çocuk 'ya sam dobro' diye atlar mutlaka kucağınıza.
canınız börek çekerse, ya da isterse soka.
öz vatanımda, içimizde koskoca bir cumhuriyettir yugoslavya.
eğer bazı yanlış adımlar atılmasaydı ve belki de ağabeyini doğru seçseydi bu ülke, şimdi italya'nın tepesinde italya'dan çok daha güçlü bir ülke olarak varlığını devam ettirebilirdi. ayrıca insanları etnik kökene göre ayırmak kendisinin sonu olmuştur. türkiye'nin benzer hataları yapmaması dileğiyle. güvendikleri rusya bile nato sikertmesinden önce bu ülkeyi tek başına bıraktı, ne haliniz varsa görün sizin için savaşa girmem dedi. zamanında yaşamış görmüş insanların söylediğine göre çok güzel ülkeymiş, kendi elleriyle kendi sonlarını hazırladılar. türkiye'de de olacak aynı şeydir eğer başarabilirlerse, umarım başaramazlar. fakat bu yok olmuş ülke ve kalan küçük sırbistan bizim için çok büyük bir ders teşkil ediyor. iş işten geçtikten sonra yugoslavya iyiydi geri dönse keşke oldu mesele, zamanında bazı şeyleri akıl etmek ayrı bir meziyet. eğer o ülkede birlik bütünlük olsaydı, etnik ayrımcılık olmasaydı değil bir nato, on nato bombardımana tutsaydı bu ülkeyi böyle ülkeciklere bölemezdi. şimdi soruyorsun sırp ben hırvat ile anlaşamam diyor, bosna bir alem, kosova ben kendim ülke oldum diyor, sağdan bir şey çıkmış soldan bir şey. zamanında anlaşabilseniz belki çok daha yüksek standartlarya yaşayacaktınız şimdi. yugoslavya azınlıkları ve farklı din mensuplarını ikincil sınıf olarak görmeseydi belki de kendiliğinden bu kadar çok parçaya bölünmezdi. oradan gelen ne kadar adam varsa özledik güzel günlerdi diyor. neden sahip çıkmadınız o zaman? işte o da dağılan ülkenin hatası. bir ülke ne kadar çok bölünürse o kadar çok boka batar, şamar oğlanına çevireni çok olur. vatandaşı açlıktan kırılır, milletin kafasını tekrar kaldırabilmek için en az 200 yıl kaybetmesi gerekir. bunları zamanında biz de yaşadık, umarım tekrar yaşamayız. umarım yugoslavya'nın sonunu türkiye'm yaşamaz. fakat hikaye aynı hikaye. uyanık olmak lazım. döneminde güzel ülkeymiş efendim, büyüklerim gitmiş görmüş bana da anlattılar. başta italyanların çok çekindiği güçlü bir ülke idi, o sebeple nato müdahalesi sırasında zaten yıkılması için en büyük destek italya'dan gelmişti. kendi aralarında olan hoşgörüsüzlükler ve zaten kendisi ne yapacağını bilmeyen rusya'ya güvenmeleri sonları oldu.
edit: yani bir geriye dönün bakın bir de şimdiye. bu bölünme oradaki hangi halka ne açıdan yaradı? yugoslavya döneminde hangi standartlarda yaşıyorlardı şimdi hangi standartlarda yaşıyorlar?
Çok acı bir şekilde emperyalizmin yemeği olmuştur. Günümüzde toprakları hâla sorunlardan kurtulmuş değil. Kendimize çok iyi dersler çıkartmak zorundayız.
türkiye üzerinde de bu ülke üzerinde oynanan benzer oyunlar oynanmıştır ve halen oynanmaktadır. bu ülke nasıl param parça olduysa amaç türkiyeyi de o hale getirmek. uyanık olmak lazım, bize çok büyük bir ders teşkil eden ve saçma sapan hataları yüzünden göt kadar kalmış ülke.
Rahmetli eurovision da politik oy vermezdi hic... Saka bir yana dagilmsinda ab abd nato rusya hatta turkiyenin bile payi vardir. Bizim payimiz nedir diyenlere: 1976 nato zirvesi istanbul.
dünya tarihinin görüp görebileceği en güzel ülke/ydi. resmen bir rüyanın sahnelenmiş hali. tabii ki güzel olan her şeyin anasını siken emperyalizm, Tito öldükten sonra çeşitli etnik ve dini unsurları kullanarak bu rüyayı da bitirmeyi başardı. Zira Tito yugoslavya'nın çimentosuydu.
bugün yugoslavya topraklarında yaşayan ülke vatandaşlarından en az %80'i, yugoslavya döneminin özlemini çektiğini söylüyorsa, bu boşa değildir.
entry mi, lena katina'nın o güzel şarkısından bir bölümle bitirmek istiyorum.