içinde slav-germen-türk unsurları bulunduran, islamın yanı sıra hristiyanlık ve bu dinin mezhepleri olan ortodoksluk ve protestanlığın hatta katolikliğin bulunduğu eski bir devlet. yıkılmaya mahkum oluşu içinde bulundurduğu unsurlardan bellidir. brzezinski ve bir çok araştırmacı yazar balkanlaşma adlı bir teori ile bu gün istikrarsız ve savaş halinde bulunan bölgelere bu isimle yaklaşmaktadır. balkanlaşma demek bölünme,parçalanma ve istikrarsızlık demek... yugoslavya örneğinde olduğu ve boşnak katliamında kanıtlandığı gibi...
halkların kardeşliğine inanan insanlar, zamanında hep bu ülkeyi anlatırmış. baş kahraman tito ile birlikte. lakin artık geride kalmış o düş.
tito sonrası ardı ardına milliyetçilik akımları başlamış. ve tabi savaşlar, katliamlar, yıkımlar ve bitmeyen tükenmeyen acı.
sırp hırvat ve sloven krallığı adıyla 1918'de kurulan devletin 1929'dan itibaren aldığı isimdir. meşruti monarşi olarak kurulan devlet 1945'te sosyalist cumhuriyete dönüşmüştür. 1990'larda ise parçalanarak farklı devletlere bölünmüştür.
stepan filipovic gibi "faşizme ölüm halka hürriyet" diyerek nazilere direnirken idam sehpasına çıkan bir komünisti de bünyesinden çıkarmış bir coğrafya aynı zamanda. yıkıldıktan sonra halkların kardeşliğinin yerini halkların birbirini boğazlaması aldı. yugoslavyayı yıkıma sürükleyen aktörlerden otporun liderleri bir yerlerine kına yakıyorlardır. gerçi para da basıyor olabilirler abileri soros sayesinde. ama yugoslavyanın bence en büyük hatası özyönetimci, üretim araçlarının toplumsallığı üzerine değil de işçilerin direkt olarak üretim araçların üzerindeki mülkiyeti üzerine kurulması, merkezi planlamadan yoksun olmasıdır. kar mantığı hala devam etmekteydi. ve slovenya ve hırvatisten coğrafyalarından ve buranın özgünlüğünden dolayı eşitsiz olarak gelişmiş ve refah seviyesi diğer bölgelere göre daha üst düzeydeydi. ama kırılma noktası 1974teki kollektif çiftlikleri devlet denetiminden çıkaran anayasa değişikliği denebilir. 1990 tarafından imf tarafından önerilen şok doktriniyle ve bunun getirdiği özelleştirmelerle beraber yeni bir yol ayrımına girmiş uluslararası soyguncuların silahlı örgütü natonun desteği ile abd ve alman gizli servisleri ve soros işbirliğiyle yıkılmış şu anda yoksullukla boğuşan ülkelere parçalanan ülke. uluslararası sermaye istediği gibi at koşturuyor ne mutlu ivan marovic ne mutlu otpor`a
bugünkü türkiye'nin 10 15 yıl önceki halidir. dikkatli olmakta fayda var, yugoslavya ve çekoslavakya'nın tarihi okunursa önümüzdeki 10 yıl için türkiye'yi bekleyen tehlikeler de ortaya çıkacaktır.
Eğer dağılmamış olsaydı futbol takımları pletikosa , ivanovic , vidic , subotic , kolarov , srna , rakitic , modric , pjanic , dzeko , mandzukic gibi muhteşem bir kadroya sahip olabilecek eski ülke. Bu saydığım 11 ve yine yakın kalitedeki yedek oyuncularla avrupa nın en güçlü futbol ülkelerinden biri olabilirlermiş aslında.
Titonun yarattığı muhteşem ülke. Ölümünden sonra gelen maddi sıkıntılar, kapanan fabrikalar, bozulan devlet düzeni ve halkın heçim kaygısını milliyetçilik (!) ile göz boyamak suretiyle parçalanan dev bir güç. Ve hayatını kaybeden milyonlarca sivil...
Yakışıklı erkekler, güzel kızlar, dino merlin ve zeljko joksimoviç konserleri, crvena zvezda maçları, sabahlara kadar sokakta eğlenen insanlar rüya gibi bir futbol takımı, ağaçlar, nehirler, şirin şehirler, neşeli insanlar..
niye ben doğduğum yıl dağıldı lan bu ülke..
insan sırf mostar köprüsünü yıkmamak için bile dağılmaz yemin ediyorum.