kimliğinde büyük harflerle 'YOZGAT' yazmasıdır, her ne kadar kibar konuşsan da oraya gittiğinde şiveli konuşmaktır, tarlada çalışmaktır, en önemlisi memleketindir ve kokusunu her içine çektiğinde 5 yaşındaki çocukluğuna dönmektir.
bir kaç tane kendini bilmez tarafından ortaya atılan yobaz yakıştırmasına maruz kalmaktır. o yobaz diyen kişi yozgat'a da hiç gitmemiştir. gitmeyi geçtik, hayatında kaç tane yozgatlı tanımıştır ki?
yozgat'a gitmiş veya bi kaç yozgatlı ile tanışmış olsa, inan o dediği laftan utanır, yerin dibine girer* bir daha da kimse hakkında öyle atıp tutmaz.
'izmirli olmak gibi hava atmak amacıyla kullanılmaya müsait bir durum değildir Yozgatlı olmak. Bir yazgıdır, bir durum. Ne Akdeniz neşesi vardır Yozgatlı olmakta, ne de Balkan telaşı Bozok Yaylasından esen sert rüzgârlara çaresizce teslim olmaktır Yozgatlı olmak. Çapanoğlunun isyanının unutulmuş yükünü omuzlamaktır Yozgatlı olmak. Sürmeliler diyarında dolaşmaktır Yozgatlı olmak. Yiğidin harman olduğu yer edebiyatıyla ince aşağılamalara karşı denge kurmaya çalışmaktır. Her daim gurbete çıkmaktır Yozgatlı olmak. Yürünebilecek tek caddesinde dile getirilemeyen aşkları yaşamaktır Yozgatlı olmak. Hep kaçmaya odaklanmaktır. Hep haksızlığa uğramış gibi hissetmektir. Hep unutulmuş gibi kalmaktır Yozgatlı olmak. Dayatılmış tekdüzeliğe karşı eller koyunda beklemektir. '
ekmeğe, ekmah, yemeğe, yimah, ayçiçeğine şemşamer demektir.
lan kelimesini fransız aksanında söylemektir. (bkz: laağn)
yüksek sesle konuşup, vay, gardaş kelimelerine vurgu yapmaktır.
yimpaş yozgatspor adlı amatör kümedeki takımla gurur duymak on sene sonra bugün de sergen yalçın ve selçuk dereli'ye sövmektir.
dersini alamamak, ama mütebadiyen ezbere devam etmektir. (bkz: yozgat sürmelisi)