o eşsiz eski tarihi yapılarının bir bir yıkılarak yerine bir bir gökdelenler inşa edilen ve şaşaalı görünümüyle büyülendiğiniz fakat içinde ruhun olmadığı bir kent görünümü kazanmış şehir.
amerika'daki los angles, japonya'daki tokyo, ingiltere'deki londra gibi bir mega kent olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
benim gibi nostaljik insanlar ise yozgat'ın küçük ama sevimli haline özlem duyarak, o gökdelenlerin tepesinde kekik kokulu türküler söylemekte buluyor çareyi.
ahh... küçücük bir çocuk iken minik yüreğime dev hayaller sıkıştırdığım güzeller güzel şehir... ahh, helal duygularımın, asil duygularımın başkenti canım yozgat'ım...
11 eylül' de ölen tek türk buralıdır. rahmetle ananı çoktur.
ilk gittiğimde saat kulesine bakıp " mübarek silent hill, zombisi nerede? " diye düşünmüştüm.
otobüsle vs geçerken kaçırmamak için çaba harcamanız gerekir. hele ki alt geçidi kullanan bir araçtaysanız asla göremezsiniz.
cemaatinden tarikatına, ocağından üniversitesine cahilin, yobazın, hadsizin ve mucize tüccarının haddi hesabı yoktur. gelen öğrenci akıma dayanıp, sevmediği oda arkadaşını ülkücülere ve cemaatçilere linç ettirmek için " bu hristiyan, kur' an' ı yatağın altına atıyor " dedikodusu yayar. yurdun yemekçisi linç hedefine " sen hristiyanmışsın " diye sorar. sonraki haftalarda kyk yurdunda ameno ameno diye dolaşanlar görülmüştür.
sabancı diye bilinen esentepe kyk müdürü, epilepsi krizi geçiren bir erkek öğrenciyi, cinli bu diyenlere omuz verip, tatlılıkla yurttan göndermiştir. yönetimden bir kadın memur ise her sene bir grup kurban belirler ve hayatlarını cehenneme çevirmeye çalışırken istihbaratçılık oynar. bir de üzerine akıl verir hangi tarz eserler okunulması gerektiği yönünde.
üniversitesinin hem akademik hem idari personelinde ciddi etik sorunları vardır. üniversite yolsuzluğunu ortaya çıkaran soruşturmayı suç duyurusuyla başlatan tıp hekimine dünyada cehennem yaşatılmıştır. son rektörünü bilmem ama önceki dönemde idari alan bizans oyunlarının hasına sahne olmuştur, yenileşim diyeni nizamiye kapısına çivilemek isteyenler olur.
sisli bir günde iibf. fakültesinin önünde gerçekliği sorgulatır. babalar gibi fantastik sahne yapar.
lise caddesi' nde yanından geçerken dedeler açıksın diye cehennemliksin diye laf çakabilir.
kendini pek muhafazakar tanımlamakla birlikte alevli meyve tabağı gibi yaşamak, sanıldığından çok daha yaygındır. bazen alev perdelere sıçrar, çıkan yangın hemen söndürülür, yanmıştı diyenlere dayak atılır. küçük, küçücük, minicik olmasından kelli her şey göze batmaktadır.
insanı gösterişe çok düşkündür, suudi hanedanıyla rekabete girebilecek kişiler barındırır.
eskiden hacı baba, şimdi al baraka olan yerin, memleketin koordinat merkezi olduğu rivayet edilir. küçücük ve fakir olduğunu düşünülen bir şehirde her bankanın ve lüks arabaların olması ayrı bir kafa karışıklığı yaratır.
memleketin ilk milli parkı buradadır, ama 6 haziran mitinginde asılan '' ilk milli parkı biz açtık '' pankart geniş bir inanan kitlesi bulmuştur.
müze çalışanlarını darp ile habere konu olmanızı sağlayabilir. personel ( değişmiş olabilir ) hem bir nane bilmez hem de tuhaf bakar. misal, sorgun kazısını kimin ve hangi üniversitenin yaptığını dahi bilmezler.
definecisi çoktur. define cinayeti çoktur. herkes tavuk gibi eşelenir.
gönüllü öğretmenlik yapmak için kurulacak atölyeye yer ararken, meb. bakanının imzaladığı protokolle ilk okulları dolaşırsın, şehir merkezindeki okulun müdür yardımcısı protokolü burnuna sallayıp terörist misin, maydonoz musun diye sorar, seni okuldan kovar.
ceza muhabbetini yorumlarken, gazi' nin çapanoğlu' ndan tek gecelik taze istediği söylemiyle karşılaşılmıştır. saça doğru ilerleyen kaşlara 502 hatası verdiren bahis artırma ise, gazi' nin tazeyi oğlandan istediği olmuştur. erkeği genelde dünyayı çüküyle ölçtüğünden, ceza rivayetini de çüke indirger.
esnafı birbirinin günlük giderini hesaplar, sonra şiddet ayarlayıp balta sallar. maksat çıtayı mümkün olduğunca geriye çekmek için bilimsel yöntem kullanmaktır. başarı oranı cezaya gerek olmadan, sivil çabalarla bir şehrin nasıl geriletilebildiğini kanıtlar.
ağzından dini sözler düşmeyenlerin çoğunlukta olduğu ve çatır çatır yedikleri uzunlamasına listelenen yerdir.
envai mineral ve cevherden bol bulunur. hatta üstüne şehir efsanesi üretilir.
gezinin başlarında bir avuç üniversite öğrencisi meydanda protesto yapmıştır. bir de kıvırcık bir oğlanla ekürisinin duran adam pozu vardı. eylemlere klu klux klan ruhuyla çok testisli yorumlar yapılmıştır.
insanının melek olanına az denk gelinmiştir. bilhassa genç kadınlarından korkulur.
30'dan fazla il görmüş, 10 kadar ülke gezmiş bir insan olarak 3 yıl sonra (bazı koşullar serbest olduğunda) hakkında bir kitap çıkartmayı düşündüğüm, bugüne kadar yaşadığım en tuhaf gezegen.
tüm yozgatlılar, ben dahil köyümüze dönsek yozgatın nüfusu birmilyonyüzseksenaltıbin olurmuş. hadi dönün diyenleri duyar gibiyim. he gidelim de memleketi düşman işgal etsin. yemezler.
düğürcük çorbasını ilk duyduğumda adıyla çok dalga geçmiştim ama tadı efsane olduğu için sözlerimi geri aldığım şehir. ayrıca hiç gidip görmediğim şehir.