yiyecen datlıyı, sikecen yozgatlıyı söylemi gelir akla, hemen arkasından da anısı. efenim malum kayseri'de yaşayanlar yozgat'tan pek haz etmezler. yine böyle bir konu açıldı, ben bu lafı söyledim akabinde arkamdan bizim hocalardan birisi geldi, ben yozgatlıyım diyerek hareretli bir şekilde. evet arkadaşlar bu söylemlerin birincisi ikincisi ise yumulacan datlıya, domalacan yozgatlıyadır. ayrıca göte giren şemsiye de açılmaz, şeklinde diyalogu bitirdim. tabii ortam bir anlık buz tutma anından sonra çözüldü ve kahkaha ile doldu.
(bkz: içanadolu kekoları) yine de tüm yozgat halkına değil bu lafım onların da iyisi, keko olmayanı var ama çoğunluk açısından aklıma ilk gelen şey bu. haa bir de avusturya var; oradaki yozgatlılar toplanıp geri dönseler yozgat büyükşehir olur, hatta ankara ya izmir e kafa tutar.
standart bir iç anadolu şehri. haritadaki ters üçgen şekli geliyor aklıma, coğrafyaya düşkünlüğümden olsa gerek. yozgatlılar kızmasın; "herkesin aklına gelen bir halk deyimi" geliyor bir de, istem dışı sonuçta.
çamlığın başında tüter bir tütün
acı çekmeyenin yüreği bütün
ve buna benzer çok güzel türküleri vardır yozgat'ın. nida tüfekçi'nin sesinde bu ve diğer türküler anadolu'nun unutulan zenginliği olarak durur bir kayıtta. akdağmadenlidir nida tüfekçi.
bir de ankara'dan sivas'a giderken, psikolojik bir sınırdır. yozgata girdik mi memlekete geldik sayılır deriz. soğuğu benzer, adamı benzer, suyu benzer, havası benzer.
yozgatlılar klasik anadolu halkıdır. yiğit, mert, kadirşinas olurlar. tıpkı bizim oranın adamı gibi, dili kaba gönlü kibar. yine bizim oranın adamı gibi, yobazı hakkaten yobaz.
öpecen yozgatlıyı.
sadede bir tekerleme geliyor ilk başta.
sadete gelcek olursak. sıkı şehir. vatansever şehir. tam anadolu. satılmış ismi ve diyet filmi geiyor aklıma.
not: yozgatlı değilim.