Zirve sabahı 8 gibi falan lütfi kırdara gittim deli gibi sıra vardı. bi yarım saat sonra falan kimliklerinizi çıkarın telkinleriyle içeri alındık. fuayede katılımcı ve destekçi firmaların standları ve o standlarda da sağlam kuyruklar bulunmaktaydı. ilk olarak tavsiyem şu oraya aç gitmeyin kahvaltı falan yok zira. (öğle yemeğine kadar konuşmacıları değil karın gurultunuzu dinlemek istemiyorsanız tabi). zirve 6ya kadar sürdü ve 3 kere ara verildi 2. ara yemek arasıydı sandviç meyve suyu falan. diğer iki arada ise konuşmacılarla fuayede konuşma olayları var idi ve tabi standlara saldırmaca.
Açıkçası orda kimsenin kimseyi gazladığını hadi sen koçsun sen aslansın sen lidersin dediklerini duymadım. hatta adam gibi dinleyenlerin (deli gibi not tutanların değil) güzel tavsiyeler yeni kavramlar duyacağını söyleyebilirim.gelen konuşmacılar tabiki de bir şirkete bağlı oranın sıfatıyla orada bulunuyor ama hiçbiri işi gücü bırakıp reklam yapma peşinde koşmadı zaten turkcell dışında hiçbirinin hedef kitlesi oradaki topluluk değil.
Ben orada bir balon değil hakikaten içinde bulunulması gereken insana bir şeyler katacağını düşündüğüm bir oluşum gördüm. tabi bu sadece bir gün boyunca dışarıdan edindiğim izlenim ama bir yandan da içine girilse daha da faydalı bir oluşum olacağını söyleyebilirim. ortaya konan projeler özellikle çocuklarla ve engellilerle olanlar bunların kanıtları.
Zirveden sonra yeni bir eleme süreci başladı ilk elemede 50 bin başvuru arasından seçilen 2 bin kişinin katıldığı zirveden şimdi yine internetten cevaplanan 9 soruyla yaklaşık 1250 kişi daha elenip geriye 750 kişi kalacak ve bu kişiler mülakata girmeye hak kazanmış olacak. buradan da anlaşılacağı gibi bir ölme eşeğim ölme durumu var. süreç uzun. ilk elemede 6 soru sonra zirve şimdi yine 9 soru sonra mülakat...
ilerleyen olaylarda yeni izlenimlerim birkaç hafta içinde yine burada olacak inşallah... Tekrar görüşmek üzere dostlar...
Bu sene ilk kez başvurduğum ve kabul edildiğim sosyal sorumluluk projesi. ekşideki ve sözlüğümüzdeki tüm entryleri okuduktan sonra olaya olan merakım iyice arttı. Yorumlara bakılacak olursa bu işin bir ortası yok bir grup balon diyor bir grup can simidi. Bu cumartesi(23 kasım) herşeyi anlıcaz inşallah. Zirveden sonra ne olup bittiğini yine burdan anlatırım gari.
genellikle işletme, ekonometri gibi sikimsonik bölümlerin eleştirel duruşu olmayan sikimsonik öğrencilerinin rağbet ettiği liderlik oluşumlarından bir tanesi. buraya katılanların bilinç altlarında yatanın insanlar üzerinde tahakküm kurma, onlardan üstün olma, kendi egolarını tatmin etme gibi nedenler olduğunu düşünüyorum. hepsinin sonu da itfaye kuyruğu veya kpss orası da ayrı mesele (: inşallah insanları ezmeye çalışan böyle hasta ruhlu insanları allah muvaffak etmez.
Liderlerin 24 Kasımda 3500 Lider Adayıyla YGA ZiRVESi 2012'de istanbul Kongre Merkezinde buluşacakları STK. Mevzu bahis liderler de şöyleymiş;
Sinan Yaman - YGA- Kurucu
Muhtar Kent - The Coca Cola Company YKB & CEO
Ahmet Bozer - The Coca Cola Company - Avrasya ve Afrika Grup Başkanı
Tamer Özmen - Microsoft - CEO
Hüsnü Özyeğin - FiBA - YKB
Candan Karabağlı - Abdi ibrahim - CEO
Nezih Barut - Abdi ibrahim -Başkan
Adnan Bali - iş Bankası - CEO
Süreyya Ciliv - Turkcell - CEO
son başvuru tarihi de 30 mayıs diyorlar! link içün de şööyle buyuruyormuşuz *.
1 Nisan' da ön başvuru süreci başlayacak olan STK. bu insanlarla birlikte olduğum için mutluyum. yga ve çalışma arkadaşlarımız için ne söylesek az olur. başvurun, başvurun, başvurun ! YES YOU CAN !
Geleceğin çift kanatlı liderlerini yetiştirmeyi amaçlayan, Sinan Yaman'ın kurduğu ve başkanlıklarını Gökhan Meriçliler ve Enis Güray'ın yaptığı sivil toplum kuruluşu. Sosyal sorumluluk projesi dendiğinde aklınıza ne geliyorsa işte onu yapmayan (yani acındırmaya çalışmayan veya reklam amaçlı birşeyler yapmayan) hedefine sistematik ve planlı olarak ulaşmaya çalışan bir STK'dır. Teknolojiyi en iyi kullanan STK olmak gibi bir hayalin ortağı olduğum için mutluyum.
O kadar yol çekip katıldığım seminere herşey değerdi. Katılamasaydım çok üzülürdüm çünki çok şey kattı bana ve zannediyorumki orada olan diğer katılımcılara.
bu sene kendi rekorunu kırıp 50bin başvuru alan stk. seçtiği 2bin kişinin arasında olan biri olarak bu akşam yarınki YGA 2011 zirvesi için istanbul'a gidiyorum, hem de yga'nın sağladığı ücretsiz ulaşımla. güzel ve önemli bir ayrıntıyı düşünmüşler. dönüşte izlenimlerimi de aktaracağım.
26 Kasım 2011 zirvesi için son başvuru tarihi 31 Ekim 2011 olan sivil toplum örgütü ve liderlik okuluymuş... başvurmak isteyenler için aşağıdaki link uygunmuş. ya nasip diyoruz...
şimdilik yga'nın hakkında bilinmeyenler bence daha da kötüsü yanlış bilinenler kısmına değineyim.
1)yga sanılanın aksine elitist, zengin iş adamlarının paralarıyla dönen bir liderlik okulu değildir. yga 2010 yılında tüm dünyadan 148 sivil toplum kuruluşunun katıldığı, harvard üniversitesinde düzenlenen toplantıya katılan en düşük bütçeli örgütüydü. aynı zamanda toplantıya katılan yga eşbaşkanı enis güray(28), oradaki en genç başkandı. ayrıca yga özünde bir liderlik okulu olmanın yanında bir sivil toplum kuruluşu da olduğu için belli şirketlerin bağışlarıyla ayakta kalan bir örgüt olmaktan çok*, "liderler kaynak yaratır" sözünden de esinlenerek kendi kaynaklarını tamamen kendisi yaratma, kendi yağında kavrulabilme yolunda ilerlemektedir.
2)yga genel kanının aksine sadece odtü, bilkent, boğaziçi'nden öğrenci alan bir kuruluş değildir. çünkü amaçları * "competent jerks" olarak tabir edilen "ben her şeyi bilirim", "bakın ben en iyi üniversitedeyim la" diyebilecek insanlarla çalışmaktansa,tercihen "loveable fools" *diye ifade edilen bilgi donanımı daha az olabilen ama daha içten insanlarla çalışmaktır. içtenlik yga'da esastır. bu yüzden bu vakıfa her sene bilkent'ten de öğrenci seçilir anadolu'nun bağrından herhangi başka bir üniversiteden de öğrenciler seçilir. bu öğrenciler tüm sene boyunca canlarını dişlerine takarak çalışırlar türkiye'nin dört bir yanında, gaziantep'te trabzon'da aydında istanbul'da ankara'da, ilköğretim okulları bünyesinde yine bu öğrencilerin katkıları ve çalışmaları sayesinde inşa edilmiş sayıları 150'yi geçkin yaratıcı kütüphanede, binlerce ilköğretim öğrencisine oku düşün paylaş seansları düzenler, okur, okutur en önemlisi ellerinden geldiğince düşündürürler, düşüncelerini özgürce paylaşabilecekleri bir ortam yaratır, onları, benim gibi nicelerinin eksikliğini çektiği, fikirlerini bangır bangır haykırabilme yetisini daha çocuk yaştan sağlamaya çalışırlar. vicdani zeka, yaratıcı düşüncenin ve hayal kurabilmenin, kurduğunuz hayallerinizi gerçekleştirebileceğiniz yolda projeler üretebilmenin anahtarını çocukların bulmasını sağlamaya uğraşırlar.
bu bağlamda salt zekasını kullanan liderler yerine içten liderler yetiştirmeye çalışan yga'nın öğrenci seçim kriterlerinin ne kadar öznel ve değişken ve bu yüzden kırılgan olabileceğini göz önünde bulundurmak gerekir. yga'nın öğrenci seçim kriterlerine yapılan ilk bakışta haklı eleştirilerin cevabı da burada gizli. çünkü elemede ele aldığınız kriter* sosyolojinin, psikolojinin ve genel olarak bu tür elemelerde kullanılan hiçbir bilimin yahut yöntemin ele alamayacağı bir konu: içtenlik. herkesin düşündüğü gibi "odtülüleri, boğaziçilileri alıyorlar, sonra içeride parti yapıyorlar" havasında olsalar inanın her şey çok daha kolay olurdu. Bunun için günlerce süren mülakat sürecine girmek adaylarla tek tek konuşmak ve onları o kadar az sürede tanımaya çalışmak yerine, 3-4 üniversiteye 1000 tane form yollar, formları okutur ve puanlarına göre dizerler ilk 300'ü alırlardı değil mi?
bu noktada binlerce hatta on binlerce başvurudan maalesef ki seçilemeyen* adaylar için de içtenliklerine dair bir endişesi olduğunu sanmıyorum yga'nın. dediğim gibi bu belli bir yöntemle ya da bir değişkenle ifade edilebilecek bir ölçüt değil. 1 saat mülakatla anlaşılması da çok zor esasen. elden geldiğince doğru karar vermeye çalışmak da eleyicilerin görevi. uzun seneler birlikte çalışacakları insanları aralarına almaya çalışıyorlar. bir ev arkadaşı kabul etmek kadar zor bir değerlendirme. hak vermek lazım gelir. ayrıca çok daha akılcı bir yöntem bulan birisinin bir yga ofisine gidip fikrini söylediğinde sanmıyorum ki değerlendirmeye almasınlar bu fikri. benim gördüğüm yga'lılar hep yeniliklere açık insanlardı şimdiye kadar.
ve son olarak değinmek istediğim önemli bir nokta daha var. Bu ülkemizdeki birçok büyük sorundan birisi insanların çevresindekileri kategorileme hastalığı. evet hastalık olmuş durumda bu artık bence. illa ki bir kurum, bir kişi birilerine ait olmak zorunda; bir amaca hizmet etme mecburiyetinde. bence bu yga hiçbir siyasi, ideolojik olaya bağlı değil. canla başla, ve bu ülkede bir şeyleri değiştirebilmek için iyi niyetle çalışan gençlerden kurulu sadece. art niyet aranmamalı bence bu gençlerin alın terinde. sanki türkiye için çalışıyor bu sefer birileri. destek çıkmalı gibi.
eğitim seminerlerine 'bilkent, boğaziçi, ankara, marmara' gibi üniversitelerden öğrenci seçen topluluk.. eğer anadolu illerinde bir üniversite okuyorsanız, boşuna başvurmayın. ya da görüp anlamak için başvurun.
o derece..
ha seçilen yok mu? elbette var. liste şöyle olduğundan pek heyecan yaratmıyor;