amy winehouse'un arkadas ben belanin katmerlisiyim ve bunu da kabul ediyorum dediği, yer yer ingiliz argosunu kullandiği, kendini kazikladiğini ama arada sirada mutfakta birseyler için agladiğini söylediği parcadir. zaten zat-i sahanelerinin bu beyani amy winehouse'in halet-i ruihyesini izah etmektedir. eh bu kadar bela olan kişinin günün birinde esmer etine altın saydim kelimesini duymamasi imkansizdir (ulan duydu mu yoksa?). ammavelakin kendisini fevkalade sahsina munhasir oldugun kelli bayila bayila ve ayila ayila dinlemekteyiz. hiç bitmesin calsin bu musiki...
70'li yıllara ait melodiyle harika sözlerin birleşimi, son zmaanlarda dinlediğim en müthiş şarkılardan. müthiş bir sesin söylemesi de şarkıyı daha da güzelleştiriyor.
"aynı sarkıyı butun gun ara vermeden dinlersem ölür müyüm?" gibi soruların cevabı bu sarkı için "hayır"dır. *
sarkı asla ezberde kalmayan vurgularıyla, anka gibidir.
...
"like i knew i would
i told you, i was trouble
you know that i'm no good"
amy winehouse'un neden albüme adını vermediğini merak ettiğim şarkısı. insan dinlerken onun yanında falan olduğunu hissediyor. bu kadın boşuna ödül manyağı değil.
insanda hayranlık uyandıran melodi söz uyumuyla tekrar tekrar dinlenebilecek sarkıdır. hele bir de uzun bir aradan sonra media playerda birden denk gelirse * ayrı bi tat verir. ahh amy ahh. verdin kendini esrara yazık ettin güzelim sesine...