yosun kokusu

entry6 galeri0
    1.
  1. insanın aklını başından alan kokudur. hele ki yaz akşamları deniz kenarındaysanız ve rüzgar yosun kokusunu getiriyorsa gözlerinizi hemen kapatmalı ve duyularınızın sizi alıp götürdüğü yere gitmelisiniz.
    0 ...
  2. 2.
  3. yosun kokusunu bahane edipte entelleşmeyin. herkes biliyor yosunun nasıl koktuğunu.
    0 ...
  4. 3.
  5. Orası kafamı boşaltacak, kendimden kaçacak bir yerddi. Okadar küçüktü ki, insan 10 dakika Fredinin kabusu gibi yine dön dolaş aynı noktaya ulaşıDEgedeydim. Bilinmezliklerim ve yanlızlıklarımı da sırt çantama alıp bu güzel yere gelmiştim. Basitlik ve teknolojiden uzak, biraz beynimi yordu. Olsun sakindi, kumsal öyle güzeldi ki, evler öyle azdı ki, araba yok gibi bir şeydi. Sadece üzüm toplamaya giden küçük römorkların sesi duyuluyordu. Deniz kenarında bir eve yerleşmiştim. Aile ortamı vardı.Baştan biraz işi sıkı tutup, fazla rahatsız edilmekten hoşlanmadığımı söyledim.Biraz sanırım onları kırdım ama , gerçekten insandan ve herşeyden uzak durmak istiyordum. Konuşmak bile zulüm gibiydi benim için. Susmak, denize girmek ve güneşin altında uyumanın dışında planladığım bir şey yoktu.On beş gün uzun bir zaman dilimiydi,biraz bu beni düşündürüyordu çün kü gerçekten, hiçbir gezi aktivite yoktu.Neyse dedim şimdiden kutlanma ve tadını çıkar yanlızlığın.Plaja indim. Gerçekten iyi geldi, burası saklı bir cennetti kimsenin bilmediği, ama her nasılsa yabancı elit turistlerin bildiği bir cennet. Bu doğayı ses ve gürültü bile kirletmeye korkuyordu.Havlumu serdim ve uzandım güneşin o tatlı sıcağının altına. Sanki vücudum ve kanım uyanmışlardı. Kendimi iyi ve rahat hissettim ve biraz kestirdim.
    Uyandığımda çoğu turist yemek yemeğe gittiğinden ortalık bayaa sakindi.Uzak nokta da bir adam sadece kitap okuyordu.Denize girmek istedim, hem biraz açılır hem de uyuşukluğumu üzerimdn atarım diye.Denizin içine kendimi atınca hızlı hızlı yüzmeye başladım.Suyla ve kulaçlarımla öyle bütünleştim ki, zaman ve mekan duygumu unuttum. Sonra bir an ayaklarıma bir şey değdi. Ne olduğunu anlamadım ve paniklemeye başladım, çok korkmuştum.Bir an kontrolümü yitirdim, geriye döüp kıyıya yüzmeye başladım, kahretsin ki bayaa da açılmışım, o şey bir daha değdi. Tamam bittim dedim. Çünkü hem takatim kalmamıştı, hemde panik duygumla baş edemiyordum. Kendime bittim ben dedim, nasıl böyle salakça açılmıştım kıyıdan, nasıl bu kadar dikkatsiz davranmıştım.
    Sonra birden beş on kulaç mesfade birinin bana doğru yüzdüğünü gördüm. Allahım saol dedim, ölmeyeceğim çünkü biri beni görmüştü. Adam bana iyice yaklaştı,panik yapmam geektiğni söyleyip kolumdan yakalayarak beni yüzdürmye başladı.Açıkçası heyecanlanmıştım. Birinin bunu yapması ve bir yabancının yanımda olması beni heyecanlandırmıştı. Beş dakika sonra falan , iyiyim deyip kendim yüzmeye başladım, yine de beni bekleyerek ve temkinli bir şekilde benimle kıyıya kadar yüzdü.Yüzüme kendine güvenen aklı başında bir ifade takınarak, çok teşekkür ettim.Adam sinirliydi ve ukalaca yümme tam bilmiyorsanız ve sağlık sorununuz varsa bu kadar açılmanın saçma olduğunu, az kalsın öleceğimi söyledi.şok olmuştum, biraz ilgiye ve sevecenlik beklerken bu çıkış canımı sıkmıştı. Ama yine de kurtarıcıma teşekkür edip, hızlıca havluma sarılıp pansiyona geri döndüm. Bütün gün odamın balkonundan dışarı çıkmadım ama çok acıkmıştım. Kasabaya inip biraz balık falan mı yesem diye düşündüm. Hızlıca kot ve tişortumu giyip kasabaya indim.Zaten tek balıçı olan bu adam hem balık satıyor hen de balık ekmek yapıyodu. Ben de bir tabure çekip, balığı söyledim, yanına bir de bira aldım.
    Teknlojiden uzak duracaktım ama biz bağımlı şehir insanı, öyle hop diye kurtulamıyor ki.Yine i phone çıkarıp müzik dinlemeye başladım.Bir süre sonra ayağımın tekmelendiğini hissetim.Aman allahım beni kurtaran adam yine burdaydı. Çekilmem için defalarca sormuş ama gözlerim kapalı müzik dinlediğim için ayağımı tekmeleme yolunu seçmiş..Yine agresif tavrımla, öküzmüsünüz diyecektim ama, sonra adamın hayatımı kurtardığını hatırlayarak, kısık bir sele buyrun tabi, geçin dedim. Balığım gelince, alel acele adama sardırıp burda yemeyeceğim dedim. Kurtarıcıma hoşcaklın dedikten sonra kendimi dışarı attım.Kafamı kurcalıyordu, niye bu kadar rahatsız olmuştum ve niye bu adam bu kadar kabaydı, daha adını bile bilmiyordum.Neyse canı cehenneme dedim ve pansiyonuma doğru yürüdüm. Yürürkende zaten şu erkeklerin soyuna kibrit suyu dökmeli dedim. Ya tavlamak için yapış yapış nazik olur sonradan tam bir öküze dönüşürler yada bunun gibi öküz olur ama yakışıklı öküz dedim ve içimden güldüm.Ortalama olarak ta oldukça eli ayağı düzgün bir tipim.Orta boy, düzgün bir vücut, ela gözler düzgün yüz hatları neyse kendimi beğenmemim bir anlamı yok zaten. Onun demek ki tüpi deilmişim. Biraz daha hırslanarak ekmeği ıssırdım.Pansiyona geldiğimde hava çok sıcaktı, mayomu giyip denize girmek istedim.
    Hazır o da ortalarda yokken, güzel güzel serinlerdim.Güzelce yüzdüm.Yüzerken hep beni kurtarışında ki detayları düşündüm. Nazik ama güçlü kolları, gözlerinde ki kısık ve gülümsememi kızmamı anlaşımayan o setlik ve gözlerinin yeşili. Böyle bir yeşil uzun zamandır görmemiştim.Baktım kendime içimde ki, analizler bu öykünmeler iyi durumda deildi. Biten hep yarım kalmış, kapris ve menfeat yumağı şeklinde biten aşklarımdan sonra uzun bir mola almıştım.Ve uzun mola beni ikili ilişkilerden iyice soğutmuştu.Şimdi hiç olmayacak şeylere kafamı takmamalıydım.Ama kafam bana müsaade edecek miydi.?
    Plaja indim hava biraz kapalı gibiydi, oldukça da rüzgar çıkmıştı,ama Egenin rüzgarı zaten harika del miydi, o insanı rahatlatan insanın derisini yalayan o rüzgarın altında oturup biraz kitap okumaya koyuldum.
    2 ...
  6. 4.
  7. YOSUN KOKUSU SON BÖLÜM.

    Kitabımı bir kenara koydum, biraz düşündüm artık kafamda ki sesle mücadele yapamıyordum.ilaki bu adam bulunup, tanışılacak ve sorun haledilecekti.Öyle de yaptım.Avuç içi kadar bu küçük yerde, balıkçı barınağının olduğu yerde bir bankta oturmuş, yanında küçük bir radyodan türküler dinliyordu. Biraz snop yapımla türkü dinlemesi kafamdaki şablonları bozdu ama sonra kendime zübbe kaç yaşındasın hala şu Amerikan bozuntuluğundan kurtaramadın dedim.Sonra derin bir nefes alıp adamın yanına gittim elimi uzattım ben Emel sizinle doğru dürüst tanışmaya hiç fıratımız olmadı dedi.Gözlerini kısarak bana baktı ve şehirli modern mutsuz kadınlar gibi davranmayı kes dedi.Ne diyeceğimi unuttum, kan beynime sıçradı, ağzımda tek laf çıkmıyordu, içimden bir titreme geliyordu.Sadece öküz gibi davranmanız için bir sebep var mı? diye sordum.Çok yapmacıksın, bir türlü geldiğnden beri doğal davranmıyorsun, sürekli farklı daranmak istiyorsun ama kendini ortaya koyamıyorsun dedi.Hay allahım dedim.Geldiğim daha iki gün oldu, adam ukala benim hayat gurum gibi davranıp bana hava basıyor dedim.Saçlarımı geriye atıp, beki bay gıcık dedim.insan olarak beni kurtarmanıza bir kez daha teşekkür ederim ama bunun dışındaki detaylarınız tam bir berbatlık ssrgiliyor, keşke beni siz kurtarmasaydınız dedim.Son sözün biraz garip olduğunu düşündüm ve hızlıca arkamı dönüp gitmeye koyuldum.Arkamdan seslendi, saat selizde seni pansiyonundan alacağım sana boklu sardlya yapacağım dedi.Gerçekten bunu söylediğinde bütün vücudum çoktan titremişti. Çünkü benden hoşlanmıştı ki, en nihayet sadede gelmişti.Sonra yine yapmamam gereken bir şeyi yaptım, ve kızmış gibi suratıma ifade takınarak, çok beklersin gelmem dedim.Bunları söylerken, kendi ağızımı bantlamak isterdim grçekten ama ağzım benden habersiz konuşuyordu işte.Adam yine gözlerini kıstı ve çok müthiş bir gülümsemeyle dudağının ucundan, zaten memnun olsan gelmezdim, demek istediğini anladım bu da bana yeter dedi.Yuh artık dedim, sanki küçük bir çocuk gibi davranıyordu bana bende çaresizce öylece duruyordum.Adamın adını dahi bilmiyordum.Pis şey dedim, o havalar, o küçümsemeler, e tabii ne olacak burası turist kaynıyor ve kiminle istese rahatlıkla ola bilir dedim. Ama bu kadar kolay pes etmeyecektim, yok öyle adama koşa koşa koşmak dedim pansiyona gittim.Güzel bir duş aldım,vücuduma peling yaptım, fazla tüylerimi aldım, losyonlandım. Sonra dedim ki, iyi ki koşa koşa gitmiyorsun, şu bakıma bak sen dedim.Yapmamam gereken ani bir hareketle, eşorfmanlarımı giydim ve sahile kendimi atıp, yol boyu koştum. Koşarken içmden ne güzel intikam aldım dedim. Gelsin bakalım çok ukala, bulamayınca nasılda o kasıntı hali, tuz buz olacak diyeekten sevindim.içimde bir yerlerde, bir sızıntı vardı ama sızıntıyı da hallederim dedim.Sonra koştuğum yolu, ayakbılarımı giyip bu sefer denizin içinden , ağır ağır yürüyerek döndüm.

    Döndüğümde kapımda bir yemek tası ve bir midye buldum.Yemek tasının içinde balıklar vardı. Boklu sardalya, midye kabuğunun içnde bir not vardı".Gelmeyeceğini de biliyordum, balıkları hemen ye, tabağı yıka ve mutfağa bırak".Balıkları yerken göz yaşlarımı tutamıyordum, elimde deniz kabuğu, bana yazılan bir not ve balıklarım.Anıra anıra ağlıyordum.Sonra mutfağa gittim, bulaşığı yıkayacak bir şeyler arıyordum, pansiyonun sahibi kadın geldi, bir sorun olup olmadığını ve neye ihtiyacım olduğunu sordu.Bana bulaşık deterjanı verirken,Murat Beyin geldiğini ve bana balık bıraktığını söyledi.Kulaklarımı açtım, Murat Murat dedim, senin ismin demek bu.Sonra kadına kim ve neci olduğunu sordum.Hakında detaylı bir bilgi vermedi.Sadece yazları burda olduğunu kışları uzaklara gittiğini söyledi.Aman dedim ne bilgi ama, evlimi bekar mı diyecektim ama sonra vaz geçtim.Üzüntülüydüm hem de çok. Onu nasıl kaçırmıştım, hayatımda bu adam kadar bana yakın bir şey var mıydı ki?
    Akşam olana kadar zor sabretim, odamda bir oyana bir bu yana, döndüm durdum. Akşam çökmek üzereyken sokaklara attım kendimi, büyük bir meşe ağacının altında ki köy kahfesine takıldıını söylediler oraya baktım yoktu. Sonra onu gördüğüm balıkçı limanına gittim orda da yoktu, akşam sahile indim or da da yoktu.Zaten bakılacak her yere baktım ve üzüntülerimi boğazıma düğmleyip pansiyona döndüm. Pansiyoncu kadın bir şey diyecek oldu, ama halimi görünce vaz geçti.Yatağın üstünde ki şeyler dikatimi çekti. Bir zeytin dalı ve dala sarılmış bir not. Notta şöyle yazılıyordu," bir kadın aşkını ifade edecek kadar dürüst olmadan, bir adamı sevemez". Vay
    adama bak hem ortalarda olma, perişan et, hemde edebiyat parçala, hay aalahım dedim, nerdeyim? bu bir kabus mu, yoksa kehanet mi, yoksa ne yani..
    Ellerimi başımın arasına aldım ve düşündüm neden? Her güzel şeye olan kavgam niye, niye erkeklerle direk bir iletişimim yok ve neden hep bu kıvırmalar, neden anlam yüklemeler anlıyamıyorum dedim.Bir yıldır tırnaklarımı yemiyordum, ailem gurur duyuyorlarda , sanki duyulacak bir o kaldıda.Kalbim acıyordu, hiç bir şey haakında bilmediğim bir adam için, ciden kalbim acıyordu. Adını biliyordum sadece Murat, neyse dedim ve toparlanmaya başladım. Artık buraları da halletmiştim, burdan da kaybolma ve yok olma vakti gelmişti.Hızlı bir şekilde pansiyon işlerini halledip kasabaya inecek ordan da, ordan uçak işlerimi halledip istanbul'a dönecektim. Uzun zamandır bu kadar kapana sıkışmış bu kadar,mutsuz olduğumu hisetmemiştim. Bir büyünün girdabında gibiydim, ne yöne kime doğru gideceğimi bilmiyordum. Olaylar garipti, ben olaylardan da garipitim. tüm bunlar kafamın içindeyken, istanbulun uçağında buldum kendimi, en iyi meşgaleninde yine erkekler olduğunu anladım ve içimden güldüm çünkü, onları düşünürken zamanı planlamasına gerek yok, su gibi akıp gidiyor her şey, su gibi..

    istanbul da hayat hemen işe başlamamla biraz unutulur gibi oldu. Geri kalan izinleimi işte kulanmamı kimse anlıyamamıştı ama ben normal olana yakın olduğum ve aynı hatta gidip geldiğim için memnundum. Duygu, aşk ve erkekler konusunda hayatım boyunca her şeyi elime yüzüme bulaştırmamış mıydım? Kaç kere aranılan ama sonunda hep kaçılan kadın deil miydim? Sonunda bir kaç çıkmanın sonunda ne kadar yüzeysel ve gıcık olduğum söylenmemiş miydi? Aman neyse çok umrumdaydı zaten, sevdiğim bir işim
    beni seven ve ne yapsam yargılamayan bir anne babaya sahiptim. Aman aman dedim hayatım ne dolu, ne anlamlı, of dedim.. işten eve dönerken bari bu gün değişiklik yapayım ve kız kıza dışarı çıkma fikrini kabul edeyim. Zaten gelmezsem Jale kafamı koparırdı, kaç yıllık arkadaşımdı, taa liseden beri birbirimizi tanır ve yaşamda arka çıkardık birbirimize. O da benim gibi, hiç evlenmeden kız kurusu olaraktan , yanımda yer alırdı. Ama JALE'NiN bir farkı vardı. Erkekler bayılırdı ona, şöyle bir konuşsa bir iki laf etse ağzına düşerlerdi. Ne okadar güzel, ne de bakımlıydı ama sanırım , şu benim uyuz Murat'ın bana çaktığı laftaki gibi kendi olmna durumu samimiyeti vardı kızın.Kendini hiç saklamazdı. Birinden mi hoşlandı, pat söylerdi, pat çıkarlardı. Sıkılınca da hemen söyler bitirirdi.Terk edilince de önce açıp bir güzel sıvar, sonra da hadi herkez yoluna der yine olgunlukla karşılardı.Ben öyle miydim ama...
    2 ...
  8. 5.
  9. farklı cagrisimlar uyandirir. kimi zaman sadelik ve huzunu animsatirken kimi zaman yalnizliga dem vurdurtur.
    teşekkürler makina.
    0 ...
  10. 6.
  11. mecidiyeköy'de çok kuvvetli yağan yağmurdan sonra alakasız bir şekilde pencereden içeriye giren kokudur...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük