yorgun serüvenci

    1.
  1. Attila ilhan şiiri

    yorgun serüvenci

    ben yeşil bir su içtim on sekiz
    emirgan'da içtim temmuz'da
    bütün karadeniz akıyordu
    rüzgar çözülmüştü ay yoktu
    işte ben klor içtim on sekiz
    bıyıklarımdan damlata damlata
    büyük rezilliğimizi içtim

    saat yirmibir demesin içim çöl
    gözlerimi mumlar gibi söndürüyorum
    sarhoşlar gitti on sekiz gitti
    istinye'de gemiciler kahvesindeyim
    avuçlarımda kurukafa işareti
    oksijeni eksik bir başka gökteyim
    başka bir karanlığa kan veriyorum
    az sonra böbreklerim dökülecek
    yabancı bir ıslık elektriklerde
    rüzgar dudaklarımı kesiyor
    şimdi git on beş yıl önce gel
    yalnızlar sokağında bekliyorum
    tırnak uçlarımdan kan sızıyor
    kan burun deliklerimden sızıyor
    bütün camlarım kırılmış yorgunum

    bir elektrikli gitar ulumaya görsün
    aseton kokuları gelmesin
    bir kadın sesi boşalmasın kulaklarıma
    plastik bir merih gecesindeyim
    serüvenlerin tutsağıyım yenilmişim
    çiğneyip tükürdüğüm yoksa korku mu
    yoksa bıyıklarımı kirleten bu yeşil
    fosforlu saat kadranlarına eğilişim
    akşam gazeteleri çıktı mı titremek
    içimdeki filmin artık koptuğu mu

    sen bakma bulutlandığıma on sekiz
    s.o.s. ne demek biliyorum unutmadım
    çanların kimin için çaldığını unutmadım
    yeşil bir su içmedim mi şekersiz
    klor kokuyor klor elim ayağım
    dinamit kasalarına giriyorum
    fransız afrikası'nda iş arıyorum
    cezayir'de kurşuna diziliyorum
    ölüm sarhoşluğundan bıkmadım

    kadehini kaldır on sekiz bir daha kaldır
    yıkılsın bu temmuz bırak ayaklarına
    kafesinden çıkar yürek diye taşıdığını
    köprülerini at gemilerini batır
    ellerini ellerimin üstüne koy onsekiz
    sen de bir ıslık uydur devrik ıslığıma
    ömrümüzü bir suç gibi ayarlamadık mı
    ağır bir hüküm giyer gibi öleceğiz
    3 ...
  2. 2.
  3. kendi sesinden 'büyük yolların haydudu ve yorgun serüvenci'

    &feature=share

    attila ilhan'ın şair yayından fırlatıp ruhumuzun derinliklerine attığı oktur 'yorgun serüvenci' şiiri, bir güne, bir tarihe bir hayata tanıklık eder, o hayatın içinden kendi acılarımızı, hayallerimizi, aldanışlarımızı, umutlarımızı, sevgilerimizi bulur her okuyuşta yeni birisiyle karşılaşırız.

    yeşil su içmek , nazım hikmet şiirlerini sevgiline gönderdiğin için okuldan atılmak, hapis yatmamak için akıl hastanesinde yatmak mıdır, yoksa danıştay kararı ile 18 yaşında yıllar sonra tekrar liseye dönmek midir. yoksa lise son sınıfta kendinden habersiz amcanın gönderdiği şiirle ödül kazanıp şairler alemine arz-ı endam etmek midir, yoksa nazım hikmet hapisteyken davasına avrupadan destekçi bulmak için paris'e gitmek midir, paris'te afrika'dan cezayir'den gelen sömürülmüş insanlarda batının zulmünü birebir görmek midir yoksa ülkesinde sürekli polis takibinde olan, toplumcu bir aydın olarak yıldırılmaya çalışılmak mıdır yoksa marksizmi öğrendiğin paris'te batılıların herşeyin iyisini yalnız kendilerine layık görmeleri karşısında acı bir aydınlanma mıdır;

    yoksa her daim yolu insan ve sevgi olan bir toplumcu özgür ruhun tüm haksızlıklara karşı yürüttüğü mücadelesinde içmek zorunda olduğu acı su mudur?*

    bilinmez.

    ancak bilinen şey ne kadar yeşil, klorlu acı sular içsen de şu hayatta, ölüme giderken yüreğinde hissettiğin yorgun da olsa o serüvenci ruhtur ve o ruhu yaşamaya cesaret edebilmek bile bizi yeşil su içmeye mahkum edenlerin hayal bile edemeyeceği yüce bir ruh halidir.*
    not: tüm eserleriyle bizi aydınlatmaya devam eden attila ilhan'ın ölümsuz ruhu her daim aramızda umarız önemli düşünür kimliği de hak ettiği yeri düşün tarihimizde alır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük