ve rüyalarda bir sıcak sarar, sağa sola dönerken açılır bir an kendi kozasından insan
sonra kelebek gelir seslenir anneye
anne gelir tekrar şevkatlenir,
ve dost yorgan yalnızlığın üstüne yeniden örtülü verir.
bir bardak su içmek gibi
bir kereliğine başımıza kadar çekip yorganı
nefesimizi kendi yüzümüze bir suç gibi üflemek,
insan hep kendi sıcağında kavrulur,
yorganların yalnızlığı örtmesi de
işte böylesine bir zaman kelepçesidir.
bileklerden uyku akar
nabızlar da rüyalar...
ekim yalnızlığı bulaşırken gölge sessizliklerden, geceleri ulu orta uzanıp serin yatağa
gariban bir şehirde yavan ekmek tokluğu ile dizlerde dermansızlık ile
gözlerde yaş ile gönüllerde bir dolu hasret ile
gurbet denilen bir yerde arefe gecesi bayram sevinci ile
yorganların yalnızlığı örtmesi ile
unutulur gider bütün dertler, acı rengine boyansa bile kader.
kandiller yanar güz sabahı yağmuru kokan bir şehirde
adı elvan avucu elvan kokan bir türkmen kızı göçebe ve uykusuz
çadırda rüzgarın yaleylisi kulağında türkmen ninnisi
Daşoğuzda sessiz olur sevdaların gönüllere düşmesi
eli kalbinde elvan yüreği başkasında
yorulur pamuk tarlasında geceleri uzanır ama
uyuyamaz alır yorganını elvan üstüne
eli kalbinde elvan yüreği başkasında
aklı fikri zikri sevdasında ama avunur elvan
uyuyunca gece birden öylesine
gelir annesi şevkatlenir
her şehirde başkadır ama daşoğuzda bambaşkadır
yorganların yalnızlığı örtmesi.
ey sevgilim yalnız uzanırken, beni düşün
sabahları merhamet kokan tenin de ellerimi düşün
geceleri seni sevmekten yorularak elim kalbimde acı ile
gel ellerime dokun, beni birde deli divane düşün
böyle sessiz olur ayrılıklar
sonraları anlaşılır gurbetlik
ve unutulur çünkü
hep böyle olur yorganların yalnızlığı örtmesi.
hepsi hepsi bir kaç kelime oyunu
isim şehir bitki hayvan
ben yalnızım, oysa ne çok isterdim
yatağım ol yorganım ol yastığım ol
şimdi hepsi hepsi bir sessizlik melodisi
üzerime alındığım bu, çocukça bir küsme gibi
ilk önce serin sonra sıcak en sonra ateş oluyormuş
ayrılık ile bitiyormuş
yorganların yalnızlığı örtmesi
ve insan bunu uyuyunca değil uyanınca anlıyormuş.
geceler senin bilmediğin bir yerden geliyor
siyah bir şiir yazılmış kelimeler duman duman süzülüyor
ay bir parça bölmüş yıldızlar güzelce süslemiş
ama yalnızlık kötü şey geceyi zehir ediyor zıkkım ediyor
boşveresim var kendimi bırakasım var uykuya
ben uyuyayım görmesin kimse yalnızlığımı
annem gelsin sadece
yorganımla yalnızlığımı örtsün sessizce.