Duyduğum en saçma atasözünün geçtiği nesnedir. Yav ben uzanıp dümdüz yatan adamım; nasıl yapayım da kısa yorgana sığayım, aklınız kesiyor mu? Bi' bırakın Allah aşkına :-).
Yorgan, eski Türkçede sarmak, örtmek, kaplamak, kuşatmak anlamına gelen “yör” sözcüğünden “yör-gen”, “yörgen”, “yorgan” şeklinde türetilmiş, geçmişten günümüze gece yatakta örtünmek amacıyla kullanılmıştır.
Yün olanları ve özellikle Renkli renkli parlak kumaşlardan dikilenleri hemencik çocukluğumu ve anneannemi hatırlatır bana. Bu arada bu yorganlar azıcık bir şey de naftalin kokarlar. Zira kış bittikten sonra kaldırıldıkları yerlerde örümceklenmesinler diye sabun, naftalin ne bulurlarsa aralarına sıkıştırıverir teyzeler. Sonra kış geldi mi, mis gibi bir kokuyla sıcacık, mışıl mışıl uyuyuverirsiniz. Bir de yün yorganlar ağır olduklarından, üstünüze örtüldükleri anda uykunuzun da iyice gelmesini sağlarlar..
ilk kez bu eşya hakkında ayrıntılı düşündüm. Son derece ilkel duruyor. Erken dönem mağara insanının aşamadığı bir alışkanlığı gibi. O zaman yorgan yoktu ama lazımdı durumu saçma hale getiren de bu zaten.
Sıcak mevsimlerde bööyle havalandırılmış soğuk ve saten türü kaygan bir yorganın, teninize vereceği ferahlık gibisi yoktur.
Ama tabi kendisi hep ısınmakla özdeşleştirilmiştir.
Bir heyecan gittim yorgan aldim. (Aha ani anlatiyorum) benim beklentim tabi anne evindeki gibi agir mis kokulu falan. Geldim eve actim. Markasi dormeo. Ulan kus gibi hafif sikindirik bir sey cikti. Inanilmaz sicak tutuyor ama hafif. Kafayi yedirdi bana. Ustune battaniye attim agirlik yapsin diye bu sefer de sicaktan geberdim. Annemi aradim dedim ki yorgan yolla bana. Oglum manyak misin dedi. Kadincagiza zorla ulkeler arasi yorgan gonderttirdim.
Bu dunya da en cok sevdigim esyadir. Yorgani asla biriyle paylasmam. Kis gunlerinde o sicacik yorganin icinden cikip buz gibi disariya adim atmak... kedimin yorgani yok bazen onun da ustunu ortuyorum yatarken.