dünyanın en güzel duyguları arasında yerini çok rahatça alabilecek eylem.
kalp atışlarının telefonun tuşlarından çıkan seslerle yarıştığı anlar.
mesaj gelene kadar sevgiliyi düşünmek. geldiğinde deliler gibi sevinmek.
az biraz nefessiz kalmayı umursamamak, çünkü gün boyu sevgiliyi düşünürken nefesin sürekli kesik kesik atmasına alışmak.
evin içinde kaç kişi olursa olsun, o an dünyada sadece iki kişinin yaşadığına inanmak.
bir yandan dünyanın en romantik adamı modunda, özenle seçilmiş cümlelerle, sevgiliye methiyeler yollarken, bir yandan da hoyratça osurarak, tarifi imkansız bir paradoks içinde, hayatın anlamını düşünmeye başlar ve her şeyi yeniden sorgularsın.
bir süre sonra oksijen yetmezliği baş ağrılarına neden olabilir ve yorganın üstüne çıkıp, oh dünya varmış la der. bu onda az önce abuk kavgasıyla boğan sevgilisinden ayrılırsa hissedeceği duyguyu anımsatır. falan filan. anca bu kadar çıktı. saipsiz senin ki kadar olmadı. yardın yine osuruktan bi hicivle. şukela...
telefon tuşlarından çıkan "çıtık çıtık" sesleriyle, sevgilinin yazdığı güzel şeylere gülümserken, insanın yüzüne bi sıcaklık gelir ya, kendi mesajını gönderdikten sonra heyecanla onunkini beklersin ya, işte bu yüzden harika bir uyku öncesi aktivitesidir, süper uykuya dalma şeklidir.
(bkz: gençlik heyecanlı)
hey gidi günler avea'nın 5bin kampanyasını ilk çıkardığı günler, öss hazırlığında ders bitirilir koş koş yatağa gir sevgiliye mesaj at. ne tatlı heycandı be şimdi doğum günü pastalarımın ilk diliminde bile bulamıyorm o heycanları.
ilginç bir fantezidir. zira aynı şey yorgan üstünde de yapılabilir. yorgan altında oksijensizlikten ölmek ya da terlemekten ne gibi bir zevk alınır o da meçhuldür.