1973 yılında olan, arap israil savaşlarının dördüncüsü. mısır ve suriye israil'in yom kippur bayramını kutlamasını fırsat bilerek beraber saldırıya geçmiştir. israil baram nedeniyle gafil avlanmış golan ve sina yarımadasından çekilmeye zorlanmıştır. ancak israil'in bu saldırının etkisiyle ve hırsıyla daha bi güçlü saldırmış şama girmek üzereyken o dönemin iki super gücü sovyetler ve abd tarafından durdurulmuştur.sonuçta araplar yine israil karşısında yenilmiştir. ancak bu savaşta araplar bi şeyi ortaya sürup onu bir silah olarak kullanmaya başlamıştır. o da sahip oldukları petroldür. petrolü bir silah olarak kullanan araplar meşhur petrol krizini çıkartmıştır.
bu savaşın bir acı tarafı da bütün arap devletlerinin savaşta olmasıdır. Mısır, iran ve arabistan asker ve ağır silah; ürdün, küveyt, fas, cezayir; hatta bazı müslüman afrika devletleri bile fiilen olmasa da hafif silah ve diğer techizatlar bakamından müttefiklerine yardım etmişlerdir. Ancak bu bile israil'i durduramamış, aksine israil hükümetini araplara karşı daha sert politikalar üretmeye başlatmıştır. Savaşta en ilginç olay savaşın araplara döndüğü anda israil'in mısır telsiz sistemine girmesi ve mısır ordularını dağıtmasıdır. özellikle mısır uçaklarını yalnış yerlere yönlendirmiş böylece israil uçakları arabistan ve iran'daki hedefleri vuracak kadar zaman kazanabilmişlerdir.
sözlükteki fanatiklerin atıp tutmadan önce öğrenmesi gereken savaş.
mısır, filistin'i kurtarmak adına 1967'de israil'le savaşmış ve yenilmiş, biraz da toprak kaybetmişti. 1974'te, suriye, ürdün ve ırak'la beraber israil'e sürpriz bir taarruz düzenledi. abd desteğini arkasına alan israil, mısır ordusunu sina yarımadası'nda kuşattı, süveyş kanalı'nı geçti ve kahire yoluna yaklaştı.
büyük güçlerin araya girmesi ile ateşkes yapıldığı sırada mısır'ın üçüncü ordusu, israil tarafından çevrilmişti, kahire tehdit altındaydı.
mısır, bu savaşta kaybettiği toprakları ancak israil'le barış ve uzlaşmayı kabul ederek geri alabildi. çok da meraklı değildi yani israil'le dost olmaya.
arapların mükemmel savaş sanatını gösteren olaydır. 10 devlet birleş, bayram günü saldır ama babayı al.
bunların ataları da 10 metre öteye ok atamıyordu. *
zaten o günden bu yana arapların ve türklerin tek eylemleri bayrak yakma ile sınırlı. yemiyor olmalı. gerçi olayın türklerle hiçbir alakası yok ama gönüllü mücahitlerimiz var. tabi arap çölleri her zaman kendilerine açık. ölmek için güzel bi yer sıcak sıcak.
araptan hoşaf bile olmaz sözünün ispatıdır. israilin o zamanki nufusu 3 milyon civarındayken arapların 150 milyondan fazla idi. işin tuhafı bizdeki yobazcılarda arap özentiliği çok kuvvetlidir ama ne faydası vardır bilinmiyor.
1973 yılının 6 Ekiminde saat 14:00da Mısırlılar kulakları sağır eden, gözleri kör eden bir top ateşi saldırısıyla Süveyş Kanalının doğu yakasında mevzilenmiş israil ordu birliklerine saldırdılar. 2000 adet top 35 dakika boyunca karşı tarafa toplam 3000 tonluk mermi yağdırdı.
Top ateşiyle birlikte Mısırdaki yirmi hava üssünden havalanan 200 civarında uçak Sinadaki israil birliklerine saldırdı.Binlerce asker, bine yakın zodyak botu ile birkaç dakika içinde kanalın doğu yakasına geçti ve 1500 civarında ip merdiveni kullanarak kum setlerine tırmandılar. Bu askerler daha sonra yine halatları kullanarak hafif motosikletlerini ve silahlarını yukarı çekip son hızla Sina içlerine daldılar. Ellerindeki anti tank silahlarla israil tanklarına ağır kayıplar verdirdiler.
Kanalın batısını doğusuna bağlayan geçici köprüler son hızla inşa edildi. Dakikalar içinde altı yüze yakın tank doğu yakasında açılan gediklerden Sina yarım adasına aktı. Aynı anda Mısırın seçkin komandoları helikopterlerle israil mevzilerinin arkasına indirildi. Arap askerleri Sina yarımadasındaki israil birliklerine birbiri ardına ağır kayıplar verdiriyorlardı. Mısırlılarla aynı anda Suriye ordusu da Golan tepelerine saldırıya geçmişti. Suriyenin Sovyetler Birliğinden aldığı 100 Mig ve Sukhoi uçağı Golan tepelerine bomba yağdırıyordu. israil iki yönden de sıkıştırılıyordu. Saldırıdan altı saat sonra 33 bin Mısır askeri karşı kıyıdaydı. 18 saat sonra ise bu sayı 100 bine ulaştı. Arkada daha bir milyon asker hazır bekliyordu.
israil ordusunda saldırı olabileceğine ilişkin birkaç istihbarat raporu vardı ama bunlar önemsenmemişti. Yahudiler için en kutsal gün olan Yom Kippurda yapılan saldırı sonucunda israil tam bir şaşkınlık ve dağınıklık içindeydi.
Halbuki israilliler Süveyş kanalının doğusunda oluşturdukları savunma hattına çok güveniyorlardı. israil Arap ülkeleriyle girdiği hiçbir savaşı kaybetmemişti. 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı sonucunda israilliler tüm Sina Yarımadasını ele geçirmişler ve Süveyşin doğu yakasında yıkılmaz denilen bir savunma hattı oluşturmuşlardı. Savunma hattına o sırada Genel kurmay başkanı olan general Barlevin adı verilmişti. Kıyı boyunca doğan bir engel oluşturan yamaçlara ek olarak israil ordusu, yüksekliği 15 metre ile 25 metre arasında değişen kumdan setler oluşturmuştu. israilliler setlerin arkasında her biri 4000 metrekare yer kaplayan küçük kalecikler inşa etmişti. Bu kalecikler betondan yapılmıştı ve aralarında demiryolu döşeliydi. Kaleciklerin tavanı 2 metre kalınlığında bir betonla kaplıydı. Kaleciklerin arasında tank mevzileri bulunuyordu. Bu mevzilere tırmanan tanklar kum setlerinin yüksekliğine ulaşabiliyordu. Kum setleri tankın gövdesini maskelerken tankın topuyla kanalın batı yakası güvenli bir şekilde topa tutulabiliyordu. Doğu yakasında petrol taşıyan boru hatları döşenmişti. Bir saldırı sırasında bu borulardan kanala napalm akıtılacak ve sonra da yakılacaktı. Böylelikle kanal, ortaya çıkacak 700 derecelik bir sıcaklıkla büyük bir mangala dönüşecekti. Savunma hattını gezen israil Savunma Bakanı Moşe Dayan büyük bir gurur ve kendine güvenle Bu hatları aşmak ancak Amerikan ve Sovyet istihkam birliklerinin birlikte çalışması ile mümkün olabilir. diyordu. Bir yıl önce burayı denetleyen bir Sovyet yetkilisi ise Bu savunma hattını ancak bir atom bombası yok edebilir diyordu.
Barlev hattının 3-5 kilometre gerisinde ise ikinci savunma hattı oluşturulmuştu. Buralarda radar istasyonları, birlikler, uçaksavar bataryaları vb. bulunuyordu.
Sonuç olarak düşman Barlev hattını geçene kadar israil çoktan saldırıyı karşılamaya hazır olacaktı.
Peki nasıl oldu da bu sağlam hat saatler içinde aşılabildi?
Bunun nedeni Arapların eskisine göre daha iyi bir komuta kademesine sahip olması, modern silahlara sahip olmaları, iyi bir hazırlık devresi geçirmeleri, düşmanı yanıltmaca taktiklerini ustaca kullanmalarıydı.
Komuta Kademesine iyi Subaylar Getirdiler
Mısırlılar ve Suriyeliler yaşadıkları yenilgilerden büyük dersler çıkarmışlardı. Yönetim kademesine yalnızca politik nedenlerle yapılan atamalara son verip komutanları yeteneklerine-becerilerine göre atamaya başladılar. Ama yine de yönetim kademesi israil ordusuna göre halen daha kötü ve daha deneyimsizdi. Bu da Yom Kippur savaşında sonradan israilin avantajlı hale gelmesinin nedenlerinden birisi oldu. israilin generallerinin çoğu 1948 yılından beri orduda savaş deneyimi olan, sürekli olarak savaşan kişilerdi. 1973 yılında dünyanın hiçbir ordusunda savaş deneyimi olan generallerin sayısı israil ordusundaki kadar çok değildi. israil subayları savaşı en ön saflardan idare ediyorlar ve kendilerinin gitmediği yere askerlerini göndermiyorlardı. Bunun sonucu olarak yaşanan savaşlarda çok sayıda subay da ölüyordu ama altlarındaki askerler her zaman üstlerine karşı büyük bir güven duygusu taşıyordu.
Sovyetler Birliğinden En Modern Silahları Satın Aldılar
Öç almak için yanıp tutuşan Mısırlılar bu savaşa çok iyi hazırlanmıştı. Mısırlılar destekçileri Sovyetler Birliğinden en gelişmiş silahları aldılar (uçaksavar bataryaları, uçaklar, tanklar vb.). Uçaksavar bataryaları savaşın ilk günlerinde, saldıran israil uçaklarına hayatı dar etti. ilk gün saat 22ye kadar israil Hava Kuvvetleri 25 uçak kaybetti. Bu yüzden israil Hava Kuvvetleri komutanı Bejamin Peled uçaklara kanala 15 kilometreden daha fazla sokulmama talimatı verdi. Tanklar Sina yarımadasında güvenle ilerlemeyi sağladı. Askerlerin elindeki anti tank portatif silahlar 8 saat içinde 100 civarında israil tankını ve zırhlı aracını yok etti.
Yeni Bir icat: Su Topları
Mısırlıların en büyük silahlarından birisi de doğu yakasındaki kum setlerini yok etmek için geliştirdikleri su toplarıydı. Avrupadan sulama amaçlı olarak alınan kuvvetli su motorları kanaldan aldıkları suyu kum setlerine püskürtmek için kullanıldı. Mısırlılar uzun bir süre boyunca bu motorları çöllerde gizlice test etmiş ve bu toplarla israillilerin kum engellerini aşabileceklerini anlamışlardı. 350 adet su topu ile kum setlerini yıkıp önce 30 geçit açtılar. Bu rakam saat 22:30da altmışa çıktı. Su topları ile toplam 90 bin metreküp kum püskürtülmüştü. Açılan gediklerden Mısır tankları kolayca geçebildi. Savaş öncesi çalışmalar meyvelerini cömertçe vermişti.
Düşmanı Yanıltmaca
Mısırlılar savaş öncesinde yanıltmaca taktiklerini ustaca kullandılar. Bütün hazırlıklar çok gizli yapıldı. Savaş hazırlıklarına ilişkin iletişimde elektronik cihazlar hiç kullanılmadı. Elektronik cihazlar kullanıldığında da çoğunlukla israillileri yanıltmak için kullanıldılar. Subaylara Umre izinleri aksatılmaksızın verildi. Ön saflardaki Arap askerlerinin disiplinsiz bir görüntü vermesi sağlandı. Öyle ki saldırıdan yarım saat önce bile kanalın batı yakasında silahsız ve miğfersiz dolaşan askerler görünebiliyordu.
Savaştan bir gün önce Sina yarımadasına indirilen Mısırlı komandolar kanalı cehenneme çevirebilecek petrol borularını kullanılmaz hale getirdiler. Hatta onarım için gelen bir israilli subayı da esir aldılar.
israilliler Kendilerine Çok Güveniyordu
israil ordusu o ana kadar elde ettiği zaferler yüzünden kendisine aşırı bir güven besliyordu. Şu anda israilin başbakanı olan Ariel Sharon 1972de şöyle diyordu: israil şu anda askeri açıdan bir süper güçtür. Avrupadaki orduların hepsi, istisnasız bizden zayıftır. Bir hafta içinde Bağdattan Cezayire, Hartuma kadar olan toprağı fethedebilecek güçteyiz. Bu güven, Barlev hattına duydukları sarsılmaz inançla birlikte yaklaşan savaşı görememelerine ve savaşın ilk günlerinde yenilmelerine neden oldu.
Amerikan Yardımı Durumu Değiştiriyor
israilin yenilmesi ufukta göründüğünde (12 Ekim 1973) Amerikanın israile yardımı başladı. Amerika bir hava köprüsü kurarak israile silahlar ve mühimmat yağdırdı. israil hızla kaybettiği araçların, uçakların, topların yerine yenilerini koydu. Zamanın genel kurmay başkanı olan David Eli-Azer anılarında Amerikan yardımı gelmeseydi büyük bir felaketin yaşanabileceğini söyler.
Amerikanın yardımları silah ve mühimmat sağlamakla kalmadı. Uyduları ve sesten üç kat hızlı uçan casus uçakları yardımıyla bölgeyi fotoğrafladı ve Mısırlıların her hareketini israile anında bildirdi. Bir Amerikalı general israile gitti ve Amerikada hazırlanmış planları israil ordusunun hizmetine sundu.
Mısırlıların Talihi Dönüyor
Mısırlılar ilk başta elde ettikleri avantajlı durumu devam ettiremediler. ilk olarak avantaj onlardayken durdular. Bu, israil ordusuna derlenip toparlanma, durumu gözden geçirip saldırıya hazırlanma olanağı verdi. Sonra da kötü durumdaki Suriyeye yardım için ilk planlarının dışına çıkıp israil içinde fazla ilerlediler. Bu şekilde Sovyetlerden sağlanan uçaksavar bataryalarının kapsamı dışına çıktılar ve korumasız kaldılar. iki hafta içinde israil ordusu, Amerikadan aldığı destek ile birlikte, her iki ülkeden gelen saldırıları durdurmuş ve karşı saldırıya geçmişti. Ariel Sharonun önderliğindeki zırhlı birlikler Mısırlıları önlerine katıp hızla Süveyş kanalını geçtiler ve Mısırda ilerlemeye başladılar. Mısırlıların hemen hemen bütün uçaksavar bataryalarını yok ettiler. Mısır ordularını çevirdiler. Mısır ordusu dağıldı. 22 Ekimde ateşkes yapılmasaydı Ariel Sharonun sözü haklı çıkabilir ve israil ordusu Mısırı işgal edip ötesine bile geçebilirdi.
Kayıplar
Yom Kippur savaşında israil 2378 asker, 102 uçak, 800 tank kaybetti. Mısır ve Suriye ise toplam olarak 19 bin civarında asker, 350 uçak, 1300 tank ve 11 gemi kaybettiler.
Mısırlılar ilk üç gün israil ordularını yendiler. Sonraki günlerse Mısır için yenilgi anlamına geldi. Tüm Mısırın işgali diğer devletlerin araya girmesi ve ateşkes anlaşması ile önlendi.
Hattı Müdafaa Yararsızdır
Yom Kippur savaşı israil ordusunun yenilmez olduğu inancını yok ettiği gibi savunma hattına duyulan kör inancın bir başka yenilgisi olarak da tarihe geçti.
Kurtuluş Savaşı sırasında bir ara Yunanlılar Eskişehir üzerinden Ankaraya doğru ilerler. Durum o kadar kötüdür ki Meclisin Kayseriye taşınması bile planlanır. Mecliste tepkiler serttir. Milletvekilleri ve bazı komutanlar niçin belirlenen savunma hattının korunmadığını sorarlar. Atatürk o zaman ünlü cümlesini sarf eder: Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. (Hat savunması yoktur, alan savunması vardır. O alan da bütün vatandır). Atatürk bu sözüyle bırakılamayacak hatların olmadığını, orduların gerektiğinde geri çekilmeyi bilmeleri gerektiğini söylemektedir. Önemli olan geçilmez denilen savunma hatlarına bel bağlamak değil, gücü toplayıp, gerekli hazırlıkları yapıp düşmanın saldırısını durdurmak ve saldırmaktır. Herhangi bir bölgeyi bırakılamaz, terk edilemez, ele geçirilemez olarak nitelemek saçmadır. Nitekim Türk orduları geri çekildikten sonra saflarını düzenleyip karşı saldırıya geçer. Önce Sakarya, sonra Başkomutanlık Meydan Muharebeleri ile kısa bir süre önce bıraktıkları alanları tekrar elde edip düşmanı yurttan kovarlar.
Tarih Atatürkün sözünü doğrulayan ve hat savunmasının yararsızlığını gösteren örneklerle doludur. israillilerin Barlev hattı gibi örnekler tarihte çoktur: Cengiz Han, geçilmez denilen Çin Seddini geçmeye hiç kalkışmamış ve Çin Seddinin kuzeyinden dolaşarak Çine girmişti. Almanlar da yine geçilmez denilen ve Fransa-Almanya sınırında yer alan Maginot hattını geçmeye kalkışmamış, Fransaya Belçika üzerinden saldırmıştı.