yolsuzluk ve ses kayıtlarının seçime etkisi

entry4 galeri0
    1.
  1. akp'nin oy oranlarında bir düşüşe neden olacaktır ancak bu düşüşün hangi boyutlarda olacağı bir dizi olaya bağlıdır.

    özellikle yolsuzluk ile ilgili tape'lere halkın tepki göstermesi beklenir zira çalınan kendi parasıdır / geleceğidir.
    ancak gelin görün ki bu her zaman böyle olmaz!
    bu durum sadece bizde böyle değildir! ondan "biz adam olmayız edebiyatı" yapmayacağım.

    mehmet y. yılmaz'ın daha önce yazdığı bir yazıdan alıntı yapayım.
    (o da siyasal iletişim uzmanı dr. gülfem saydan'dan alıntılamış zaten)

    ---- alıntı ----

    brezilya'da 2006'daki başkanlık seçimi öncesi ortaya çıkan yolsuzluklar seçimi hiç etkilememiş.

    amerika'da 1968–1990 yılları arasında görev yaptıkları sırada adları yolsuzluklara karışan siyasetçilerin yüzde 60'ı yeniden seçilmeyi başarmış.

    aynı oran japonya için de yüzde 62.

    araştırmalar gösteriyor ki seçmen, yolsuzluğun ahlaki boyutundan daha çok kendini etkileyen ekonomik boyutuyla ilgili. eğer o dönemlerde seçmenlerin hayatını etkileyen önemli bir ekonomik sorun varsa, yolsuzluklara karşı tepki daha büyük oluyor.

    ispanya'da yapılan bir araştırma eğer yolsuzluk iddiaları medya gündemini yoğun bir şekilde meşgul ederse, iddialara konu olan adayların yüzde 14'lere varan bir oy kaybı ile karşılaştıklarını gösteriyor.

    medya gündemine taşınmayan iddiaların ise hiç önemi olmuyor. (yandaş medyanın neden bu konuya hiç girmediğini, yolsuzluk haberlerini veren medya organlarının neden başbakan'ın hedefinde olduğunu böylece daha iyi anlıyoruz.)

    meksika'da yapılan bir araştırma da eğitim düzeyi yüksek insanların bu tür konularda daha hassas olduğunu ortaya koyuyor.

    2003 yılında brezilya'da yerel yönetimlerdeki yolsuzlukların etkisi de ilginç. eğer iddialar soruşturuluyor ise oylar etkileniyor, soruşturulmadan kapatılırsa seçmen bundan etkilenmiyor. (hükümetin yolsuzluk soruşturmasını örtmek için hukuk düzenimize darbe yapmaya kalkmasının nedeni de bu olmalı.)

    "çalıyor ama iş de yapıyor" mottosu sadece bizde değil, oralarda da geçerli. seçmen, kendi gereksinimlerinin karşılandığını düşünüyorsa, yolsuzluğa göz yumabiliyor.

    adalete güvenin azalması da seçmenlerin yolsuzluklara karşı duyarsızlaşmasının bir başka nedeni ve biliyorsunuz bizde de adalete güven yerlerde sürünüyor!

    dr. saydan'ın son sözü şöyle: "yolsuzluk iddiasına karışan siyasetçi karşısında kazanabilmek için seçmenin dikkati çekilmeli, farkındalık yaratılmalı, çözüm üreten değerlendirmeler yapılmalı, sorumluluk alınmalı ve mutlaka doğru alternatifler sunulmalı."

    ---- alıntı ----
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25798701.asp

    rte'nin referans gösterdiği anketlere (ses kayıtlarından sonra ne derece güvenileceği meçhul ma onlarda bile halkın yolsuzluk yapıldığına inancı yüksek!) göre %77'nin yolsuzluk yapıldığına inandığını buna rağmen %47'nin akp'ye oy vermeye devam ettiğini görmüş bunun sebeplerini irdelemiştim.
    (bkz: yolsuzluk yapsalar bile oyum ak partiye/#22782588)

    daha önce akp seçmen profiline değinmiştik!
    (bkz: akp seçmeninin salak yerine konulması/#22764283)

    yazının özeti: atacakları her adımı ve adımdan sonraki tepkileri anketlerle belirleyen akp yönetimine ve milletvekillerine göre akp seçmeninin (genel olarak) eğitim seviyesi düşük ve ekonomik gücü azdır.
    "düşük sosyoekonomik sınıftan" şeklinde özet geçilebilir.

    bu kesimin yolsuzluklara tepki göstermesi için;
    1 derin bir ekonomik kriz hissetmesi gerek ki bilimum sosyal yardımlarla bunun önüne geçiliyor. ekonomi düzgün işlese ve kendisi ile çocukları daha iyi iş bulsalar daha iyi yaşayacak olan bu halk "aylardır çocuğum işsiz, ben 3 kuruşa çalışıyorum, şükürler olsun bize erzak yardımı yapıyorlar" gözüyle bakıyor olaya!
    aslında kendinin ekonomik olarak kötü durumda olmasına sebep olanlara verdikleri "sadaka" nedeniyle minnet duyuyor!

    dünkü ses kayıtları da gösterdi ki akp güneydoğudaki seçmenin kaçak elektrik kullanmasına göz yumuyor! "hayırsever" (!) işadamları da mağdur edilmeyeceğine göre bu kambur ülkenin sırtına yükleniyor!

    2 bu kesim fazla okuyan değil! okusalar bile muhalif yayınları okumuyorlar! kendileri gibi düşünen yandaş medyayı takip ediyorlar. kendilerine sunulan sloganları papağan gibi tekrarlıyorlar! propagandalardan fazlaca etkileniyorlar! (çevrenizde komplo diye dolanan papağanlar bunlar!) bu nedenle erdoğan her konuşmasında artık kalıplaşmış konulara değiniyor. sloganlarla konuşuyor!
    öyle ki artık konuşmalarda ne diyeceği bile kolayca tahmin edilebiliyor!
    (bkz: the barz ın akp nin basın danışmanı olması)

    3 bu kesim erdoğan'ı liderleri olarak görüyor. "yanlış yapsa bile bir sebebi vardır" şeklinde savunma mekanizmaları üretmeleri bundan.

    (bkz: yolsuzluğa ilişkin ak savunma mekanizması)
    (bkz: zinada basılan ak açıklaması)

    4 akp den doğrudan çıkarı olan kesim! bunlar yolcu olma ihtimallerinin anlaşılması üzerine cansiparane savunmaya başladılar! geçen canlı yayında nagehan alçı'nın ağzından dökülen itiraf niteliğindeki cümleler bu tipleri özetliyor: "akp olmazsa biz de olmayız"!

    5 yolsuzlukların yalanın farkında olan erdoğan ve akp'ye öfkeli olan buna karşın muhafazakar değerlerin diğer partiler tarafından savunulmayacağını düşünen, bu nedenle çaresiz olan bir kesim de var. bunlardan oy alınabilmesi en basitinden türbanla ilgili kazanımlara karışılmayacağının hususunda bu kesimin ikna edilmesine bağlı.

    bunlar bir şekilde kemikleşmiş kesim! akp'nin bu tayfadan kaybedeceği oy kayadan toz koparacak kadardır.

    hadi bu kemikleşmiş kadroya %25 diyelim. bir de diğer %25 var!
    ----------
    bunlar haricinde akp'ye oy veren "aman ağzımızın tadı kaçmasın ali rıza bey" "aman ekonomik istikrar bozulmasın" modunda olan kişiler var. bunların rol modeli tusiad vari kuruluşlar ki bunlar artık akp karşıtı cephede!

    akp'nin özgürlükleri getireceği vesayeti sonlandıracağını düşünen liberal kesim var! murat belge-hasan cemal-cengiz çandar vb. tipler eski seçimlerde akp yanındaydı artık akp karşıtı cephedeler. ve bunları rol model gören kesim de büyük ihtimal akp karşıtı cephede yer alacak. (ergenekon ve balyoz davalarını destekleyenlerin bile genelkurmay başkanı içeri atıldıktan sonra vicdanları sızladı. bu kesim de "askeri vesayetin" bahane olduğu amacın orduyu saf dışı bırakmak olduğu konusunda uyandı!)

    eski dyp'li, mhp'li, anap'lı, dp'li kitle var.
    bunlar yolsuzluğa tepki gösterecek ve bu oylar büyük ihtimal mhp'ye geçecek.
    (yakında milliyetçi cepheyi tetikleyecek yeni ses kayıtları bekleniyor!)

    bir de sürü psikolojisi ile "güçlüden / kazanan taraftan" olmayı sevenler var! bunlar da artık akp'nin batmakta olan bir gemi olduğunu görüyor! akp bu kesimde erimeyi önlemek adına "hala güçlüyüz" mesaj verecek şekilde photoshop oyunlarına bile başvurmak zorunda kalıyor! mitinglere "bindirilmiş kıtaları" getiriyor!
    chp'nin artık yüksek sesle dile getirdiği "iktidar alacağız" söylemi bundan. ayrıca chp'nin sağdan adayları alarak daha geniş bir yelpazeye hitap etmesi (merkez parti olma arayışı) bu sebepten.

    cemaatin de artık akp karşıtı cephede olduğu muhakkak. bu kesimin doğrudan etkileyebileceği oy oranı az olsa da medyası ile daha büyük bir muhafazakar kesimin kanaatini etkileyebilir.

    daha önce oy bile kullanmayan ancak bu süreçte akp muhalifi olan bir kesim var. bunlar sırf akp gitsin diye chp/mhp'ye oy kullanacaktır.

    bir diğer faktör de gençler / ilk kez oy kullanacaklar. bu kesim de gezi olayları sonrası süreçte ağırlıklı akp muhalifi.

    ----
    akp karşıtı cephenin yayınladığı ses kayıtları da özellikle diğer %25'lik kesimden parçalar kopmasına neden olmaya başladı. son 1 aylık süreçte bu ses kayıtlarının daha da artacağı öngörülüyor.
    ses kayıtlarını yayınlayan twitter hesabında şöyle bir ibare vardı. "duygusal kopuş zaman alır"! bu nedenle ses kayıtları parça parça veriliyor. gündem sürekli sıcak tutuluyor. akp'nin gündemi değiştirmesine izin verilmiyor! zaman geçtikçe daha bomba ses kayıtları ile akp seçmeni erezoyonunun kar topu etkisi ile büyüyeceği var sayılıyor.

    ----
    özetle bu seçim yerel seçim denilip geçilemeyecek kadar önemli.
    akp özellikle istanbul ve ankara'yı kaybederse çözülme sürecine girer!

    yok bunları kaybetmez üstüne üstlük izmir'i de alırsa bundan sonraki süreçte mısır ya da ukrayna'da yaşananlar gibi toplumsal hareketleri bekliyorum.
    4 ...
  2. 2.
  3. büyük olacaktır. (#23042699)

    edit: ayrıca okudum. böyle analizlerin bu sözlükte hala bile yapıldığını görmek göz yaşartıcı.
    0 ...
  4. 3.
  5. bugün mehmet tezkan değinmiş buna!

    ---- alıntı -----

    AK Parti'nin 8 milyon üyesi var.. Az buz rakam değil.. Bunlar 'gevşek üye' değil, aktif üye..
    Kendilerini iktidarın parçası gören üye.. iktidar nimetlerinden yararlanan üyeler..
    Kimi, yan gelirler, yardımlar nedeniyle iktidara bağlanmış.. O gelirlerle ayakta duruyor..
    Kimi, üyelik sayesinde iş bulmuş..
    Kimi, çocuğunu okutmuş, anında yurda koymuş, çocuğunun istikbalini üye olduğu partiye bağlamış..
    Kimi, bürokraside geldiği yeri üyelik sayesinde korumayı hedeflemiş..
    Kimi, yükselmenin aracı görmüş..
    Kimi, bu sayede zenginleşmiş.. O kimlikle iş dünyasında söz sahibi olmuş..
    Kimi, ihale almanın kapısı görmüş..
    Kimi, kimi diye liste uzatılabilir.. Gerek yok..
    Ezcümle; 8 milyon kişi istikbalini iktidar partisine bağlamış..
    *
    Geçelim işin rakamsal kısmına..
    2011 seçimlerinde 21 milyon seçmen AKP'ye oy verdi.. AKP'nin o tarihteki üye sayısı 7 milyon civarındaydı..
    Üye sayısının üç katı oy aldı..
    Yani, AKP üyesinin ailesi de sistem yürüsün diye oy vermiş.. Baba üyeyse karısı da çocuğu da oy vermiş diyelim.. Veya anası da babası da..
    Böyle bir oran bugüne kadar görülmedi.. Her üç seçmenden biri Ak Partili..
    *
    Diğer partilere de bakalım..
    CHP'nin bir milyona yakın üyesi var; 11 milyon oy almış..
    MHP'nin 350 bin üyesi varmış; 5.5 milyon oy almış..
    Uçurum.. AKP'de uçurum yok..
    Üye sayısı ile seçmen sayısı arasında kan bağı var..
    *
    Gelin şimdi bu gözle 30 Mart seçimlerini irdeleyelim..
    iktidar partisinin 8 milyon üyesi var.. Hadi, 7.5 milyon aktif üye diyelim.. Bu seçimde 2011'de olduğu gibi üye sayısının üç katı değil de hadi, iki katı oy aldığını düşünelim..
    En alt seviyeyi yakalamak için tırpanlayarak gidelim..
    15 milyon oy çıkacağını farz edelim..
    52 milyon seçmen var; 42-43 milyon geçerli oyun çıkacağını öngörürsek..
    Çıkan sonuç şudur; iktidar partisinin garanti oy oranı yüzde 35'tir..
    En düşük alacağı oy oranı..
    En altını hesapladım, üstünü bilemem..
    ---- alıntı -----
    http://gundem.milliyet.co...detay/1853809/default.htm

    sözlükte mesajlaştığım iki arkadaşım var ve onların çok güzle bi sözü var.
    bunlar akp'li olduğu için ahlaksız değiller!
    ahlaksız oldukları için akp'liler!

    ama ne yaparlarsa yapsınlar yolsuzluk, hırsızlık, katil olma yaftaları silinmez!

    mehmet tezkan'ın teorisi baba üyeyse anne ve çocuğun akp'ye oy vereceğine dayanıyor! böylece üye sayısının 3 katı oy alındı diyor.
    ama buradaki eksiklik şu. hadi baba karısı ve çocuğunu da üye yaptıysa!
    demek ki 8 milyon üye (kayıp olmazsa) 24 milyon oy demek değil. (zira sizin de çevrenizde vardır akp'ye üye olmayıp da oy veren insanlar)
    8 milyon üye (kayıp olmazsa) 8 milyon oy demek olabilir!

    ben akp'nin iktidarı döneminde artık kemikleşmiş %25-30'luk bir oyu (kazandığı %50 içinde) olduğuna inanıyorum.
    önemli olan her seçimde gezici olan takım tutar gibi parti tutmayan kitle!
    bakalım onlar kime verecek!
    2 ...
  6. 4.
  7. mehmet tezkan seçimlerden önce diyordu zaten.
    seçimlerden sonra tekrar yazmış!

    yazının özeti akp'li seçmen üzerinde %5'lik etkisi olmuş! (ankete göre! Not: oy sayısına göre %10)

    --- alıntı ----

    Aslında Erdoğan neden kazandı şeklinde de sorulabilir ama merak edilen bu değil..
    Merak edilen Erdoğan'ın neden kaybetmediği.. Çünkü Gezi olayları üzerine 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu binince..
    Bu kez kaybedeceği..
    ilk kez bir seçimi kaybedeceği tahmin ediliyordu.. 30 Mart sonun başlangıcı olacak deniliyordu..
    Bazıları Erdoğan'ın kaybedeceğine o kadar çok inanmıştı ki, kamuoyu yoklamaları fasa fisoydu..
    Manipülasyondu..
    Böyle düşünenlere göre; bir ülkede yolsuzluk ve rüşvet iddiası ayyuka çıkmışsa.. Dört bakan rüşvet iddiası nedeniyle gözaltına alınmışsa.. Çocukları tutuklanmışsa.. Ayakkabı kutularından paralar, yatak odalarında kasalar çıkmışsa.. Para trafiğini anlatan telefon kayıtları ortalığa saçılmışsa..
    O ülkede iktidar ayakta duramaz..
    ilk seçimde oyları dibe doğru gider..
    Ama bizde böyle olmadı..
    O zaman doğru soru şu; neden olmadı?
    Erdoğan neden kaybetmedi?
    *
    Bunun üç nedeni var..
    Birincisi, AKP tabanının büyüklüğü.. 8 milyon üyesi var.. Yaşadığı hayatı, kavuştuğu imkanları, istikbalini iktidara bağlamış insanların çokluğu.. Yan gelirlerin fazlalığı.. Kırsalın nakdi yardımlarla desteklenmesi..
    ikincisi; Başbakan'ın rüşvet iddiasına karşı izlediği taktik.. ilk gün olmasa bile ikinci günden itibaren bütün iddiaları reddetti.. Reddetmekle kalmadı hücuma geçti..
    Hükümeti devirme girişimi dedi..
    Darbe girişimi ilan etti..
    Rüşvet soruşturmasına bulaşanları suçladı.. Paralel devlet dedi, Haşhaşiler dedi.. Kan emiciler, sülükler diye bağırdı..
    Rüşvet iddiasını kuvvetlendiren bazı telefon konuşmaları sosyal medyaya sızınca da..
    Montaj, dublaj suçlaması yaptı..
    Kumpas kurulduğunu söyledi..
    Bütün bunları her gün üç defa bağırarak söyledi.. Haber kanalları saatlerce yayınladı.. Yayınlar haftalarca, aylarca devam etti.. AKP tabanı, devlet içinde çete olduğuna, o çetenin üretilmiş belgelerle, montajlarla hükümeti devirmeye çalıştığına inandı..
    *
    Üçüncüsü.. Aslında en önemlisi bu.. Başbakan doğrudan kendinin ve ailesinin hedef alındığını söyledi.. Kendisinin yok edilmeye çalışıldığını anlattı..
    Ortaya kendini koyunca arkasındaki destek arttı.. AKP tabanı kenetlendi..
    *
    Gelelim bu tespitin rakamlarla ispatına..
    ipsos oy verme işlemi bittikten sonra anket yapmış.. AKP seçmeninin verdiği cevaplara göz atalım..
    Soru şu; rüşvet ve yolsuzluk iddiasının oy tercihinizde etkisi oldu mu?
    Hayır etkili olmadı diyenlerin oranı yüzde 75.. Rüşvet iddiası oyunu etkilememiş..
    Partimle bağlarım daha da kuvvetlendi diyenlerin oranı da yüzde 20..
    Yani AKP seçmeninin yüzde 95'i rüşvet ve yolsuzluk iddiasını umursamamış.. Tuzak kabul etmiş..
    *
    Peki internete konulan ses kayıtları.. Telefon görüşmelerinde söylenenler.. Bunlar etkilemiş mi?
    AKP seçmenine bu da sorulmuş..
    Yüzde 79.4 oyunu etkilemediğini söylemiş.. Yüzde 14.6 partisine daha fazla sahip çıkma gereği duyduğunu söylemiş..
    Sonuç; yine yüzde 95..
    Kısaca; rüşvet iddiaları, tapeler, bütün bu kavga gürültü AKP seçmeninin sadece yüzde 5'ini etkilemiş..
    işte size Erdoğan neden kaybetmedi sorusunun yanıtı..
    Kendi seçmeninin önemsememesini sağlamış..

    --- alıntı ----
    http://gundem.milliyet.co...detay/1860756/default.htm
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük