ergenekon tarzı operasyonlarla türkiye'de sadece ordu değil, yargı ve bürokrasi de tasfiye edilir ve baskı rejimi kurulurken, halk kesimleri de yargı-polis işbirliğiyle yapılan sosyal mühendislik çalışması ile sindirilmişti. iktidar-cemaat koalisyonun ortak operasyonlarında en önemli silah polis ve yargı işbirliği olmuştur.
2011 seçimlerini kazanan ve artık kendisini sınırsız şekilde güçlü gören akp'nin artık müttefiklerine ihtiyacı kalmadığı düşüncesiyle önce liberaller ve daha sonra da yargı-polis ve bürokrasi içinde yerleşmiş cemaat mensuplarından kurtulmak amacıyla tasfiye politikaları izlemeye başlamasıyla, gezi olayları birbiriyle çakışmıştı. akp'nin islamcı eylem ve söylemleri yoğunlaştırması ve buna paralel olarak hak ve özgürlükleri iyice kısıtlamaya çalışması nedeniyle halkta yoğunlaşan öfke ve tepkinin hem akp ve hem de cemaat için tehlikeli siyasi sonuçlara dönüşmesi ihtimali gitgide yoğunlaşmıştı. gezi olayları, toplumsal mühendislik projelerinin çok güvenilir ve kesin sonuçlar vermeyeceğini herkese kanıtlamıştı. bu bağlamda aniden ortaya çıkan köklü siyasi dalgalanmaların ve değişimlerin emperyal çıkarlarına zarar vereceğinden elbetteki abd de endişe duymaktaydı.
mısır'da el tahrir meydanında kendisini gösteren demokratik tepkilerin askeri bir darbe ile sönümlendirilerek abd çıkarlarına zarar veren ihvan hükümetiyle birlikte hak hareketinin de tasfiyesine benzer bir olay gerekmekteydi. türkiye'nin kendine özgü şartları ve ordunun pasifize edilmesi nedeniyle abd'nin elinde kontrol, yönlendirme ve tasfiye aracı olarak polis ve yargı silahı vardı. bu silah son operasyonlarda kullanılarak, halkın tepkisi hafifletilmiş ve akp tarafından şiddet gören ve derin endişe içindeki kitleler adeta cemaate şükran duyar hale gelmişlerdir. böylece akp ya tasfiye edilecek ya da kolu bacağı budanarak zayıflatılmış bir şekilde iktidarda tutulacak, halkın gezi olaylarındaki enerjisi sönümlendirilecektir.
akp'nin tasfiyesi elbette ki demokratik güçlerin istediği ve hedeflediği bir sonuçtur. ancak, olayların arka planında abd'nin sosyal mühendislik çabaları olduğunu da görmek ve abd'nin akp'den sonra türkiye'deki ikinci işbirlikçisi olarak bir yandan toplumu, öte yandan da akp'yi kontrol mekanizması olarak desteklenen cemaatin son operasyonları yapmasından dolayı demokratik, laik, insan haklarına saygılı, bağımsız, sosyal hukuk devleti hedefinden şaşılmasına izin verilmemelidir. unutulmamalıdır ki, akp ile birlikte cemaat de türkiyedeki kirli işlerden sorumludur ve akp yenilirken cemaatin güçlenmesi demek halkın yenilmesi demektir.