aslında özünde çok salakça bir durumdur. dinlediğiniz müziğe göre kendinizce (!) karizma karizma yürürsünüz. bakışlar atarsınız. belki de where is my mind çalmaktadır o sıra. coşarsınız kendinizi tyler durden sanarsınız. ancak karışık mp3lerinizde sonraki şarkı aniden estarabim ya da kendim ettim kendim buldum ise (atıyorum) bir anda gerçek hayata dönersiniz.
film karesinden öte klip çekimi moduna girilmesi daha muhtemel durumdur. bünye bir anda klip çekimi moduna girer. hareketler çoktan müziğin ritmine kaptırılmıştır. dolmuş durdururken bile o kalkan el müziğin ritmiyle kalkar ve iner. dolmuşta para uzatırken bile bu ritim duygusu kaybolmaz.
Pink Floyd, Echoes çalmaktadır. Bir an denizin dibinde olduğunuzu düşünürsünüz. Karşıya geçmek için beklerken, önünüzden arabalar yerine milyonlarca balık geçmeye başlar. Etrafınızda sizinle birlikte bekleyen insanlar, akıntı yüzünden sağa sola salınan yosunlara dönüşürler. Kulaklarınızda
strangers passing in the street *
by chance two separate glances meet *
and i am you and what i see is me. *
and do i take you by the hand *
and lead you through the land *
and help me understand *
the best i can. *
diyen o dinlendirici sesi duyarsınız.. Sözlerdeki gibi, gözlerinizin çarptığı kişilerden birinin gelip yardım etmesini dilersiniz. Akıntı hızlanır... Denizanaları etrafta salınmaktadır. Kimsenin yardım etmeyeceğini bilirsiniz. Sizin için yeşil ışık yanar, yosunların arasından sıyrılır ve kendi denizinizin derinliklerinde gözden kaybolursunuz...
(bkz: laissez faire laissez passer) zaten bünyeler, hayatın "dar alanda kısa paslaşmalar"ında, havadan gelen her topu şaaapp diye yüzlerine yiyorken, aman bee bırakınız böyle deşarj olsunlar...
çok film izleyen, dolayısıyla engin hayaldünyası olan ve bu arada mp3 dinleyen insanın başına gelmesi olası bir durumdur. yaşanabilir. hatta bazen iyi bile hissettirir. iki kişilik bir hadisedir, insanın kendi ve müziğin hissettirdiği yeni birisi.
egonuzu tatmin eden olaydır. o sırada iç sesiniz size şöyle seslenir: 'işte bu... özgürlük damarlarında dolaşıyor senin. dünyaya böylesine geniş bir pencereden bakabilen tek insan sensin dostum şu hayatta. baksana insanların hep bir acelesi var, kimse etrafta ne olup bittiğinin farkında bile değil, ama sen... sen hepsinden farklısın dude!'
arabesk dinleniyorsa daha da kötü kaldırıma felan çıkarken ağır çekim, omuzlar düşük, isyan hareketleri, birine çakma hissi, gözler küçük emrah gibi olabiliyor.
