izmirden hareket etmiş istanbula doğru yol almakta olan otobüse bursadan binerseniz karşılaşacağınız teyze modelidir.bu teyzelerin tuzak sorusu okuyomusun yavrum olup mutlaka üniversite okuyan toruna sahiptir.genelde hayırsız bi oğlu-sevmediği gelini ve mutlaka göklere sığdıramadığı kızı vardır.nereden bindiğini nereye kime gittiğini yedi ceddinizi öğrenmeden susmamaya proglanmış bu teyzelerin ortak özelliklerinden biride otobüs feribota binerken heyecanlanmalarıdır.
kafa dinlemek istediğiniz yolculukta,bu dileğinizi umursamadan size hayatına dair her şeyi anlatan,ama sizin adınızı bile sormayan,konuşma isteğindeki yaşlı bayan.
eğer hayat hikayesi yeterince ilgi çekici değilse yani teyze eskiden mitçi ya da nebliim mesela kurt adam falan diilse insanı bayan yaşlı kadın çeşidi
ama küfretmeye gerek yoktur, bi süre gülümseyerek dinlersiniz sonra da uygun bi bahane uydurup susturursunuz yaşlı bi insanı da kırmazsınız boşu boşuna
terminalde sabırsızlıkla otobus saatinizin gelmesini ve bir an önce çekip gitmeyi beklerken 'pardon yavrum ben bilemem nereye bilet alıçam nerde gişesi götürüver'diye yanınıza gelen tatlı teyzenin sizin yardımınızdan sonra yanınzdan ayrılmaması sonucu hayatının tüm acılarını öğrenirsiniz teyzenin.otobus saatinizin geldiğini soyleyip yanından ayrılmaya kalktığınızda ise 'bak sen benim gibi olma'diyerek son nasihatınızı da alırsınız....
böyle teyzelerin hafızası zayıf olan versiyonlarına yol boyu anlattığı 6 torunundan 4.sünün adını karıştırdığında düzeltmeler yapılır ki zaten 4.torunu tıpkı 1., 2., 3... sü gibi çok iyi tanıyorsunuzdur yolun yarısına gelindiğinde...
+sonra ben de dedim ki naciye gülsümü biraz rahat bırak kocaman oldu kendi kararlarını versin...
-gülşen...
+haa evet gülşeni dedim koskoca odtüye gidiyor kız...
-hacettepe...
+hacettepe tabi odtü ye giden hazaldı
-hande...
+yok o evlendi bile...kocasının adı da...
-şenol...
şehir içinde bir gün yanıma denk gelmiş ve nasıl muhabbeti açmış hatırlamama rağmen kendi oğlunun düğününü bohçasını geçtim komşunun kızının nişanı kınası düğünü ve çocuk doğurmasına kadar susmadan nefes almadan ve seni dinlicek zaman bile yaratmadan (soru bile sorsa) anlatan teyzedir kendisi. seni benimsediğini yakın gördüğünü zannedersiniz ondan anlatıyor dersiniz ama bu sadece bi avuntudur teyze herkesi benimsemiş herkesi yakın görüyordur önemli olan yanına oturmaktır.
bildiğin kabus. otobüse bindiğinde önce gözüne kestirir size teyze, bakar bakar bakaaaar ve birden birşey söyler. herhangi bir soru olabilir maksat o kulaklıkları çıkarttırmaktır. siz gözlerinizi devirmeden kulaklıkları çıkarır "efendim?" dersiniz. o anda bir yerlerde izmir marşı çalar, bir yerlerde bir çocuk ağlar, birileri aynı derede 2 kere yıkanır. artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
teyze önce günlük hayatında çektiği sıkıntıları anlatır, sonra tarihi olgulara döner. tüm ailesinin fotoğraflarını gösterir, yalnız ailenin yağız delikanlısını en sona bırakır. delikanlının fotoğrafını gösterir göstermez yüzünüzdeki ifadeye bakar. eğer minicik bir gülümseme olursa yüzünüzde siz artık onun müstakbel gelinisinizdir, sırtınızı sıvazlayarak nişanınızı ilan eder.
yapabileceğiniz tek şey telefon vermeniz konusunda ısrar etmesin diye dua etmek, telefon için zorlarsa salladığınızı çakmamasını ummaktır. * bir de yarın aynı otobüste görse hatırlamayacağı ihtimalini düşünüp sevinmek var tabi.
o kulaklıklar hiç çıkmamalıydı...
daha beter bir kabus için (bkz: vapurda görüp torununa beğenen bi de gelinim diyip zorla elini öptüren dede)
önce süzer. bu hiç şaşmaz. hani sağa baktığınızda farkedersiniz ya solunuzdakinin size baktığını ,öyle. garip olan kafanızı çevirdiğinizde gözlerini çekmez üzerinizden, ha bir de mutlaka gülümser. gözlüklerini takıp da incelemesi görülmemiş şey değildir.
yavaş yavaş başlar konuşmaya. sıklıkla cüzdanında bulunan torunun resmini göstermesi ile başlar herşey. yaşlıdır, ayıp olur endişesini küçük yaşlardan beri taşıyan bizler, ilgilenmiyor gibi olmasın diye resmi incelemek ve yorum yapmak zorunda kaldığımızdan teyze daha bir içlenir. başlar torununun okulundaki başarıları anlatmaya.
uzar gider konuşma. bir süre sonra siz yüzünüzde zoraki bir gülümseme sallarsınız kafayı aşağı yukarı. onaylar dinler gibi görünmektir niyet. ama yaşlı teyze kurnazdır. kurduğu cümlelerin hemen hepsi soru cümlesidir. yanıt vermek zorunda kalırsınız.
bir an sessizlik oldu mu siz kafayı çevirirsiniz hemen diğer yana. 1 dakikalık o sessizlikte kaparsınız gözleri, şükredersiniz. ancak teyze ısrarlıdır. lafa başladığı an dürter kolunuzu. kafayı gene çevirirsiniz, teyzeyle gözgöze gelirsiniz. teyze gene gülümser.
mola yerine gelinir sonra. otobüsten inersiniz koşar adım. gene şükredersiniz. ama teyze yalnızdır. o da sizinle gelir.
böyle sürer yolculuk. uyuyakalmasını falan dilersiniz. ne var ki uykusu hafiftir. kafası düşse de omzunuza, uyuduğu için şükredersiniz.