uzun bir gemi yolculuğudur. gece olunca banka uzanmak, bir sigara yakıp yıldızları seyretmek orgazmdan daha zevkli anlar listesine girebilecek kadar muazzamdır.
z. osman saba'nın güzel bir şiiri vardır, doğduğu yere, annesine gittiğini anlatan. annesini onu nasıl beklediğini şiirleştirerek. bence de en güzel yolculuk anneye kavuşmak için yapılandır.
demirden bir at üzerinde yapılandır, rüzgarın ve motorsikletin uğultusuyla yolla kaynaşmaktır, ve bilmem hangi yolun kıyısında gözleri gökyüzüne dikip içilen sigaradır, daha da güzelleşendir.
karavanla gidilendir, evinin ardında olduğu bilinci, istenilen yere sahip olma duygusu, pişirilen yemekler, tentenin altında soğuk bir şeyler içmenin hissedilişidir.
eskilerden çığlıklar atan, her parçasında yaşanmışlık yatan bir antika arabayla yapılandır. chevrolet blazer k5'tir, motor uğultusudr, arada yolda kalmak ve bundan haz almaktır. esasen bunda estetik olgular bulmaktır.
otostopla, çantayla, çadırla ve düşlerle gidilendir. nerede akşam orada sabahtır. çadırın üstündeki aralıktan gökyüzünü seyredip 5 yıldızlı otel konforundan daha fazlasını bulmaktır.
ve en güzeli, düşlerin kardeşliğinde hayatı paylaştığın, hayalleri birlikte oluşturduğun sevgiliyle çıkılandır. yolların tadını iki kişiyle tek ruhta keşfetmektir.
'yollar yalnızken çekilmez ve kötüdür diyemem; lakin hayatı beraber tattığın "o"nla daha fazla...'