her otobüsde en az 10 adet bulunan bir büyük baş cinsidir. başkalarına saygı duymamayı en açık şekilde yansıtır. bu kültürsüz öküz arkasına bakmadan ve arkasındaki şahsı umursamadan koltuğu yatırabildiği kadar yatırır. arkadaki kişi ne ayaklarını koyabileceği bir yer bulabilir nede oksijeni verimli bir şekilde kullanabilir. birde tüm yolculuk boyunca kucağında uyutursun bu öküzü. koltuğu o kadar yatırmıştırki anaç ruhlu bir insan ninni söylemeye yeltenebilmektedir.
o kadar para verip teknobüs'e binersin. ama bu pokemon yüzünden özel tv izleyemez, laptopunu açamaz ve hareket edemezsin.
evet, itiraf ediyorum, ben bir öküzüm. 190 cm boyundayım ve malumunuz öyle dar yerlere pek sığamıyorum. sığamadığım için ise, arka koltuğumdaki kişiye bunu izah ediyorum ve kendisini rahatsız etmeyecek kadar koltuğumu yatırabilmem konusunda izin istiyorum.
eee tabi haliyle uygun bir dille ricada bulunulduğunda karşımdakinin "hayır!" cevabı verebilmesi için en az benim kadar öküz olması gerekir.
fakat ben o öküz ile henüz tanışmadım. tanıştığımda ya uyumayacağım, ya da boynuzlarımızı tokuşturacağız.
kelimenin tam anlamıyla sinir bozucudur. zaten olan yanındakinedeğil arkasındakine olur. bir de uzun yolculuklarda geceyi geçiren bir öküzün önünüzde olması, kaşınan bazı yerlerini uyku haliyle kaşıması da ellerini ensesine koyması ve böylece gözünüze gözünüze sokması da tam bir can sıkıcı durum...
suçu koltuğu yatıranda arayan bünyenin öküzlüğüdür aslında. otobüsleri yolcunun konforunu arttıracak şekilde üretmek yerine birim alana daha fazla koltuk sığdıuracak şekilde dizayn edenlerde arama sen suçu hiç. 10 sıra var otobüste ve sıra başına 8 cm daha fazla koltuk arası bıraksan 80 cm eder sana. ama 25 sene önce aynı sayıda koltuk bulunan 0302S-0303-veya 0304 model otobüsün karoser boyu ile bugünkü hala aynıysa suç kimde hekim bey?
kardeşim ben bu otobüs için bi dünya para verdim mi? * ee bu verdiğim paranın içinde açık büfe servis, konfor, wireless, klima vs.vs. var mı? * peki ben bu konforumu istediğim gibi kullanamadıktan sonra sikmişim öyle konforu afedersin. sonuna kadar yatırırım da istersem koltuğumda amuda da kalkarım. arkamdaki da yatırsın koltuğunu sonuna kadar o kadar sıkıldıysa. onun arkasındaki de onun arkasındaki de. herkes mutlu sorun nerde??
zorunlu büdüt: lan olm tamam çötenk diye de yatırılmaz eyvallah da hani yatırılır yani. 1.80 boyundan uzun olanlara serbesttir caizdir. sikerim öyle aşkın ızdırabını.
uçakta çok sık karşılaşılır bu öküzlerle. zaten koltuk arasındaki boşluğa ayrı bi para ödüyosun, bide önündeki koltuğu yatırır neredeyse alnını görürsün adamın/kadının. hostes ikazıyla iniş ve kalkışta bir rahatlık yaşarsın. o da eglip geçici bir saadettir.
dallamanın önde gidenidir.
hatta bunların bazıları çat diye indirirler koltuklarını, bacağınız yüksekte duruyorsa sıkışır. kibarca koltuğu biraz kaldırmasını rica edersiniz. ses çıkarmadan kaldırır, içinden neler geçiyordur bilinmez. bir süre sonra çat diye tekrar yatırır koltuğu, bu sefer daha fazla. küfremek istersiniz ama yol uzundur, kavga edip sinirleriniz gerilsin istemezsiniz.
insanlar da hiç kibarlık, başkasını düşünme diye bir şey kalmamış" diye düşünürsünüz. hayır, insan olan önce bir sorar "rahatsız olmayacaksanız koltuğu biraz yatırabilir miyim?" demek çok mu zordur, değildir. ama öküz olan bünye bunu akıl edemez. kendisi rahat edecek diye kimsenin başkasını rahatsız etme hakkı yoktur oysa.
kahrolası otobüs şirketinin düşencesizliğidir. bilmem kaç saatlik yolda yolcum fazla yorulmasın hadi koltuğu yatırsın hafifde olsa uzansın diyerek düşün ama başkaları bunu düşünmesin.
leptop kullanamıyorum, iphone mi monte edemedim, pes oynayamadım diye dert yansın.
asıl buna itiraz eden öküzdür. o koltukları niye yatıralabilir yapmışlar. otobüsü yapan mühendisler aptal mı? elbette az biraz rahatsız olacaksın, dim dik koltukta kim uyuyabilir.
ayrıca benim önümdeki koltuğu yatıracak ama ben arkamdaki rahatsız olmasın diye yatırmayacağım. bu tipler sadece önündekine çemkireceğine, herkesin koltuğunu düzeltmesini söylesinler bakalım.
ilk durakta muhterem kişisi çişini etmek için indiğinde apar topar, öteki koltuktaki yolcuyu ezerek, o koltuğu kaldırırsınız.hemen ardından koltuğun arkasına dizlerinini dayayıp dergi karıştırıyormuş gibi yapıp elinize ilk geçen 3 yıl öncesinin dergisine bakmaya başlarsınız.bu plan genellikle tutar ama tutmazsada artık " hoop birader, düdük kadar yerde kaldım arkada.tarla değilki burası.toparlan bakalım biraz hadi" de diyebilirsiniz tabi.
herkes koltuğunu aynı ölçüde yatırsa sorun olmayacaktır, fakat herkes de yatıp uyumak istemez ki... herkesin yolculuk tercihi farklı; isteyen yatar, isteyen kitap okur pür dikkat, isteyen yolu seyreder, isteyen muavinden habire çay kahve isteyip içe içe keyiflenir. mesele koltuğu son damlasına kadar yatırmak değil, asıl mesele o koltuğu öküzce değil, yettiğince yatırmak. haa illa sonuna kadar mı yatırmak istiyorsun? bin yataklı vagonlu trene, horlaya horlaya ve -afedersiniz- osura osura git gideceğin yere.