yol için camiyi yıkarız, gerekirse başka bir yere inşa ederiz. şeklinde devam eden konuşmadır. ulan yıllardır laf cımbızlayan yarak kafası medyaya bok atardık. şimdi halk da aynısı olmuş, bu ezik hareketle kendisini tespit yaptım sanıyor. camii de neticede bir bina, restore edilir, inşa edilir, yıkılır. neyin şokunu yaşıyosunuz amk.
neyse konumuza dönelim. şimdi çoğunuz üniversite öğrencisisiniz falan, dolayısıyla her boku bildiğinizi sanıyorsunuz. o yüzden size kamulaştırma yı kamu yararı kavramlarını falan anlatmaya gerek yok. kamu malına kamulaştırma da olur .
ha illa yol yapmak için cami yıkılmaz, mümkün olmayan durumlarda zaruri ihtiyaçlar halinde son olarak başvurulması gerekir ki, planlama , bütçe hesaplaması, plan proje vb. kavramlar hazırlandıktan sonra buna bakılır.
sonra bir de coğrafi bilgi sistemi içerisinde, (gerçi türkiye de yok ama ) insanların isteklerine, ihtiyaçlarına vb. durumlar göz önünde bulundurularak , en hızlı ve en işlevsel şekilde projeler üretilir. bu projeler toplum refahı düşünülerek yapılan projeler olduğu için menfaat gözetmeksizin yapılır o yüzden cami de olsa, park da olsa, başka bir bina da olsa göz ardı edilir.
bunu söyleyen rte olduğu için yine bu kadar olay çıktı, başka birisi söylese lan helal olsun valla denirdi.
ama ben yine de yapılmaması gerektiğini düşünenlerdenim ki, anladığım kadarıyla zorunluluk hallerinden bahsediyor . öğrencilik yıllarımdan hatırladığım kadarıyla bursa da böyle bir cami mevcuttur, yol yapımı için yıkılmaya çalışılmış, yıkılamayınca da proje değiştirilerek caminin üzerinden üst geçit vasıtasıyla tamamlanmıştır.
bazı münafıklar vardır.
Namaz kılmamak için ayetin ilk bölümünü alırlar ya. hani derler :
kuran "namaza yaklaşmayın" diyor. Diye.
Halbuki kuran "alkollüyken namaza yaklaşmayın" demektedir.
Ha şimdi sevgili başbakanımız, biricik hizmetkarımız sayın recep tayyip erdoğan demiştir ki :
biz yolumuza cami bile çıksa onu yıkarız, onu başka yere yaparız demiştir.
Not : duyulmuştur.
(bkz: laf cımbızlayıcılık)
doğru bir sözdür. eğer bir yerde sıkıntı varsa çözümü için her yol denenmelidir. trafikten ondan bundan sıkıntı duyanlar işine geldiği gıbi davranmayi kesicek ve adam gıbi davranıcak.
bir başbakan erdoğan sözü.
nitekim bu söz, odtü ağaçlarını kesip, yol geçirmeyin diye tepki gösteren insanlara ithafen söylendi.
e erdoğan diyorsa haklıdır ne diyelim.
hemen kendisine kulak veriyoruz;
''1 yıl boyunca millete ve cumhuriyetimize çok önemli hizmetler üretmenin peşindeyiz.
Bunu hazmedemeyenler var. istanbulda 3. boğaz köprüsünün temellerini attık.
Bakıyorsunuz şimdi birileri çıkıyor, aman ya Rabbi yok şu kadar ağaç kesiliyor diyor.
Arkadaşlar biz bireye değil, ammeye hizmet veriyoruz. Biz burada ammeye hizmet kamuya himzet veriyoruz.
Tüm insanlık bu üçüncü köprüden istifade edecek. Oradan iki yüzbin ağaç sökersin, yerine 3 milyon ağaç dikersin.
Bizim yaptığımız bu. Ama bizim Türkiyede ne kadar ağaç diktiğimizi bilmeyenler, bu yarışı kovalayamayanlar nasıl olur da engel koyalım diyorlar.
Dünyada sizin gözünüz kör. En ileri ülkelere git nasıl yapıldığını gör. Yol için herşey feda edilir çünkü yol medeniyettir. Ama medeni olmayanlar bunu anlamaz. Bizim medeniyetimizde yol engel tanımaz.
Önünde cami olsa bile o camiyi yıkarız, gideriz başka yerde inşa ederiz.''
hadi ykın yenisini yapın. zaten bu ülkeyi de yıkıp yenisini yaparız sandığınızdan boğazımıza kadar bok içindeyiz.
bazı şeyleri, kırıp onaramazsın lan ismail,
kırılan vazoyu yap bi daha?
yemez ama göt... olmaz çünkü...
pot kırdığını farkedip sonra aynı camiyi başka yere taşırız diyerek kıvıran başbakan cümlesi. sormak isterim..
siz daha söktüğünüz ağaçları taşımaktan acizken, koskoca camiyi mi taşıyacaksınız?
medeniyet dediğin o camiyi yıkmadan da yolu caminin altından da olsa geçirebilmektir aynı zamanda. gidin kavganızı başka yerde yapın artık. biz üzüm yemek istiyoruz.
medeniyetin yol yapmak olduğunu sanan birinin söylemi. tabi bunu ancak kendisi söyleyebilir. mesela ben bir pankartın üstüne "yol için cami bile yıkılır" yazıp akp binasının önüne gitsem en az 6 aydan başlar. bir kamyon da sopa yerim. ama milyonlarca kişinin izleyebileceği bir platformda bunu söylemekten hiç çekinmiyor kendisi.
bir de ben bu akp nin "lego tarzı yönetim" şekline de hastayım ya. ağaçlar sökülüp başka yere taşınır, cami yıkılıp aynısı başka yere yapılır. ülkeyi yeşil lego tabanı gibi zannediyorlar sanırsam. oradan al oraya tak... neyse...
şimdi medeni ülkelerdeki ulaşım sistemleriyle bizim ulaşım sistemlerimizi karşılaştırmak zaten çok hayalcilik olur. yani ulaşıma gelene kadar geride olduğumuz bunca şey varken, ulaşımın medeni olduğunu iddia etmek dünyaya at gözlüğüyle bakmaktır. mesela hiç türkiye' yi bilmeyen birisine; halkın ekonomik durumunu, asgari ücreti, sağlık problemlerini, açlık sınırını falan anlatsan muhtemelen develerle ulaşım sağladığımızı düşünür. şimdi diyeceksiniz ki "lan onlar cehaletten bizi deveye biniyor zannediyorlar." . yok kardeş öyle değil o. adamlar "medeniyet" nedir bildiği için türkiye ile ilgili bir şey öğrenmek istediğinde eğitim sistemine, ekonomik durumuna falan bakıyor. bunlara bakınca da bunlar binse binse deveye biner amk diyorlar. olay o yani.
medeniyet - ulaşım ikilemine bakarsak, ki bence iki alakasız kavram, benim şahsi fikrim medeni ulaşım sisteminin (tamlamayı kes) raylı sistem olduğudur. yer altı veya yer üstü farketmez, dünyadaki gelişmiş ülkelerin bir çoğu önceliği raylı sistemlere verirler. hani londra şehir merkezine arabayla girmek 20 sterlin miş ya. heh işte o 20 sterlin sen o raylı sistemi kullan, az insan ol diye. zira raylı sistem hava kirliliğini, gürültü kirliliğini minimumda tutar ve gideceğin yer 1 saatlik bir yer bile olsa, sürekli seyir halinde olduğun için -yani trafikte afedersin sik gibi aynı yerde beklemediğin için- stresini de minimumda tutar.
aslında trafikte en çok rahatsız eden şey gittiğin yere çok uzun sürelerde varmak değildir. çok yakın mesafelerdeki yerlere uzun sürelerde ulaşmaktır. yani bugün taksim den atatürk havalimanına hiç trafik olmadan 20 dakikada gidebiliyorken, aynı mesafeyi trafikte 1 saat gitmektir. asıl sinir bozucu olan şey budur. ama şimdi mesela taksim den atatürk havalimanına metroyla 2 saatte de gitsen bu sana koymaz. en azından ne zaman varacağını bildiğin için ve 20 metrelik mesafeyi 30 dakikada gitmeyeceğinin farkında olduğundan hem stres yaşamazsın, hem de gideceğin yere zamanında varırsın.
maliyet açısından bakarsak tabi ki raylı sistemler asfalt a göre çok daha pahalıdır. ama sen yıllarca topladığın deprem vergileriyle duble yol yerine şu anki metro hattını en azından iki katına çıkartabilirdin. böylece cami yıkmaya da gerek kalmazdı.
medeniyet = asfalt zihniyetinde insanlar dolaşıyor aramızda. çok acı gerçekten. adamlar topladıkları deprem vergilerini asfalta çevirirken bile gururlanıyorlar. deprem olsa ev yıkılsa asfaltta yatıracaklar insanları demek ki...
dikkat edin kendi parasıyla yaptırmıyor bizim yani halkın parasıyla yaptırıyor. kamu malını israf ediyor. ülkemizi babasının tapulu malı sanıyor. yarin bir gün sizin binayı da yıkar yol geçecek diye o zaman recep recep diye ortalarda dolanırsınız çünkü mahkeme de siyasetin eline geçti ve yasalar halkı değil kişileri koruyor artık. yakında yol için anıtkabiri de yıkarım mesajı veriyor.
