Çocukken çok sevdiğim aktivitelerden bir tanesi idi. Diğer bir tanesi de yokuş aşağı patenle kaymaktı.
Kayarken yere paralel eğilirdim hatta, sürtünme minimuma insin de hızım kesilmesin diye. Sonra bir arkadaş yöntemimi denerken yuvarlanıp feci düştü. Deneysel çalışmalarıma o noktada ara vermek durumunda kaldım. Sonra taşındık vs. Paten işi yarım kaldı.
hızınızı iyi ayarlayamaz iseniz suratınızın bir kısmını ve avuç içlerinizi parçalamanız ile neticelenecek olan olaydır. o hız ile koşup dengeyi sağlayamaz isen düştükten sonra sürtünme kuvveti ile tanışırsın.
Bugün yine koşuya çıktım. Yokuş aşağı koşmaktan bütün popom bacaklarım ağrı içinde. Hangi mantıkla bunu yaptım bilmiyorum ama malak gibi koltukta angalanacağıma bu iyi bir aktivite görece.
yokuş yukarı koşmaktan daha az yorucu fakat daha korkutucu eylemdir. hızını alamayıp tökezleyenlerin ilk düzlüğe kadar ağzını burnunu kırarak yuvarlanması an meselesidir.
tarafımdan en son yapıldığında, ayak bileği çatlamasına neden olan tehlikeli aktivitedir. gerek yoktur.
edit: nesini beğenmedinde eksiledin beyinsiz! yokuş aşağı koşarken, senin hissettiklerini hissetmek zorunda mıyım?!
özgürlüktür. çocukken köyün yüksekçe tepesinden aşağı doğru hızla koşardık. o an rüzgar çarpardı yüzümüze. kollarımız iki yanda... kuş olurduk işte. kollarımız kanatlanmış gibi olurdu. tam aşağı gelmişken durduramazdık kendimizi kayar düşerdik. kısa özgürlüğe birkaç sıyrık feda ederdik. ne kadar kızsalar da yine yapardık. çünkü hiç kimse kuşlar kadar özgür olamazdı...