istikrarın sürdüğünü gösteren tespittir. istikrar için ekonomimizi tüm dünyanın kıskanmaya devam etmesi için durmak yok yola devam.
bizim şirketteki 2 tanesine ( kimlerden oldukları bariz sanırım ) soruyorum ayda kaç kilo kıyma, et falan alıyorsun eve diye "kilo" ile telaffuz eden yok. üstelik bu adamlar 2 asgari ücret kadar maaş alıyorlar durumları ortada..
sen asgari ücreti 2000 üzerine çıkarırsan bu devirde kimse senin ülkene yatırım yapmaz ve işverenler de dolar piyasasına karşı rekabet edemediklerinden bir bir kapatırlar. göze alıyorsan, işsiz orduları istiyorsan amenna.
hak verilmez alınır fakat almaya çalıştığımız zaman gözümüzü nezarette veya cezaevinde açtığımız durumdur. ondan sonra gelsin hırsızlık gelsin kapkaç gelsin intiharlar. hükümetimiz sağ olmasın. ekonomi çok iyiymiş. tabi iyi. onlara iyi. halk adamı demekle olunmuyor halk adamlığı. önce adam olacaksınız sonra halka eğileceksiniz.
Stalin bir gün Komünist Parti ileri gelenleri ile içki masasındadır. Peş peşe içilen Votka ile kafalar iyice dumanlanmıştı. Stalin bir ara elindeki çatalı önündeki Votka şişesine vurur ve herkesi dikkatle kendisini dinlemeye davet eder.
Der ki;
-“Bana şu sorunun yanıtını kim verecek? Halkın yönetime kayıtsız şartsız itaat etmesi ve liderin her dediğini onaylaması nasıl sağlanabilir?”
Tamamı çakırkeyif olmuş parti yöneticilerinin her biri kendince yanıtlar verirler. Kimisi disiplin ve sertlikten, kimisi adalet ve eşitlikten, kimisi sürgün ve hak mahrumiyetlerinden, kurşuna dizmenin caydırıcılığından, toplu katliamlardan söz ederler.
Ancak Stalin verilen yanıtların hiçbirini beğenmemiştir.
Masanın karşısında hazırolda bekleyen Kızıl Ordu muhafızına emir verir.
-“Çabuk bana bir tavuk getir.’’
Emir derhal yerine getirilir ve tavuk Stalin’in eline verilir. Stalin adamlarının gözünün içine baka baka başlar tavuğun tüylerini canlı canlı yolmaya. Feryadına aldırmadan tüm tüylerini yolduğu ve cascavlak bıraktığı tavuğu odanın ortasına salıverir.
-“Şimdi dikkatle izleyin tavuğu” der.
-“Bakalım nereye gidecek?”
Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye can havliyle dışarı kaçar,
Soğuktan tir tir titrer. Masaların altına girer, duvar diplerine koşar teleksiz, tüysüz vücudu kanatları yara bere içinde kalır... Şömineye yaklaşır tüysüz derisi kavrulur... Tavuk çar naçar biraz önce tüylerini yolan Stalin’in bacakları arasına girip sığınır. Stalin cebinden bir avuç yem çıkarıp birer birer tavuğun önüne atar. Stalin’in elinden yemlenen tavuk artık o nereye yönelse ardından gider. Manzarayı hayretler içinde izleyen Komünist Parti Politbüro üyelerine dönen Stalin gevrek gevrek güler ve şöyle der;
-“Gördünüz mü?”
-“Halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir. Tüylerini yolup al ve serbest bırak. O zaman onları bir avuç yemle yönetmek mümkün olur.”