şubat ayı rakamlarına göre, 4 kişilik bir ailenin 1,929 ytl 6ykr kazanması halide sınırda olacağı sınır*. sadece komiktir, söyleyecek fazla bir şey yoktur, gülünüp geçilmelidir.
her açıklanışında "iyi anne daha aç değil, yoksulmuşuz sadece" dediğim, babamın "bütün millet mi yoksul ulan" dediği, annemin "ben anlamam öle şeylerden, neymiş sınır falan", dediği, kardeşimin "abi biz yoksulmuyuz?" deyip masum masum yüzüme baktığı sınır.
fakir ama gururlu 4 kişilik aile ler (!) yüzünden ortalık güllük gülistanlık. yoksulluk yok sanki. kimse sesini çıkarmıyor. gururdan mı korkudan mı.? siz * le (531ytl) geçinmeye çalışan aile. kimse sizin için bir alkış istiyorum demiyor!!
madalya vermiyor. niçin utanıyorsunuz biz fakiriz demeye.
oysa sizi- bizi bu hale getirenler utanıyorlar mı?.
yaşamak, eskiden otları yemek yapmakla,erkeklerin avlanıp getirdikleri hayvanları yemekle oluşan bir kavram iken günümüzde sosyal ve iktisadi getirilerle sınıra dayanan,para kıstasında saygınlığın hayatın ve yaşamın götürülerini belirleyen,insanları dilenciliğe ve diğer vasıfsızlıklara iten,yoksulluk kapasitesini zorlayan bir tanım olarak belirtilmektedir. resmi verilerle yoksulluk sınırıyla ,işsizlik oranıyla ne kadar oynanırsa oynansın bilinen gerçek herkesin beyninde, yaşamaya sınırsız biçimde devam etmektedir.
Benim gelirim bin lira. Kızılay çadırında yaşamıyorum. Bir tahta masam ve iki tahta iskemlem ile sedirim ve kendir kilimim var. Hayallerim var. Daha ne olsun. Gelirin 10 bin lira olsa da yoksul kalabilirsin. Yani yine yetmez. Kazançla ilgili değil, harcama ile ilgilidir. Ama evdeki çorbanın da pişmesi lazım.
4 kişilik bir ailenin gıda, ulaşım, giyecek, yakacak gibi temel ihtiyaçların yanı sıra kültür-sanat gibi olası harcamaları da hesaba katarak oluşturulan sınır.
türk-iş'in yaptığı araştırmaya göre 2010 yılı için bu rakam 2 bin 757 lira 75 kuruş. bu da gösteriyor ki ülkenin büyük bir çoğunluğu yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
ki bu zaten bilinen bir şey değil mi!
her kurumun kendine göre farklı farklı değerlere ulaştığı sınır. tuik rakamları esas alınır ama sendikalar yüksek gösterir ki hükümetle pazarlık yaparken destek olsun...
yani patrondan zam istiyorsunuz. "patron bak piyasa böyle geçinemiyorum" demek için aylık harcamalarınızı yüksek gösterirsiniz.
biri de çıkıp yoksulluk sınırı 100 milyar derse bunda şaşılacak bir şey yoktur. her insanın yaşamında öncelikleri vardır. birine göre evinde televizyonu olması lüks iken kimine göre uçak sahibi olmaması yoksul olduğuna işaret eder.
herkes kendisininkini basitçe hesaplayabilir. kira gideri+mutfak gideri+yakıt gideri+temizlik gideri+sağlık gideri+eğitim gideri+sosyal giderler (iletişim, eğlence, kitap, film vs.)
mesela benimki
aynı sırayla:
400
250
125 yıllık doğalgaz elektrik ve su faturaları toplamı/12
50
75
700 (yüksek öğrenim gören tek çocuğum var)
100
toplam 1700 türk lirası. yazıyla "bin yedi yüz türk lirası."
bunun altında kazanırsam; ya borçlanarak gelecek aylarda daha çok kazanmak zorundayım ya da giderlerimden kısmak zorundayım işte kıstığım ya da borçlandığım o her lira benim ne kadar yoksul olduğumun göstergesi.
dört kişilik bir aile ya da başbakana uyup 3 çocuk yapsaydım durumun daha vahim olacağı aşikar.
sınıra bakıldığında türkiye' deki büyük bir kısmın bu sınırın altında olduğu anlaşılmakta. hiç yadırganmaması gereken bir durumdur ayrıca. asgari ücret ile yoksulluk değil, açlık sınırını bile geçemiyor çoğu aile.
1.000,00 TL üzerendedir..ama toplumsal yapıya bakıldığında bu sınırın 2.500,00 TL üzerine çıkması gerekmektedir..zira kira,elektrik,su,market derken adamın elinde bi şek kalmayacak yahu..bence isim de değişmeli..ölüm sınırı olmalı..