hani bi atasözü var ya "balık verme, balık tutmayı öğret" diye. tam bu durum için söylenmiş gibi. herkese 600 tl dağıtacağına, madem elinde kaynak var, o kaynağı istihdamı arttırmak için kullan, insanların çalışarak 600 tl daha fazla kazanabilmesi için kullan. havadan para vererek insanları tembelleştirmek, bağımlı hale getirmek için değil. türkiye'de yoksulluk bu şekilde çözülmez, ancak ört bas edilir.
bir de şu konu var ki, bu 600 tl'ye muhtaç olanların nasıl tespit edileceği. malum burası türkiye. adamın benzinlikleri, süpermarketleri varken kağıt üzerinde ssk emeklisi gözükmesinden faydalanarak öğrenci kızı için belediyenin verdiği 3 kuruş bursa tamah eden, emekli maaşı için ölen annesinin cesedini saklayan, eşcinsel evliliği yasal olduktan sonra hollanda'da dayıoğluna nikah kıyan ve eş durumundan hollanda'da oturma izni almasını sağlayan, olsun sigara paramız çıkar diyerek para gelebilecek her yere saldıran ve türlü şark kurnazlığı döndüren insanlar var bu ülkede. bu da olursa kim bilir ne dalavereler döner allah bilir.
tembelliğinden çalışmayan, gününü kahvehanelerde geçiren, el altından türlü pislik yollarla para kazanan, 10 tane çocuk yapıp sokakta kağıt mendil sattıran ama işsiz gözüken, gecekonduda oturup da önünde passat arabası olan insanlara bu devletin parasının hibe edilmesini istemiyorum.
önce kanunu hazırla, çıkart iktidar partisi karşı çıkarsa sonraki seçimlerde oyum senindir. bu hayatın bana öğrettiği en önemli şey kimsenin insafına kendini bırakmamak. önce bana güvenilirliğini kanıtlaman lazım.
işsizlik maaşına nereden ödenek ayıracağını da açıklasa daha bi gandi daha bi halkçı olacak sanırım.
bunun hesabını nasıl yaptılar acaba chp ekonomistleri. öyle kolay mı herkese 600 lira para vermek napıcaksın yani gelir vergisi mi koyacaksın gider vergisi mi koyacaksın çiftçinin sübvansiyonundan mı keseceksin nedir yani.
siz salak mı sandınız bizi yetersiz bütçe eksilerde borç osmanlıdan bu yana kolsentır hep bi yerden almadan bi yere veremezsin.
siyasetçinin hiç bir türlüsüne güvenilmez yoldaşlarım.
istanbul da yaşayan ve yaşı yaşıma uygun olanlar hatırlayacaktır. istanbulda ki son sosyal demokrat belediye başkanı benzer bir sloganla seçimleri kazanmıştı. sözde fakir aile lerin kapısına her sabah bir ekmek ve bir şişe süt bırakılacaktı. seçimi kazandı ve bu dediğini de yapmadı. üstüne birde iski skandalı filan işte. neyse boşverin bunları.
bu seçim vaadi olur da gerçekleşirse en çok faydalanacak kesim güneydoğu ve doğu anadolu bölgesi olacaktır. maaş kadınlara verilecekmiş. orada kadından insandan çok ne var. anlaşmalı evlilikler vs yüzde beş yüz artar. toplamda 3 milyar maaş alan aileler türemeye başlar.
yoksullara bölgesel bazda değerlendirme yapılarak, bir alışveriş kartı verilebilir. bununla belli başlı ürünler bazı marketlerden satın alınabilir. direk para dağıtmanın sonunun ne olacağını az çok herkes tahmin edebilir.
bir şey daha var ki, acıkınca köpek gibi kıvranan, bir gün parasız kalınca ondan bundan borç dilenecek kadar aşağılık durumuna düşen insanlar nedense aç ve yoksul insanlara devletin yardım etmesine karşıymış gibi konuşuyorlar. yani bu para Türkiye dışından bir yerden bulunup verilse ona bile karşı çıkacaklar. bakıyorsun tüsiad bile bu konuda bir açıklama yapmadı. bu kadar kapitalizmin dümen suyuna girmeyin. düşmez kalkmaz bir Allah.
keşke verilse. ama seçim vaadinden öte gidemeyecektir. chp'nin sırf oy almak adına verdiği vaatlerden biridir.
geçenlerde bir açıklaması daha oldu kk'nın. kürt meselesi hakkında. umarım okumuşsunuzdur veya duymuşsunuzdur.
diyor ki kk; - ana dilde eğitim herkesin hakkı ve biz iktidara gelirsek bu olacak. yani kürtçe okullarda ana veya seçmeli ders olarak okutulabilecek.
daha da can alıcı olan madde ise şu; - özerklik gündeme alınacak bir mesele ve türkiye artık özerklik konusunu daha ciddi ele alacaktır. bu ne kardeşim. resmen bölmeyi vaat ediyor. 4-5 oy için bukadar da olmaz. şerbetçi kk.
asgari ücretle kim çalışmak isteyecek bu soruyuda sormak gerekir. yok asgari ücret artacaksa merkez bankası likit ihtiyacını karşılamak için nasıl bir politaka izleyecek eğer para sürmeyi tercih ederse bu enflasyonu tetikleyecektir enflasyonda philips eğrisinden yola çıkarak işsizliği düşürecektir. burada işsizlik enflasyon ayarını iyi düşünmek lazım gelişmiş hiç bir ülke enflasyonla yaşamamaktadır.
popülizm yapmaktan başka birşey değildir. zamanında tansu çiller ve demirel'in vaad ettiği iki anahtar projesinden farksızdır.
tek fark 600 tl nin verilme ihtimali yüksektir. sanki fakire 600 tl verince bütün sorun çözülecekmiş gibi bir izlenim bırakılıyor.
sen yoksula 600 tl vereceğine, yoksulun emeğinin karşılığını almayı sağla, gerisi önemli değil.
iş vermediğin takdirde "yoksul"u "tembel" yapmaktan başka bir işe yaramaz.
Sonra, "hangi yoksula vereceksiniz o parayı?" diye sorarlar adama. 4 çocuklu, kirada, kötü bir evde dar gelirle yaşayan aileler; sırf çamaşır makineleri ya da yeni gibi duran koltukları * var diye yoksul kapsamına girmiyorsa; nasıl her yoksula verilecek o para? Her yoksula Verilecekse, o kadar para nereden bulunacak?
Saçmalamadan seçim propagandası yapın lütfen. Ya da "her" kelimesini kullanıp genelleme yapmayın, en azından saygı duyabilelim.
almanya´nın verdiği işsizlik parasından biraz daha az bir maaş vermektir. almanya´da işsiz adama 340 euro para verilir, bunun yanında oturacak bir ev (parasız), özel bir alışveriş merkezine giriş kartı- burada hemen herşey bedavaya yakın bir fiyata satılır, zaten buradaki malları alışveriş merkezleri oraya "hibe " ederler, ama parasını vergiden düşerler, yani devlet büyük market zincirlerinden vergisinin bir kısmını un , su, şeker, tereyağ, süt, ekmek, diş macunu falan cinsinden almış olur-, hemde orada gene de bir gelir elde ederler, parayla da işsizler konutlarını falan finanse ederler.
sosyal devlet statüsünde bir olaydır. yalnız iş ve işçi bulma kurumuna kayıtlısındır, sana herhangi bir iş bulduklarında " ben bu işte çalışmam" diyemezsin. almanya´da çalışan herkesin maaşından aldığı maaşa göre "işsizlik sigortası" parası keserler. bu parayı ödemek istemeyebilirsin, ama öyle yaparsan ,işsiz kalırsan işsizlik parası alamayacağından o parayı seve seve ödersin.
yani kılıçdaroğlu´nun söylediği şey, almanya´da, hollanda´da, danimarka´da 50 yıldır falan gerçekten mevcut olan birşeydir. öyle mucize bir konu falan değildir.
akp tarzı iktidara gelme yoludur. olay kömürde, beyaz eşyada falan değil yeğeen, adam dinci takılıyor. sen de bu ülkenin örf adet ve dinini yaşadığını milletin gözüne sok, bak nasıl geliyor oylar. yanlış politikadır kısaca.
10 yıl sonra dünyanın en tembel ve işsizlik oranı yükseklerde gezen bir ülkesi oluruz.
yapılırsa süper bir şey olur. neden karşı çıkılıyor anlamıyorum. yeter ki para basılarak değil o yoksulların haklarını yiyerek semirmiş orta ve üst sınıftan adil ölçütte kesilerek bulunsun bu paranın kaynağı. türkiye'nin her yıl yüz milyar euro nun üzerinde parası yurt dışına kaçıyor. bu para vergi olarak tahsil edilirse sorun kalmaz.
bulgurla komur varken cok sacma!! dunyanin tum gelismis ulkelerinde welfare adi ile var olan bu sistem ulkemize sokulmamalidir.
sadaka ile gecinme hakkimiz engellenemez.!!