"ahır" diye tabir ettikleri evlere (ki öyle evlerde oturan binlerce aile var) ellerinde çekiçlerle girerek, tv, buzdolabı, soba ne var ne yoksa evi yıkmadan önce paramparça eden, amacı iyi formatı kötü bir program. o tv'yi, buzdolabını parçalayacaklarına onlara muhtaç olan ailelere hibe etseler daha iyi olmaz mıydı dedirten tentene. tek eleştirdiğim yanı bu. yoksa güzel evler yapıp, hayallerinde bile tasavvur edemeyecekleri evlere kavuşan yoksul ailelerin sevinmelerini gözlerim yaşararak seyrediyorum. onlar mutlu oluyorlar ben de mutlu oluyorum; ama bir de o eşyaları yamyamlar gibi saldırıp parçalamasalar ve ihtiyaç sahiplarine verseler daha çok sevineceğim.
iyi bir amaca hizmet etmesi yönteminin yanlış olduğu gerçeğini değiştirmeyen program..insanların bir zamanlar yaşadıkları yerin 'hemen bu ahırı yıkalım' nidaları eşliğinde parçalanıp, bu yıkımın daha sonra çoluk çocuk bütün aileye izletilmesi kabul edilemeyecek bir şey..ne kadar kötü durumda olsa da doğduğu 'ev'in yok edilişini izleyen çocuğun yaşayacağı korkuyu ve dahası aynı koşullarda hayatını sürdüren ulaşamayacakları daha binlerce ailenin bunları izleyebileceği gerçeğini göz ardı etmemeliler bence..
yazılanları merak edip bu haftaki bölümünü izlediğim kadarıyla ugur dundar'a olan antipatimi ikiye katlayan program oldugunu söylemek isterim.
o eleştirilen deniz feneri'nde bile insanlar aşagılanmamıstı, onlara karsı yapmacık davranılmamıstı ! hele ugur dündar'ın kısık ses tonuyla ailenin durumunu anlatması yok mu..mimar ve diğer görevlilerin samimi olma gayreti de sırıtıyor. olmamış.
çok kötü sartlarda yaşayan bir aileye içindeki eşyalar, özel kıyafetler vs ile beraber 250 milyarlık ev hediye edenler umarım onların psikolojilerini nasıl koruyacaklarını da hesap etmişlerdir, tabi bir zamanlar aynı sartlarda yasam savası veren komşularındaki davranış değişikliklerini de.
ayrıca vatandas yapınca gecekondu, şirketler yapınca resmi ev olarak mı geciyor mevcut arsa ? merak ettim.
şov amacı daha bir ağır basan program. evleri yeniden yapılan insanlara hadi hiç çekinmeden diyelim ihtiyaçlarının çok üstünde şovenist evler yapılıyor, normalde 3-4 ev yapılacak parayla şov yapılıyor, bu kadar basit.
deniz feneri gibi programlar varken nasıl olması gerektiğini çok iyi idrak ettiğimiz programdır. hiç olmamasından da iyidir, bu da yadsınamaz bir gerçektir.
aferin iyi düşünmüşsün ama ezme şu insanları be kardeşim! reyting uğruna defalarca sorma aynı soruları!
+ filanhanım sizin eşiniz depremde göçük altındayken yanınızda ölmüştü değil mi?
- evet uğur bey...
+ küçük hedesu sen de hatırlıyor musun babanın nasıl öldüğünü?
- çok küçüktüm ben ozaman
+ filanhanım siz göçük altında eşinizi ve bir bacağınızı bırakmış biri olarak, bu döküntü, bu ucube evde senelerce yaşadınız...bir yandan eşinizi kaybetmenin
hedele hödölö
eeee yeter! yapacaksan yap evi, bırak nasıl bir hayır işlediğini biz farkedelim !
Programda beni en rahatsız eden durum. Yeni ev yapacakları ailenin evlerini yıkma kısmıı. ne güzel bir insana hayallerini veriyorsun anladıkta. o eşyaları neden parçalayıp atıyorsun? ihtiyacı olan tonlarca insan var türkiye'de
- bi an için yoksa rüya mı diye düşündüm, hani böyle villayı filan görünce...
- ne villası?
- villa... hani uğur dündar geldi... eee... yoksa rüya mı hani?
- yoksası filan yok, rüya görmüşsün...
- tüh, bi an için gerçek diye düşündüm...
yeni uyanan insanı, acaba gördüğüm gerçek miydi, yoksa rüya mı? paradoksuna sokan cümle. nitekim, bir gün uyandığımda telefonumu kontrol edip, rüyamda aradığım kızın nosunu görmemeyi dilemiştim. *
öncelikle şunu söyleyeyim ki, programa destek vermiş olayım; muhteşem bir program.
başlangıçtan bitişe kadar ajitasyon kokuyor, buram buram. aileye bir ev hediye ediliyor sonuçta. peki bu daha gözümüze sokulmadan, aileyi de utandırmadan yapılamaz mı? elbette yapılır.
ailenin hüzünlü hikayesi döndürülüp döndürülüp önümüze sunuluyor, aile bekletilip duygusallık had safhaya çıkarılıyor, gereksizlikler bol falan filan diye saysak daha gider bu...
ama sonuçta harika bir olay yapılıyor ve bir aile seviniyor. sırf bu yüzden bu kusurları görmezden gelerek izleyebilirim. yeter ki bir yerlerden bu olayın kurmaca olduğunu duymayayım. eğer bir kurmaca varsa işte o zaman rezaletin dik alası olur.
her nekedar yabancı formatlı bir program olsada o insanların azıcık yüzünü güldürüp sıcak bir yuva ortamı sağladığı için tebrik edilesi ayakta alkışlanası bir program. dünyada yardım etmek kadar güzel bişey yok.
formatı itibariyle yazarlara özel eleştiriler getirilebilecek de olsa, sanırım aklına gelenden evin son çivisini çakan insana kadar her emek verenin inancı doğrultusunda kendi allah'ı, tanrısı, yehovası tarafından bolca karşılık bulmasına vesile olduğu düşünülen programdır.
yakında kanal d'de çıkacak bir programdır. programın formatı eski, müstakil bir evi yıkıp o evin yerine 10 gün içinde süper lüx bir villayı dikmektir. duygusal anların yaşanacağını tahmin ettiğimiz. helal olsun diye iç geçirmemize sebebiyet veren programdır. uğur dündar'ın sunduğu bu programı heyecanla bekliyoruz.