kitap okumak, bir benzetme de olabilir burada. mesela biz arkadaşlar arasında sevişmek, yatmak gibi durumlar için okumak terimini kullanırız geyiğine. atıyorum, karşı kaldırımdan çok hoş biri geçiyor ve yanımdaki arkadaşım da bana fikrimi soruyor 'sence nasıl' diyerek. ben de fikrimi beyan ediyorum : 'okunur.'
hatta okumakla kalınmaz, ezberlenir. o derece bir güzelliktir o.
yani mustafa sandal bu şarkısında, yaşadığı ayrılık sonrası pek çok insanla seviştiğini, ancak hiçbirinde o kişiyi bulamadığını da dile getirmek istemiş olabilir. bulamazsın zaten musti, o birtanedir. onu başka birinde aramakla kendini harcamış olursun.
- yokluğunda çok kitap okudum sinem.
- alt tarafı on beş dakika banyoya girdim, ne kitabı okudun?
- süre kısıtlıydı, adına bakamadım, direkt başladım.
- nerde kitap?
- pencereden fırlattım gitti.
- sebep?
- e sen geri döndün nasılsa...
çocukluğumuzun şarkılarından mıdır bilmem, ancak her duyduğumda anlamsızca hüzünlenirim. yine aklıma geldi dinliyorum mesela. güzeldi 90'ların başları ya.
şarkı çok net bir mantık hatası barındırmaktadır. bay sandal sevgilinin boşluğunu, ayrılık acısını çok kitap okuyarak aştığını dile getirmiştir. olsa olsa büyük resimli bir kitaptır bu, boyama kitabı gibi. yoksa hatırladığım kadarıyla kitap okumak konsantrasyon gerektiriyordu.
normalde kitap okumayıp cahil cühela haliyle nefes alan yaşam formlarının terkedilince bunalımdan kitaba sarması durumunu özetleyen cümle. ulan zaten normalde de kitap okusan terkedilmeyecektin aklın başına mı geldi sanki noldu?