Hiçliğe göre ele aldığımızda madde veya maddenin ötesine asla geçemeyiz. Madde vardır. madde ise kütledir. Kütle ise hacimdir. Hacim ise sayısal bir veridir. O halde sayısal anlamı olmayan şeylerin varlığı tartışılır. Gerçeklik kavramınıda buna eklediğimiz zaman, varlık gereği gerçek olması gereken şeyin sayısal değeri olması gerekir. O halde;
Masanın üstünde duran bir bardağın var olması,
Bardağın içinde bulunan suyun var olması,
Suyun içinde bulunan elementlerin var olması,
elementlerin yapı taşlarının var olması,
Sayısal verilerle ispat edilebilir.
Ancak sayısal verilerin olmadığı "şeyleri yok saymak için de sayısal verisizlik mi gerekir ? Yani varlığı biz bize göre gerçeğe göre endeksledik. Ancak yokluk peki bizde ki hangi kavrama göre yansıyor ? Yokluk kavramının varlığı dahi bir bilgidir. O halde bir şeyin eğrisi varsa düzü, aşağısı varsa yukarısı da olmalıdır. Varlığı bildiğimiz için yokluğu da biliyoruz. Eğer gerçekten yokluk olmasaydı bunu bilmezdik. Çünkü Sayı doğrusuna göre sol negatif sağ pozitif. Eğer negatif olmasaydı bir çember olurdu o halde çember sürekli olarak ilerleyerek hem pozitif hemde negatifte bulunmuş olmazmıydık ? Yani bize göre aslında varlığı da yokluğu da aynı anda yaşıyor ve kabul ediyoruz. Aksi halde bir şeyin sadece eğrisini kabul etmek onun düzünü reddetmektir ki bu imkansızdır.Nitekim varlığı kabl etmek demek tüm olasılıkları kabul etmek emektir. Yani örnek uzayı kabul etmektir. Lakin şart koşarsanız bu örek uzayda, varlığı kendinize göre tanımlarsanız o zaman varlık bölü / örnek uzay olur. Çünkü eğriyi biliyorsanız düzün de sayısal değerini ve size kazandırdığını biliyorsunuz demektir.
Dolayısıyla,
Masanın üstünde sadece bardak yok, bardakla beraber yoklukta vardır.
Bardağın için de sadece su yok suyla beraber susuzlukta vardır,
Bu nedenle, boşluk kavramı bir hiç değildir. Boşluk kavramı bir varlıktır. Yani her şey vardır. Hiç bir şey yok değildir. Ancak güneş ışığı güneşten uzakken vardır. Ancak güneşte vardır. Lakin güneşin yanındayken güneş ışığı yoktur güneşin kendisi vardır. Burada ki anlam, güneşin hep var olduğu ancak varlığını zamana göre yaymasıdır. Yani güneş şuan değil ışığı var. Ancak güneşte var. Güneşe doğru gittiğimiz de ulaşıldığı zaman ise artık güneş ışığı değil güneş kalır. Çünkü kaynak güneştir. Çünkü varlığını ışığıyla kabul ettiren yani yanımızda olmasa bile sayısal verilerle ispat ederek varlık değeri kazanır. Böylece kaynağı bulunca ise artık daha büyük sayısal değer ve varlık olduğu için ışığa gerek kalmaz ve bize güneş yeterlidir. Çünkü güneşi ispat etmek ışığı ve ısısını da ispat etmektir.
O halde;
Bardakta bulunan suyun varlığı suyun kaynağının varlığını ispat etmektir.
suyun içinde bulunan elementlerin aslında elementlerin kaynağını bildirmektir.
Elementlerin varlığı ise yapı taşlarının kaynağını bildirmektedir.
O vakit;
Zerre den itibaren başlanan varlık silsilesi bizlere varlığın aslında temel anlamının bir kaynağı göstermesidir. Yani görünen her şey bir varlık yansımasıdır. Ancak yansıyan şeyi bulduğumuzda ise artık yansıtılan sıfatları değil yansıyan şeyi kabul ederiz. Çünkü büyüklük onundur. Güç ve ispat onundur. Olur da ışığı sönerse onun var olduğunu ifade edebilir miyiz ? Tabi ki ederiz. Dediğimiz gibi mana gereği ışık sadece zamansal bir ilerlemedir. Biz güneşin yanında olmadığımız için güneş bizlere ispat vermektedir. Ancak ışığı olur da yok olursa bu güneşin yok olduğunu değil güneşin ışığının olmadığını mı gösterir ? Yoksa güneş yok mu denilir ? Burada yok olma kavramı yoktur. Yani yokluk vardır. O halde yokluk bizlere göre vardır veya yoktur.
Hülasa olarak;
Her şeyin varlığı kaynağı, bir şeyin yokluğu varlığını, varlıkları ise o şeylerin bir kaynak içinde olduğunu gösterir. Burada bizlere göre varlığı sayılar değil sayıların kendisi ispat eder. Yani her varlık sayısal olarak kendi varlığını çağırır ve ilan eder. O halde bu çağırma ise kendi kaynaklarının bir yansımasıdır. Yansıma ise bizleri eninde sonunda bir şeylerin hiçliğin yansıması olduğunu gösterir. Bu Bir yaratıcının insanlığa yansıması veya güneşe veya evrene yani örnek uzaydıır diyebiliriz. O halde yaratıcı kendi yansımasını kendisini bildirmek için yapmıştır. Burada neden sorusu yerine bunca varlığı kabullenmek amacı verir. Çünkü Neden sorusunun sebebi yoktur. Güneş bize göre neden uzakta ancak ışığı varsa bu tasarım sistemide buna göre açıklanabilir.
Hamd Allaha mahsustur. O halde tüm sayısal ispat birer hamddır. Hamd ise zikirdir çağırmaktır.