ergenlikte girilen derin bunalımlarda doğabilen bir istektir ki zamanla insan anlar az çok her şeyin gelip geçici olduğunu da var omak daha çok var olmak ister yok olmak yerine.
hayattaki iki yüzlülerden bıkan ve ne zaman birine güvense onu sırtından vuran dost sandığı yılanlarla birlikte yaşamak zorunda olan ve ne hikmetse bunların yanında bütün işlerinin ters gitmesine dayanamayan insanın en çok istediği şeydir.
var olmanın tersi değildir bu istek aslında. yok olmak, öyle ölüp gitmek gibi değil. hiç olmak gibi, hiç olmamış olmak gibi. kendi varlığını reddetmek gibi bir istektir yok olma isteği. *
adressiz, telefonsuz, umutsuz, umrumdışı moduna girerek, ulaşılmaz olma isteği..
tüm kredi kartlarını bilgisayar masasının üstüne dizip laptopın üstüne dijital fotoğraf makinesini bırakıp bi kaç eşyayı ve giysiyi, diplomayı, kimlik ve pasaportu ve bir de oyuncağı alarak evden çıkmak...
sevilmiş olan kişiye çoktan ertelenmiş "yenildim"i yazmak... vaz geçmek, emin olmak...
bir daha var olup olmayacağı düşüncesini ya da amacını da taşımadan yapabilmesi belki bunları insanın...
Her şeyin anlamsız ve boş olduğu gerçeği fark edildiği an gelen istektir.üstelik sizi buraya bağlayan hiçbir nedeniniz yoksa bu durumdan kurtulmak zordur. Yaşıyoruz ama nasıl yaşıyoruz kime yaşıyoruz ileride nasıl yaşayacağız peki gibi saçma sorularla boğuşmaya başlarsınız.
"Susar herkes susar
Her yer kural
Yıkın duvarları
Uğra, yanıma uğra
Bir yazı tuğra bükelim tüm kolları
Koy koy yeni bi' kat
Onu da geçeyim iyi bi' fark
Zoruna gidenin dili kurak
Kapalı kapıya çeneni tak
Boşver geri topla
Verdiğin değerin dili olsa
Kalbimi vurmuş gidiyorsan
Acı diliyorsan ne de biliyorsan
Kızgın güllerin üstüne düşmüş dolunayım ben (woo)
Soldum bir kere, geriye dönersem yok olayım ben (ey)
Koştum bi' firara, beni ölmezsem yine ara
Kara kış gibiyim sobalara, bizi doldursun odalara"