çalışma esası, kendilerinin veya ağababalarının sıktıkları arsızca yalanları durmadan tekrar edip, cahil cühelaya "doğrudur" diye yutturmak olan mekanizmadır.
yalanlarına kanıt diye sundukları, kendi yazdıkları veya ağababalarının yazdıkları yalannamelerdir.
“Türkiye islâmî alâkasını ve islâmı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa, bizimle hulûs birliği etmiş olur. Biz de kendisine dilediğini veririz.”[1]
--spoiler--
belgesi? değil mi ya? madem "belgelerle gerçek tarihi yazma" iddiasındasın, belgesi olması gerekmez mi? mesela lord curzon'un bu demecini yayınlayan gazetenin nüshası filan?
ama merak etmeyin. belgesi elbette var!.. buyurun:
--spoiler--
[1] Büyük Doğu, sayı 29, Emirdağ L., sayfa 277.
--spoiler--
birisi yalancı kumarbazın hezeyanlarını döktüğü bir paçavra, diğeri akıl hastası sahte peygamberin sayıklamaları!..
görüleceği üzere sahtekarlık yaparken yobazın ne eli, ne de vicdanı titrer...
her zaman dediğim gibi, yobazın yolu batıl bir yoldur. zira hakkın yalana, iftiraya, sahtekarlığa ihtiyacı olmaz. bunlara ihtiyacı olan muhakkak batıldır.
yalanı büyük tutmak esasına dayalıdır. aha da "camilerimizi genelev yaptılar. sebilürreşat dergisinde haberi var" diyen yalancı yobaz puşta derginin verdiği cevap:
işte burada bir kısım yalanlarının gerçekte ne ayak olduğunu güzelce açıkladım. meydanı boş bulunca sıktıkları şu yalanların arkasında durabilen tek bir yobaz çıkmadı.