Yobaz zoru gördüğünde götün götün kaçan, vatanını emperyalistlere peşkeş çekerek çoğalan, fotosentez yapmayı da ihmal etmeyen bir çeşit münafıktır. Uhud savaşındaki yenilgi bu korkak din tüccarlarını ayırt etmek içindir.
Dini esaslarin mantigini kavramis, o mantik cercevesinde hayatini yasayan ve kimselere zarari dokunmayan kimsedir dindar.
Dini kurallari genele yaymak isteyen, kendisi gibi olmayanlari otekilestirip baski ile butun insanligin kendi tanrisina tapinmasi icin cabalayan ve bu ugurda insanlara zarar veren kimsedir yobaz. Aslinda bu olayin din ile de alakasi pek yoktur, zira ateistlerin de "yobaz" lik seviyesinde inanclarini yasayanlari mevcuttur. Esas olay kisinin ne kadar akilli olduguyla iliskilidir.
dindarlar bilinçli kültürlü insanlardır. inandıkları tanrının belli kuralları çerçevesinde yaşarlar. yobazlar bilinçsiz kültürsüz insanlardır. inandıkları insanın uydurduğu kurallar çerçevesinde yaşarlar ve bu kurALLARI akıl süzgecinden geçiremezler.
yobaz iyi insan kavramini imanla ozdeslestirir. dindar insanligina bakar. dindar demokrattir. ermeni, rum, ateist, alevi dostlari vardir ve bunlara bir cok sozde muslumandan daha cok guvenir. babamdan biliyorum yobazligi canlar. serefsize serefsiz denir allahsiz degil sevgili babacigim.
yobaz ve dindar iki uydurulmuş kelimedir. aynı ''islamcı'' kelimesi gibi.
bizim için islam vardır; onun yorumu vardır. itikadı sağlam müslüman 4 hak mezhepten birini taklit eden, alimlerin görüşlerini nakleden ve mukallit olduğunun bilincinde olandır. islam dairesi içerisinde cereyan eden bazı akımlar aşırıdır. kadızadelerin hanbelî yorumu aşırı idi mesela. ''bid'at'' olarak nitelendirdikleri çok şey vardı. yıldızlara bakmayı haram sayarlardı. 'yobaz' işte böyle bir şeydir. dinin aşırı ve katı yorumudur. fakat gelgelelim; osmanlı tarihinde en azından matbaa gibi aletlere ''şeytan icadı'' diyen bir 'yobaz' da çıkmamıştır.
müslüman olan, islam'ın gerektirdiği gibi yaşar. islam, bir bütündür. islam'ın hukuku da vardır, adab-ı muaşeret esasları da. hakiki müslüman, islam hukukunu reddedemez. islam hukukunun zahirine fıkıh deriz. fıkıh, şeriatla bir bütündür. kısacası şeriat, islam'ın nizamı ve düzenidir. müslümanın uyması gereken şartları, uyulmadığında uygulanacak cezaları ve evlenme, nikah, ibadet gibi esasları içerir.
müslüman da buna uyandır.
'dindar' ve 'yobaz' denen iki kelime, cumhuriyet devri uydurmacalarıdır. 'dindar' dedikleri evinin içinde ibadet eden, dışarıda islam'ın gerektirdiği şekilde davranmayan, laik devlet prensiplerine ters düşmeyen kimsedir onlar için. 'yobaz' ise islam'ı bir bütün olarak kabul eden ve allah'ın kanunlarının uygulanmasını isteyendir. 'dindar'ı yüceltir, 'yobaz'ı kötülerler.
onlara göre; tüm sahabeler, peygamberler, islam alimleri, hacı dede'ler yobazdır. fakat evinde arada bir namaz kılan, dışarıda islam'ın tesettür emrine riayet etmeyen, kafasına göre 2 tek atan adam da 'dindar'dır, önemli olan da odur.
bugün, kültürümüzün ve medeniyetimizin garplılara mağlup olduğu, onları taklitte aşırıya kaçtığımız bir devirde yaşıyoruz. ben kimseye yaptıkları ettikleri yüzünden kızmıyorum. dinini bilen yok. öğrenmek isteyen de yok. marka müslümanlığı revaçta. evlerimiz müslüman evi gibi değil, kızlarımız da değil, erkeklerimiz hele hiç değil. babalar kur'an öğretmez, analar komşuda dedikodudan başka bir şey bilmez, çocuklar bilgisayar başında amerikan askeri olup müslüman öldürür...
bu devir böyle...
ama bu hakkı söylememize de mani olamayacaktır. asla! en azından bunu yapabiliriz...
dindar: ben dinimi yaşarım yanlışım varsa öğrenip dğzeltmeye çalışırım.
yobaz: ben dinimi yaşarım benle birlikte sende yaşamalısın benim dinimi yşamadın mı öl geber hem benim dediklerim de doğru ben yanlış bilmem sen yanlış bilirsin.