yirmi birinci yüzyılı yaşadığımız bu günlerde bir atari klasiği olan super mario'yu oynayan insanlardır. boruların arasında dolaşır, mantar yiyip büyürler.
kendisi için, tuğlalara kafa vura vura, deli divane olacak erkek bulamayan hatun veya direğin tepesine atlayacak değerde hatun bulamayan erkektir. gerçek hayatta olmayınca, oyunda bulur çareyi. sevenleri kavuşturmaya da joystick aracıyla yardımcı olur. kendisi, kafayı tuğlaya vurana kadar idare eder işte.
yirminci yüzyılda başladığı oyunun sonunu getirmek için uğraşan insandır. ayrıca super mario oyununun sonunun olmadığına dair uyarılması gereken insandır.
büyük ihtimalle oyunu bitirememiş hırs yapmıştır ve ömrü boyunca da bitiremeyecektir. 8 i bırakın 6. seviyeye gelmek bile insanı efsane yapar be. insanı uyuşturur, oyuna hapseder mario, vakit öldürür. sırf bu yüzden en iyi oyundur zaten.
bu entry yi yazarken arka planda save alabildiğim bi mario çalışıyo ve ben hala bitiremiyorum, silemiyom da oyunu, yarın sınavım var, çaresizim, mario nun eline düştüm, kurtulamıyorum, ağzıma sıçtın mario...
seni seviyorum mario. o ejderhanın...
aylarca internette geçirilen zaman, pc'nin bozulmasıyla sekteye uğrayınca, alternatif vakit geçirme aracı olarak super mario yu tarihin tozlu sayfalarından tekrar gündeme taşıyan insan modelidir.