her seferinde sanki deniz kenarında, ayaklarımız suyun içerisinde, su ılık ama.
sonra yüzüme soğuğa yakın ılık bir rüzgar gelip, gidiyor. saçlarım uçuşuyor. önümüzde beyaz masa örtülü küçük tahta bir masa. sandalyeler tahta. yeni değil ha, eski usul. sıcak. samimi. gerçek. kim bilir kaç kişi gelip oturmuş burda, kaç kişi dertli dertli rakısını yudumlayıp, sigarasını içmiş; kaç kişi sevdiği adamın/kadının gözlerine dolu dolu bakmış diye düşüneceğin cinsten, anıları olan bir masa.
rakı tabi. söylemeye gerek yok. bir de yukardan sarkıtılan sarı lambalar. tek tük ama, bokunu çıkarmadan.
ne güzel lan. kapattım gözlerimi. ordayım. rakı soğuk, fonda yine mi çiçek çalıyor..
meral okay da sözlerini yazarken herhalde böyle bir beste çıkacağını tahmin etmemiştir. ara dinkjian ın elinin değipte olmayan bir beste zaten yok ama bu şarkıda udu ile eşlik edip cihan okan da sezen le söyleyince muhteşem bir iş çıkmış.
şarkıya ermeni lobisi hakim. perküsyonlar da arto tuncboyaciyan, piyano armen donelian, ud & beste ara dinkjian.
bas gitar da ise marc johnson, cihan okan ın dışında fuat güner de şarkıya eşlik etmiştir.
her şarkıyı duyduğunda insan 0 dan rakı masası mı kurar?
Bir ara kiz arkadaslarla paylasilan fotoğrafların altına bu şarkı sözünden bir kuble yazilirdi.benim de yapmışligim olabilir.herkes gibi biraz karanlık günlerden geçmişiz demek ki.