yeşilçam denen dünyanın en dandik, en rezil, enb bayağı, en kalitesiz, en yerlerde sürünen, en pof, en tırt sinema(!) müessesesinin; top, gay, luti ,oğlancı, livatacı, travesti, solcu deyyus ve ateist godoş takımından oluşmasından ötürüdür. adamlar militanlık, sokakta teröristlik yaparken, boş vakitlerinde sinema çeviriyorlardı, vakitleri yoktu netekim.
alenen olan düşmanlıktır. yeni kurulmuş bir cumhuriyetin azınlık kurucularının empoze etmek istedikleri batı medeniyeti yaşam tarzını her alanda yaydıkları gibi sinema sektöründe kullanmaları olağandır. izlediğimiz yeşilçam filmlerinde gösterilen tüm din adamları üçkağıtçı, çıkarcı, yalancı ve düzenbazdır. tabi onlara göre asıl sorun halkın rahatsız edici muhafazakar yaşantısını din temelinde misyon yürüten bir adama yıkmak daha kolaydır. hayranı oldukları aile içi ensest ilişkiler, alkol, uyuşturucu, hırsızlık gibi damarlarına işleyen modernist yeni yüzyıl akımlarını bu hodüklere aktarmanın en kolay yolu sinemadır. batının her konuda geldiği noktada uyguladığı düşün ve yap felsefesini frenleyen düşün ama sabret mottosunu yıkmak için bu ülkenin onlara göre geri kalmış din olgusunu parçalamaktır. onun içindir ki,kadının kafasındaki bez parçasıyla yapılan kavga aslında öbür kadının daha rahat soyunması içndir.
yabancı filmlere genel olarak bakıldığında, bir kilise bir filmin bir karesine mutlaka girmiştir, yabancı film yapımcılarının din sevgisi ve propagandası işte takdire şayandır, bizlerin de bunu örnek almamız gereklidir, diğer toplumlara haşa bir dini dayatma için değil, kendi gelecek neslimize bu dini ve milli duyarlılığı öğretmek ve sevdirmek için bunu yapmalıyız.
yeşilçamdaki seneryo gereği oyunculardan daha tehlikelisi hayatın içinden gerçek oyuncular için (bkz: müslüm gündüz) (bkz: fadime şahin) (bkz: ali kalkancı)