iki insan birbirine aşık ise , mutlaka dağda , bayırda kırda dolaşır. Yani bir ormanlık alan veya yeşillik mevcuttur. Ne ima etmeye çalışmışlar teee o zamanları... şimdi anlıyorum.
film: battal gazi destanı
başrol: cüneyt arkın
-hoşgeldiniz babacığım.
+Noşbulduk yavrum!
bu sadece "N" klişesinin olduğu bölüme bir örnek. Cüneyt Arkın kısmına gelirsek, duvardan duvara sıçramalar, bir tabur askerin üstüne atlayarak hiç sağ bırakmama, sıçraya sıçraya usanmadan 50 tane bıçak atma(neresinde sakladığını hala çözemedim), bir seferde 3 ok atma ve bunların hepsinin 12'den vurması, düşmanın tarafından bir manita yapması, işkence gördükten sonra ölecek haldeyken eskisinden iyi olması, her filmde tek başına haçlı bırakmaması... gibi sonu gelmez klişeler içerir...
kahramanın telefonda konuşurken ,karşıdan ses gelmemesi üzerine ahizenin konulduğu yere diğer eliyle vurması.
-nalo! nalo!
o öyle olmuyor, öyle yaparsan kapanır zaten.*
-kocası ölen kadın illaki kötü yola düşmek zorundadır. oğlu ve akrabaları tarafında reddedilmezse olmaz.
-benim annem nerde baba? sorusunun cevabı hiç şaşmaz. 'senin annen bir melekti yavrum'
-hayır ve olamaz kelimeleri başlarına mutlaka n harfi alıp nayır, nolamaz şeklinde ikilemeye dönüşür.
-iki sevenin arasına başka biri girmezse olmaz.
-seven iki kişiyi ayırmaya çalışan baba sonunda insafa gelip çifti bağrına basar.
- denize bakan o tepe yerde, ille de o ağacın ardında esas kızla, esas oğlanın mutlaka saklambaç oynaması.
- tüm kadınların ağlama sahnesinde yine illa odasına koşarak yatağa abanarak ağlaması.
(kanepede ya da mutfakta, evin farklı bir bölümünde hem de ayakta falan ağlayamıyolar hiç)