ask dusmani fabrikator baba takintisi yoktur, aşk düşmanı zengin baba takıntısı vardır. aşk düşmanı olan fabrikatör baba değil, zengin babadır. baba fabrikatör değil pamuk kralı olsa bile gene aşk düşmanı olacaktı. o sebeple her fabrikatör babaya laf söylemek doğru değildir, babası fabrikatör olanlar üzülüp, kırılıp, incinebilirler.*
keltos ise feridun çölgecen, saç sakal sahibi ise hüseyin peyda olan bu kişiler hep bir haksizliklara ugrarlar.
biraz farz-i misal edersek, son yazisinin olmadiğini ve görünmeyen ama aci gerceklerin beyaz perdeye değilde hayat perdesinden izlersek söyle bir durum ortaya cikar.
pederinin butun karsi cikmalarina ragmen fakir ve namuslu gencle evlenen kizimiz pembe pancurlu evine ne yazik ki kavusamamiş, biri karninda iki kucağinda zirtapoz cocuklari ile ugrasmaktadir.
kaynana ziriltisi cekmekte, baba evinde sürdüğü saadet ve bolluktan fakru zarurete düsmüstür. ask bitince gercekler kazik gibi ortaya ciktiğindan ötürü bahtiyarliği derin bir boktaniyete ulasmiştir. ayağinda eprimiş kundurulari ile semt pazarindan cürük carik mallari almaktan dolayi büyük bir hicap icindedir.
beyi denilen tembel hiyarto kahvede pişpirik oynamakta ve üç kurus evinin nafakasini har vurmaktadir.
eşler arasinda siddetli gecimsizlik sürmekte ve kizimiz baba evinden kirmizi kart yediği için geri dönememektedir.
mutsuz, bedbaht bir ömür süren bu ikili belki mezarda mesut olacaktir.
jönümüz olacak herif fakru zaruret içinde oldugu halde milyarder kayinpederinden kendini feraha erdiricek borc ve iş istemez. cünkü gururu herşeyden önce gelir. veletler ac bilac kalsin hatta yeni dogacak bebek süt alamayacaklari için rasitizm hastaliğina tutulmasi imkan dahilinde olsa bile.
hanım kızımız gerek maddi gerekse manevi zorluklardan ötürü güzelliğinin ısıltısını kaybetmektedir. hatta jönümüz onun musmulaya dönmekte oldugunu gördüğü için mambo aysel kıvamindaki karilar ile kacamak yapmaktadir.
olan biten bellidir ve bu senaryonun devami mesut baslayip hicaz makaminda devam eder... fazla teferruata gerek yok...
fabrikator baba ise hakli olmanin dayanilmaz agirliğini hafifletmek için bogaza nazir saray avlusu evinde denize bakarak vat69 marka viskisini yudumlar.
evet yesilcam filmleri ile gercek hayati birbirine karistirmamak gerek. film filmdir, hayat ise hayat. ask karin doyurmaz amigolar. devenin cani bile dengi dengine calar, ne yazik ki...
bu masallara kanip hayatlarini bombok eden allah bilir kaç kişi vardir.
evet kötü adam yaftasini yeseniz bile akıl ve tecrube süzgecinden gecirerek gördüğünüz gercekleri söylemekten vazgecmeyin. eğer vazgecerseniz o vakit en büyük kötülüğü ve -affedersiniz- götlüğü siz yaparsiniz. bilmem anlatabildim mi?
fabrikatör değilse bilin ki armatör dür.
"bu işte para bok" diyebileceğimiz bir meslek grubu sunulmalıdır orda; çünkü esas kızımızın bir süre para ile aşk ikileminde kalıp, sonunda fakir ama gururlu oğlanımızı seçerek izleyiciye bir ders vermesi gerekmektedir.
kızımın peşini bırakmak için kaç para istiyorsun delikanlı ?
-Benim aşkım satılık değil beybaba!
Herkesin bir değeri vardır elbet on bin yeter mi ?
-Siz benim aşkımın parayla ölçüleceğini mi sandınız? Biz Ayşe ile ne olursa olsun evleneceğiz ?
-Tamam tamam hadi 100 bin olsun ?
-Aslında kızın da pek güzel sayılmaz ya ben biraz düşüneyim...