yeşil peri gecesi

entry12 galeri0
    1.
  1. ayfer tunç'un, can yayınlarından çıkan yeni romanının adıdır. son zamanlarda yazılan en harika, en yüksek çözünürlüklü 400 küsur sayfalık kurmaca metindir. 26 TL'dir. paranıza kıyamıyorsanız, bu paraya starbucks'ta* sevgilime hava atarım diyorsanız; kankamla iki kadeh atarım diyorsanız; iddiaya yatırırım, piyango bileti alırım, onu da beceremezsem kazı-kazan oynarım diyorsanız ya da maddi durumunuz bir kitaba 26 TL vermeye müsaait değilse, kütüphaneden de olsa alıp okuyun. iyi geliyor.
    3 ...
  2. 2.
  3. olası bir absinthe partisine verilebilecek en klişe isim..
    2 ...
  4. 3.
  5. bitmesin diye yavaş yavaş okuduğum, son zamanlardaki en sürükleyici kitap. aynı anda iki kitap okumaktan hoşlanan biri olarak, okuduğum diğer kitabın yüzüne 3 gündür bakmıyorum. bakamıyorum. kitabı elimden düşüremiyorum. yolda, metroda, otobüste, evde her yerde okuyorum kitabı. bir yandan bitmesin istiyorum diğer yandan sonunu feci merak ediyorum. bitmesine 10 sayfa kaldı. okumuyorum kitabı, bıraktım. meraktan çatlamak üzereyim ama bu his harika hissetiriyor kendimi. ayfer tunç'u bu kitapla tanıdığım için hem seviniyorum hem de kendime kızıyorum. tavsiye etmiyorum kitabı kimseye çünkü insan iş yapamaz hala geliyor.

    edit: dayanamadım, bitirdim.
    0 ...
  6. 4.
  7. bir gecede bitirdiğim ender kitaplardandır. dünyanın sayılı harikalarındandır.
    0 ...
  8. 5.
  9. buram buram hüzün kokan, o hüzünde mutlaka kendinizden birşeyler bulduğumuz, sürükleyici, meraklandırıcı, olay örgüsü güzel kurulmuş son zamanlarda okuduğum en sıcak kitap..
    1 ...
  10. 6.
  11. sabahın ilk ışıklarına kadar soluksuz okunan roman. kitaplarda beğendiğiniz pasajların altını çizen bir insansanız yeşil peri gecesi ni çizik içinde bırakacağınızı garanti edebilirim...
    1 ...
  12. 7.
  13. kitabın sürükleyiciliği tartışılmaz bir gerçek.. hikaye ve dilin kullanımı muhteşem.. ilk kez okuduğum ayfer tunç için, umarım referans niteliğindedir..
    2 ...
  14. 8.
  15. --spoiler--
    ama Ali başkaydı. neden başka olduğunu bilmiyordum. elimi sanki bin yıldır tutuyormuş, buna çok
    alışkınmış gibi tutuyordu. Ben de onunla böyle el ele yürümeye alışkınmışım gibi yürüyordum. (…) ‘Nereye gidiyoruz?’ dedim. ‘Yürüyoruz işte’ dedi. ‘Yürüyebildiğimiz kadar yürüyelim.’ Öyle yaptık. Onunla beraberliğimiz yürüyebildiği kadar yürüdü. Ben daha çok yürüyecek, sonsuza kadar sürecek sanıyordum. Ama bir gün elimi bıraktı, çekip gitti.

    ***
    Hayatımın baraj sorusu:Kemik kırığı mı daha çok acı verir, onur kırığı mı? Cevap:Kaçıncı kez kırıldığına bağlı.Kemik kırığı ile duyulan acı birbiriyle doğru orantılıdır.Kırığın şiddeti de arttıkça acının şiddeti de artar.Onur kırığı ile duyulan acı ise ters orantılıdır.Darbe sayısı arttıkça hissedilen acı azalır, hassasiyet tabakası kalınlaşır.Onur dumur olur.

    ***
    birisinin ölümünü beklemek, ölmesinden daha zor.

    ***
    uzaklarda aramaya gerek yok, cehennem yeryüzündedir.

    ***

    bazı ruhlar dışbükeydir, bazı ruhlar içbükey.biz içbükey ruhlarız, babamla ben.içimize doğru kapanırız, istiridye gibi.içimizin tam ortasında duran, patlamayan, patlayıp da ortalığa saçılmayan, saçılıp da herkesi kirletmeyen incimiz - çıbanımız kistleşir içimizde.kistleşen bu inci - çıbanımız varlığımızın özüdür, habis.*
    --spoiler--

    önce akıcılığıyla soluğunuzu kesecek ardından anlattıklarıyla vicdanınıza yumruk gibi inecek olağanüstü bir kitap.hele ki kitapta kızın babasıyla, ailesinin dağılmasıyla ilgili bölümlerde göz yaşlarını tutabilene aşk olsun.
    aslında kitabın kapağındaki kızın bakışları, kitabın özeti niteliğinde resmen.
    acıtıyor, sorgulatıyor kitapta anlatılanlar.
    şiiri sevdiriyor bir de kitapta geçen lirikler.insanı cemal süreya, ece ayhan, edip cansever okumaya itiyor.
    ''gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor.''

    her ne kadar kitapta olayı anlatan kişinin adı geçmese de, olayın kahramanı ayfer tunç'un ilk romanı olan ''kapak kızı'' nın kahramanı şebnem.yeşil peri gecesi de bir nevi devam kitabı niteliğinde.

    kısacası; elinizden düşürmeyeceğiniz, bitecek diye de içinizi kemiren, mutlaka okunması gereken muhteşem bir kitap.
    2 ...
  16. 9.
  17. Okumayı adam akıllı söktüğüm zamanlardan beri kitap okuyorum. Korktuğum, ağladığım, aşık olduğum, hiç bilmediğim diyarlara gittiğim, hayal kurduğum, hayal kırdığım bir sürü kitap okudum. Edebiyat değeri çok yüksek olanlar, sabun köpüğüne aşk romanları, devrimcilerin hayatları, ülkenin siyasi tarihi aklınıza ne gelirse işte, çeşit ayırt etmeden okudum. Şu an durduğum noktadan geçmişe bakınca favori yazarlarım belli, favori kitaplarım belli, ne yazsa okurum dediklerim belli. Yazarı çok sevip kitabını sevmediklerim de var, bu muhteşem kitabı bu yazar nasıl yazmış, olamaz dediklerim de. Övebileceğim de yerebileceğim de kitap sayısı çok fakat iş enlere geldiğinde benim ağzımdan, kalemimden en büyük övgüyü alan kitap sanırım Yeşil Peri Gecesi. Diğer göz bebeğim kitaplara haksızlık ettiğimi düşünenler olabilir, haklılardır belki de bilmiyorum. Gelin görün ki Ayfer Tunç her bir cümleyi nakış gibi işlemiş, ben seni gebertmeye karar verdim sevgili okur bu kitabın sonunda, kaçarın yok diye inat etmiş bu kitapta. En içime işleyen tanımlardan biridir kanırtmak. heh bu kitap işte kanırtıyor insanın içini. Öyle. Hissettiriyor bu kitap. insanlığından utanmayı, çok aşık olmayı, içinin çürümesini, çaresizliği, leşliği daha neleri neleri.

    Yıllar geçer ve kitap tekrar elindedir. Sen altını çizdiğin cümlelere bakarsın.

    --spoiler--

    Ali'nin sesinde ve ellerinde dünyanın bütün şefkatleri vardı.

    Beni kendine çekti. Yumuşacık sarıldı. Bir bebeğin başını sarar gibi, avucunu kafatasımın arkasına dayadı, yüzümü omuzlarına bastırdı. Ali'nin unutalı yıllar-yıllar-yıllar olan kokusunu yeniden duyunca burnumun direği sızladı.

    Ne kadar ömrüm kaldıysa seninle geçireceğim dedi. inandım. Ali bana hiç yalan söylememişti. Beni kırmıştı, çok üzmüştü, terk etmişti, ama hiç yalan söylememişti.

    Her gece Ali'yi kendime bir kez daha tekrarladım. Ama onun ertesi gün buluşacağımızı bile unuttuğu olurdu. Benim için Ali hayatın tamamını kapsıyordu. Ama Ali için ben hayatın kapsadığı küçük bir şeydim.

    Ali o günü anlatırken bana bakıyordu. O günkü gibi bakıyordu. Ali o gün bana aşkla bakmıştı. Şimdi de öyle bakıyordu. Ah Ali! Diye düşündüm. Her şeyi hatırlıyorsun, ama bak, geçip gitti yıllar.

    Ayrılmalıydık Ali. Kendiliğinden bitmeliydi aşkımız. Hani korlar yanıp geçer ya, öyle. Aşkım daha alev alevken, beni öylece bırakıp gitmemeliydin.

    Yıllarım seni bırakıp gittiğim için pişmanlıkla geçti.

    Ben zaten bu yaşa gelene kadar çok fazla adama aşık olmuştum. Hayata hep kendimi birilerine aşık olduğuma inandırmaya çalışarak tahammül etmiştim. Ama hep birilerine aşık olmaya çalışarak sefil olmuştum. (Aslında aşık olduğum herkes tekti, Ali'ydi.) Ben kendimi aşkın içinde kaybedemezdim. Ben kendimi hayatın içinde kaybederdim. Aşık gibi bir şey olurdum, (bir şey işte.. aşığa benzeyen, aslında değil). Ama sefaletim gibi değildi, gerçekti.
    Sevilmek istemiştim. Ömrüm sevilmek isteyerek geçmişti. Sevilmek için güzelliğimden başka verebileceğim hiçbir şeyim yoktu. Ama güzelliğimi herkes istemiyordu. isteyenler de çabuk bıkıyorlardı. Sevginin kesintisiz bir şey olduğuna inanmıyordum. Sevgi doğuyordu. Sonra bir gün ölüyordu. Ölünce hiç doğmamış gibi oluyordu.

    Bir şişe viski biter kalkarım. Ali'yi yüzünde gelişin bana acı verdi cümlesiyle bırakırım. Benim yüzümde ise, vicdan sahiplerinin mağdur ettikleriyle imtihanı çok zorludur cümlesi. Asansör gelir, Ali zoraki gülümser. Gene gel ara sıra der. Gene gel ara sıra mı? Donup kalırım. Sözcükler dökülür ağzımdan, parça parça olur. Beni işte şimdi yıktın Ali, beni şimdi gerçekten terk ettin! Sarsılır Ali'nin yüzü, darmadağın olur. Söylenebilecek en yanlış şeyi söylediğini anlar. O güzelim siyah gözlerine acı, yıldırım gibi düşer, tepeden tırnağa yanar, bana bunu yapma der gibi bakar. Birden gözlerinde yaş parlar. Beni tutar kolumdan. Sımsıkı sarılır. Ali'nin göz yaşlarıyla içim yıkanır. Mutlaka gel, gene gel, n'olur gel der. Giderim.

    --spoiler--

    Bazı cümleleri asla söylememen gerektiğini, bazı insanları asla terk etmemen gerektiğini, kalbini yerinden çıkara çıkara sana öğreten kitaptır Yeşil Peri Gecesi.
    3 ...
  18. 10.
  19. --spoiler--
    ”Nereye gidiyoruz?”dedim.
    “Yürüyoruz işte,”dedi.”Yürüyebildiğimiz kadar yürüyelim.”
    Öyle yaptık.
    Onunla beraberliğimiz yürüyebildiği kadar yürüdü.Ben daha çok yürüyecek,sonsuza kadar sürecek sanıyordum.Ama bir gün elimi bıraktı,çekip gitti.
    --spoiler--
    4 ...
  20. 11.
  21. ayfer tuncun hayatın anlamını sorgulattığı bilgeliğin kitabı gibi aşırı kaçabilecek bir tanımlamayı bile korkmadan söyleyebileceğim 400 sayfa olmasına rağmen kısa sürede biten edebi yönünün güçlülüğü yanı sıra akıcılığı ve insana dair her duyguyu anlatabilmesiyle kendine bağlayan romanı. roman karakterlerinin kişiliklerini öyle bir psikoloik zeminde işliyor ki tüm karakterleri rahatlıkla çözümleyebiliyor her davranışın amacını anlayabiliyorsun. hatta bazen gerçek yaşama bile uyarlama olanağı sağlıyor.
    --spoiler--

    " ben daha yıllar önce , kendimi bizzat ,kendi irademle kurban etmiştim. ben hayatta bir kurban olarak var olmuştum. kurban olmayı kabul etmeyebilirdim ama etmiştim. dünyaya kurban edilmeye hazır gözlerle bakmak,hayır demekten kolaydı. mağdur olmak cesur olmaktan çok daha kolaydı. insan cesareti seçemezse kurban olmayı kendiliğinden seçmiş oluyordu.insan mağdur olmanın suçsuz olmak anlamına geldiğini sanıyordu. oysa mağdur olmak suçsuz olmak değildi. hayatım boyunca kurban olmayı seçtiğimi anlayınca kendimden de tiksinmiştim."

    "Ölümün bir an degil, bir surec oldugunu dusundum. Ömür bir dalgaydi, uzaklardan gelip sonunda kiyiya vuran.ölüm bir surecti, dalganin anbean kiyidan cekildigi."

    " askin has olani bir karsiligi olup olmadigiyla ilgilenmez. Has ask,tutuldugu varlikta bir degeri var mi yok mu umursamaz. Has ask tanri askina benzer.sen tanriyi cok seversin ama o herkesi sever hatta belki seni sevmez.ama ben tanriyi degil seni seviyorum ve ben kucucuk alelade zavalli bir insancigim."

    "Ama uzulme baba bunda uzulecek bir sey yok.duygular andir gecer. Duygulari yasarken saniyoruz ki budur iste her sey.hayat, olum ,varlik anlam hepsi bu andir,bu anin icindedir. Ama geciyor baba. Duygu dedigimiz sey benligimizin bir yerlerinde belirip kaybolan bir seyler iste. Geliyor , geciyor ama cok agri yapiyor."
    "
    --spoiler--
    2 ...
  22. 12.
  23. okurken yüzümde bir gülümseme beliriyor. neden bilmem, sanki bir arkadaşımla dertleşiyormuşum gibi.

    --spoiler--

    oysa hayat naz maz tanımıyordu. kendimden biliyordum. hayat hiç beklemediğin anda öyle kafa atardı ki, ağzın burnun dağılırdı. o zaman anlardın işte büyümek neymiş. nasıl acı ve erken bir şeymiş.

    --spoiler--
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük