Bursa, tarihteki önemi ile olduğu kadar, eşsiz doğası ile de dikkati çeken bir kenttir. 'yeşil' rengi adeta bu kentle özdeşleşmiş, onun simgesi olmuştur. bu geçmişten bu yana bilinen bir tanımlamadır.
Artık kısa sürede büyük sanayileşme çabasında olduğu için yeşil ağaçlarını kestirmek zorunda kalmış ve bu yeşil imajını zedelemiştir. (Bursalı olduğum için biliyorum.)
son 25 yılda yaşadığı bulgaristan göçmeni ve kürt istilası sebebiyle her tarafı betonlaşsa da yeşilliğini muhafaza etmeye çalışan bursa'nın görüntüsü gitgide griye dönüyor. evet belki büyük şehirler içinde en yeşil olanıdır ama aynı ölçüde büyük şehirler içinde doğal yapısı en fazla tahrip edilen şehir de bursa'dır. ülkenin başka yerinin fabrikaya ihtiyacı yokmuş gibi getirip 3 otomobil fabrikasını da bursa'ya kurdular ve kenti pek çok açıdan mahvettiler. sağı solu kürt bir şehir yaptılar öncelikle. doğu'dan ipini koparan soluğu bursa'da alıyor, sanki devlet arazisi babasının malıymış gibi derme çatma, plansız ev yapıyor. aynısı 25 yıllık bulgaristan göçmenleri için de geçerli. şehrin doğu ve batı'sında plansız kentleşmenin mahvettiği alanlarda hakim nüfus bulgaristan göçmenleri ile kürtler.
gelmeyin kardeşim yeşil filan değiliz, dağımız taşımız beton, suyumuz bok!
sabahtan cumalıkızık'ta kahvaltı yapıp , öğlene doğru uludağ'a çıkıp kayak ve benzeri kış sporlarını, akşamüstü ise mudanya'da deniz kenarında balık yiyebileceğin yani bir gün içinde istediğin her şeyi rahatlıkla yapabileceğin bir şehirdir Bursa. ve 16 mayıs 2010 tarihli gün itibariyle Türkiye de kimsenin başaramadığı şampiyonluğu bembeyaz ve söke söke alan bir takıma sahiptir Bursa...
Yürüyorum asfalt yolda, akşamüstü
Yerler ıslak değil, doğa küstü
Dünya küstü bize, sahiplerine
Bu kadarı fazla gidiyorum eve
Girdim kapıdan içeri, her taraf yeşil
Ama boya sadece, gerçek değil
Burası daha beter, umudum balkonda
Koşmaya gideceğim saat tam onda
Manzara harika, ayaklarımda Bursa
Bir yeşillik gördüm, bari ağaçlık olsa
Değil maalesef, ufacık bir mezarlık
Lanet ettim kendime, ne zor iş şu yazarlık
Akrep vurdu ona, elbisemi giyindim
Boşandım merdivenden, hemen aşağı indim
Başladım koşmaya, içimdeki umutla
Sanki yol alıyorum , üzerimde bulutla
Bulamadım bir ağaç, o kadar yol gittim
Oksijen yok havada, eridim, bittim
Ben ne yapayım, bir orman yoksa
Göremiyorum, nerde Yeşil Bursa.
belediyenin vurdumduymazlığı ve çarpık kentleşme ile artık varolmayan bir deyiş. eski bursa resimlerine, videolara bakınca daha da iyi anlaşılıyor aradaki fark. çocukluğum zamanında bile şimdiye nazaran yeşil ve yaşanılası bir yerdi bursa. bulutsuzluk özlemi şarkısında bahsedildiği gibi beton yeşili deliyor ne yazık ki. mezarlıklar ve bir iki park dışında yeşil alan kalmadı.
kent meydanı, alışveriş merkezleri, doğanbey toki rezilliği vb. saçmalıkların üzerine son olarak altıparmak caddesi de eklendi. kaldırım taşlarını değiştirmişler ve bu esnada yol boyunca ne kadar ağaç varsa hepsini sökmüşler. lanet olsun sizin gibi zihniyete!