bir hata yapsan da yapmasan da sopa yiyip, acı çekip, bazen de işkencelere maruz kalarak büyümektir. hoş adına büyümek denirse tabi. büyüdüğümde daha kirli olduğunu farkettim dünyanın, insanların. belki çocukken gördüğüm işkence ufaktı, belki de çocukken kurduğum dünyaya sabitlemiştim bu hayatı o yüzden az geliyordu. neticede bitti. bitti ama çok büyük hasarlar da bıraktı.
bayramın yok, özel bir günün yok, anne diye sarıldığının ise sana vururken sende değeri var ama dünyada hiçbir değeri yok. vermiş devlet bir yol, basmışlar son gaz. devam ediyor bu hala. doğuş'un dediği gibi bunlar babadan oğula nesil geçiyor herhalde. özel günlerin, bayramların, yeni yılların hiçbir önemi olmadığını, diğer günlerle aynı gibi geçtiğini anladığınızda zaten bırakıyorsun o yaşta yaşamayı. keyfe keder değil, zorla oluyor bu.
dedim ya bir özel günün yok, çektiğin acının haddi hesabı yok, yediğin sopanın ayarı yok, hele her saniye yaşadığın iç burkulmasını anlatacak kelimeler yok.
hizmetli kadının seni yıkarken, "su cok sıcak anne (anne demek zorunlu)" dediğin için maşrabayla kaşını açmasıdır.
kaçıp kaçıp, gidecek başka yerin olmadığı için geri dönmektir.
pencereden karşı arsada babalarıyla ucurtma uçuran cocukları senelerce ağlayarak izlemektir.
günlerce aynı yemeği yemektir ve artık bıkıp gecelerce aç yatmaktır.
duygusuz yetişmektir.
dışarı cıkınca, sudan cıkmış balığa dönmektir.
saz çaldığın için dayak yemektir.
pencerenin önünden her gün aynı saatte geçen hiç tanımadığın, hiç sesini duymadığın kıza aşık olmaktır.
17 yaşında hala seni bir adamın yıkması, karşı geldiğinde seni dövmekle tehdit etmesi, adamı insan gibi dövmemek, neticesinde gece 4 kişiden insan gibi dayak yememek, sonuç olarak bir hafta kamışla su içmektir.
annesi olan cocuklardan nefret etmektir.
kaybedecek hiç bir şeyin olmaması psikolojisiyle, sabıka kaydının darp suçlarıyla dolu olmasıdır.
yetim hanede büyümek.
hayatın en zor yaşantısı olsa gerek. yaşamadım ama tahmin etmesi bile zor, içler acısı olandır. insanın hayatın bu kadar etkileyen ne olabilir ki? bayramlar boynu bükük herkes bir acınası gözlerle bakması gerçekten çok zor. bir gün değil keşke her gün hatırlansalar. diyen biri olarak çok mu hatırlıyorum? maalesef hayır. insanlara yazık. evet.