Mesela mark selby sıkı çalışma örneğinin şahıdır. Adam çalışa çalışa dünya şampiyonu oldu, dile kolay. Ama bir ronnie o'sullivan var ki, yetenek harikası. izlemekten zevk alınan, kendi kulvarının en iyisi.
(bkz: snooker)
ikisi de önemlidir, mesele her ikisinde de istikrarı sağlamak.
illa birini seçeceksek sıkı çalışmak çünkü insanın atıyorum a’ya b’ye yeteneği olur ama c’ye olmaz ve sıkı çalışmadığı için kaybeder ama sıkı çalışan birini ele aldığımızda a, b ve hatta c’yi bile bilmese dahi sıkı çalışarak halledebilir bu sorunu. Tabi hem yetenekliyse hem de sıkı çalışıyorsa tadından yenmez.
''bazı insanlara doğuştan bir armağan bahşedilmiştir.'' den sonrasını okumadım. armağan bahşetmek. iyiymiş.
bahşetmenin anlamı: Karşılıksız olarak vermek, bağışlamaktır. armağan zaten karşılıksız verilir. sikko sikko cümlelerle gelip burada bilgiçlik taslayanlar yok mu, en çok da bunlar güldürür adamı.
Yetenek ; tanrı tarafından bahşedilmiş olan bir hediyedir. Yani sizinle birlikte hep var olan durum. Sıkı çalışmak da disipline belirli bir düzene oturtulmuş bir eylem, ancak birincisi olmadan sadece ikincisiyle yola devam ederek yeteneğe ulaşmayı ummak kırmızı karın yağmasını beklemek gibi olduğundan yeteneğin 3 -0 önde olduğu durum.
Yetenekler insanların içlerinde olan kendilerine özgü yapma becerileridir ancak sıkı çalışan bir insan yapılan konuda yetenekli ancak çalışmayan birinden iyi sonuçlar çıkarabilirler..
yetenek çoğu zaman egoyu tetikler. yüksek ego hırsı rekabeti yok eder. hantallığa sürükler, sonrasında başarısızlık kaçınılmaz olur. aslında bu başarısızlıktan ziyade bir çeşit elenmedir. elenirsin. ürünlerin kayda değer de olsa rekabeti bıraktığın için, hep senden daha iyi ürün verenler olacaktır. velhasıl, çan sistemi her zaman vardı ve hiç bir zaman kaldırılmayacak. yeteneğine fazla kapılırsan çan sınırını geçememe tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirsin.
yetenekli sıkı çalışırsa döneminin üstünde ürünler verir. çalışmaz ise gereksiz bir riske girmiş olur. o yüzden: çalışkanspor.