Jim carrey'e hayran olunan film.
--spoiler--
Karl'ı iki polis tutuklar ve
birinci polis derki: Konuşmaya başlasan iyi olur, Karl, Tabii bu gerçek adınsa. Pek sevmediğimiz bir Karl daha tanıyorduk değil mi?
ikinci polis: soyadı Marx'dı.
--spoiler--
ilk filmimizdi..eğlenceliydi ama annelerinin bırakıcak birini bulamamaları sebebiyle olsa gerek altyazılı filme 4 yaşında çocukalrını getirdikleri için koltuğuma aldığım tekmelerle huzursuz olduğum ama sevgilimle ilk filmimizde sorun yaratan bi kız imajı çizmemek için en sabırlı olduğum anlardan birini yaşadığım filmdir..
not: altyazılı filmlere 4-5 yaş çocuklarımızı götürmeyelim...
arkadaşımızın "sonunda adamların hepsi soyunuyordu." şeklinde anlattığı filmdir. Onun fesatlığı tabi. Neyse diyeceğim şudur ki güzel,iyi vakit geçirilen bir filmdir.
izlemiştim bu filmi. bana çok şey katmıştır hayata insanlara dair. kesinlikle tavsiye ederim. komedi penceresinden bakılmasına rağmen farklı bir boyutu vardı.
Şu sıkıcı günlerde deneyelim bakalım Bay Evet olmayı. Mutluluk verecek mi, veya ne kadar sabredeceğiz. Film işte bu düşüncelere sokuyor insanı ve etkiliyor. Tüm mesele bu. 10/10 puan.
hayata pozitif bakarak neleri başarabileceğimizi gösteren, olumsuz kişi olmanın fayda getirmediğini anlatan, evet diyebilmenin hayata getirdiği heyecan ve mutluluğunu insanlara gösteren bir jim carrey klasiğidir efendim..
kendilerini dünya ticaret örgütü üyesi gibi tanıtarak, avrupa ve amerika'da bir sürü konsferans'a katılıp; üniversite öğrencileri, iş adamları ve küresel sermaye patronları ile dalga geçerek çaktırmadan amerika'nın küresel politikalarını ve dünya ticaret örgütü, uluslararası para fonu, birleşmiş milletler gibi oranizasyonların asıl amacının abd ve onun küresel destekçilerinin zenginleşmesi olduğunu, üçüncü dünya ülkelerinde yaşayan insanların bu organizasyonlar yüzünden modern köleler haline geldiğini ve dünya gelirinin adaletsiz bir şekilde dağıldığını göstermeye çalışan bir amerikan aktivist organizasyonudur.
işin ilginç tarafı, katıldıkları konferanslarda kimsenin, onların aslında kim olduklarını anlamamaları.
oldukça eğlenceli bir jim carrey filmi. bu adamın oynadığı her komedi filmi eğlenceli. filmi izleyince nirvana'ya falan ulaşmıyoruz da eğleniyoruz. bir filmden beklenti de bu olmalı zaten.
Beni de kısmen etkileyen film. insan farklılıklara , bilinmeyene yer açmalı hayatında bu şekilde olasılıklara can verip belki de kader denen çizgiyi ters köşeye yatırır.
bunalmış memur kafasına iyi gelen hatta yüzüne kocaman bi gülümseme oturtan film..
intihar eden adamı kurtarma ve evsizlere kıyafet bağışı son sahnesi gülmekten öldürmüştür ve dahi son sahneden çıkarılan felsefe;
"öğrendiklerini sorgulamayıp dogmalaştıranların sorgulayanlar tarafından nasıl cıbıl bırakılıp aleme ibret seyrettirileceği"
komedi filmi olmasının yanı sıra hayata dair fikirler veren bir filmdir.
--spoiler-- jim carreynin canlandırdığı carl karakteri bir no mandir. yani her teklifi geri çevirir çünkü rahatını bozmak istemez. ama bu tutumun zamanla kendini yalnızlaştırdığını görür ve bir arkadaşının tavsiyesiyle her şeye evet demeyi kısaca yes man olmayı öğreten bir seminere katılır. burdan çıktıktan sonra hayatında evet dediği tüm tekliflerden olumlu sonuçlar alırken reddettiği tekliflerden sonra hayatı kabusa dönüşür. ama bir süre sonra fazla evetin samimiyetini kaybettirdiğini görür. en sonunda gerçekten istemedikçe evet dememesi gerektiğini de öğrenir.
--spoiler--
her teklife evet demek mümkün ve mantıklı değildir tabi ama belki de bir çok fırsatı işin sonunu göremeyip denemeden başarısız olacağımızı sanıp evet demeye cesaret edemediğimiz teklifler yüzünden kaçırıyoruz. film bunu irdeliyor aslında.
bu filmde çok güldüğümü hatırlamıyorum ama hayattın bıkmış, sıkılmış insanlara hayatı sevdirmek için güzel bir yöntem sunuyor izleyiciye. sanırım en çok bu yönünü sevdim.